Uzun mesafeli konforlar
Uçak yapımcıları, bir taraftan uçuş maliyetini düşürecek yeni modeller geliştirirken, diğer taraftan daha uzun menzilli ve daha konforlularını yapabilmek için kıyasıya yarışıyorlar. Uzun süre hızıyla adından bahsettiren Concorde uçakları, geri dönüş için nabız yoklarken, yeni model uçaklara bakıldığında Concorde'ların eski günlerini yakalamaları çok zor görünüyor. Boeing, dünyanın en uzun mesafeli uçuşunu gerçekleştirecek, aktarma yapmadan 11 bin mil uçabilecek uçağı 777- 200LR'ı Şubat 2005'te tanıttığında aslında bir çok model havacılık tarihine gönderilmişti. Concorde uçaklarıda zaten malum kaza sonrası efsane olarak anılmaya başlanmıştı. Düşünün; Londra-Sidney arasında, geniş gövdeli bir uçakta, tavan yüksekliği bir sarayı andıran kabinde non-stop seyahat ediyorsunuz. Yada yakında yolcuyla tanışacak olan Airbus 380 uçağının lobisindesiniz. Biraz sonra koltuğunuza dönüp, kitabınızı okuyacaksınız. Alt kata inip, alışveriş yapacaksınız.
HANGİ STRATEJİ DOĞRU Concorde uçaklarına dönüp bir daha düşünün; dar bir gövde, basık bir kabin, rahat olmayan koridor ve kaba tabiriyle lavaboya gitmekte bile sıkıntı yaşıyorsunuz. Böyle bir uçağı sadece ve sadece hızı için tercih eder misiniz? Üstelik her meydana inemiyor, indiği yerlerde de gürültüden dolayı çevresini rahatsız ediyor. Ne yaparsınız? Elbette, 2008 yılından itibaren sefere çıkması beklenen Boeing 777-200LR veya Airbus 380'inin gökyüzünde olacağı günleri iple çekersiniz. Concorde uçaklarının dönmesini değil. Ancak, konu sadece Concorde uçaklarının geri dönüp dönmeyeceğiyle ilgili değil. Boeing, yolcuların artık aktarma yapmadan gitmek istedikleri yere direkt ulaşmayı arzuladıklarını düşünüyor. Rakibi Airbus'ın ise daha fazla yolcu taşıyacak büyük uçaklarla bağlantılı uçuşlar yapmak. Stratejileri bu kadar net. Ama her iki yapımcı da geniş gövdede, düşük maliyette, kabin rahatlığında anlaşıyor. Ancak Boeing'de zaman faktörü daha öne çıkıyor. 800 kişilik bir Airbus 380'nin yolcuyla doldurulması, bagajların yüklenmesi ve boşatılması ciddi zaman istiyor. Kimin haklı olduğunu görebilmek içinse süre giderek azalıyor.
KARGOYA YOL GÖRÜNÜR Atatürk Hava Limanı Kargo Terminali yangınından sonra tartışmalar devam ediyor. Sanki terminali kargo uçakları yada paketler yakmış gibi davranılıyor. Açıklamalar bu yönde. Atatürk Havalimanı'ndan yapılan tarifesiz kargo uçuşlarının Çorlu ve Sabiha Gökçen Havaalanı'na yönlendirilmesi için açıklamalar yapılıyor. Zorla hava trafiği yönlendirilir mi? İşi biraz ticari detaylarla, cazip tekliflerle ele almak varken, bizimkiler yine zorla uçak yönlendirme peşine düşmüşler. Bu yaklaşımla Türkiye bölgenin lojistik merkezi olur mu? Elbette olmaz. Ulaştırma Bakanlığı'nın öncelikle her meydana aynı gözle bakmaması lazım. Atatürk Havalimanı ile Çorlu Havaalanı'na aynı yada yakın rakamların uygulanmaması lazım. Sabiha Gökçen ve Çorlu Havaalanları'na kargo uçuşu yapacak şirketlere iyi hizmet vermek yetmez, makul rakamlarla hizmet verilmesi gerekir.
|