|
 |
 |
 |
 |
|
Türk kadınları kadar şık giyinenini görmedim
Eski Türkiye güzeli ve işadamı Erdal Acar'ın eşi Emel Acar, 13 Eylül'de gerçekleşecek olan ilk defilesine hazırlanıyor. Yedi aydan beri bir haute couture koleksiyonu üzerinde çalışan Acar, neredeyse tamamını gezdiği Avrupa'da Türk kadınları kadar şık giyinen kimseyi görmediğini söylüyor!.
Türkiye'nin tescilli güzellerinden Emel Acar, geçmişte bir manken olarak boy gösterdiği moda dünyasında bundan böyle tasarımlarıyla yer almayı hedefliyor. Küçüklüğünden zevkli giyimiyle beğeni topladığını ve yakın çevresinden tasarımcı olması yönünde öneriler aldığını belirten Acar, modaya bakışını ve ilham kaynaklarını Cosmopolitan dergisine anlattı...
* Küçüklüğümden beri aldığım kıyafetlerin üstünde oynar, modelini değiştiririm. Zevkime çok güvenirim, gözüm de çok iyidir. Tasarım işine girmeyi çok istiyordum ama adımlarımı sağlam ve doğru atmam gerekiyordu. Çevremden olumlu tepkiler alıyorum. Arkadaşlarımın neredeyse tamamını ben giydiriyorum.
KUMAŞLARLA UYUYORUM
* Tasarımlarım her yaş grubuna hitap ediyor. Koleksiyonumu 'seksi', 'spor' ya da 'abiye' diye ayıramam. Çünkü bu tarzların hepsini içinde barındırıyor. Kendi giyimim söz konusu olduğunda da tek bir tarza bağlı kalmayı sevmem. O gün nasıl hissediyorsam ona göre giyinirim. Fakat genel olarak tasarımlarımın kadınsı hatları ön plana çıkarttığını söyleyebilirim.
* Bir kıyafette kumaş çok önemlidir, kumaşlarımı İtalya'dan Valentino, Chanel ve Ungaro'dan seçtim. Tabii ki kaliteli kumaşı almakla iş bitmez, doğru kumaşta doğru model ve dikiş de  çok önemlidir. Benim için elbisenin dışı nasılsa içi de aynen öyle özenli olmalı. Kendi giysilerimi alırken nelere dikkat ediyorsam, aynı kriterler kendi tasarımlarım için de geçerli.
* Müşterilerimizle kıyafeti tasarlamadan önce uzun uzun konuşuyoruz. Giyim zevklerini, tarzlarını, ne tür kıyafetlerle ve hangi modellerle rahat ettiklerini öğreniyoruz. Sıra kıyafeti tasarlamaya geldiğinde kendi zevkimiz ile müşterimizin zevkini birleştirmeye dikkat ediyoruz. Boya, kiloya, saç rengine dikkat ediyoruz.
* Müşterilerimizin memnun olması için kıyafet kadar saç modeli, makyaj ve aksesuarlar da önemli. Saçını daha önce hiç topuz yaptırmayan biri geliyor, fakat elbisesi topuz ile çok güzel duracak bir model. Önerim üzerine ilk kez topuz yaptırıyor ve beğeniyor.
* Bence bir tasarımcı, bir sanatkar gibi her şeyden etkilenebilir. Tasarlayacağım kıyafetin tarzı, o anki ruh halime bağlı. Birden "Şu anda baharı yansıtacak renkli ve kabarık bir elbise yapmam lazım" dediğim oluyor. Geceleri aklımda kumaşlar, desenler, modellerle uykuya dalıyorum.
* Kanımca moda bir döngü içinde kendini tekrarlıyor. Bu yüzden modayı 'sezon modası', '60'ların ve 70'lerin  modası' diyerek kısıtlamak bana uygun değil. Bence artık asrın modasından bahsedilmeli.
ELIE SAAB HAYRANI
* Türkiye'de artık istenen her cins kıyafet bulunabiliyor. Modacılarımız zaten çok başarılı. Benim çizgime yakın olanlar da beni tercih edecek. 'Haute Couture' giyimi günlük hayata sokmak istiyorum. 'Haute Couture' denildiğinde akla abiye gece kıyafetleri, ışıl ışıl tuvaletler ve gelinlikler geliyor. Fakat benim için bu tanım elde dikilmiş şık bir pantolon-ceket takım veya akşamüstü çay vaktinde giyilecek bir elbise de demektir.
* Elie Saab'ı beğeniyorum. Türk modacılardan ise en beğendiklerim Yıldırım Mayruk, Rıfat Özbek, Cemil İpekçi ile Cengiz Abazoğlu...
* Avrupa'yı gezmiş biri olarak Türk kadınları kadar şık giyinenini görmedim. Fransa'da belli başlı yerlerde güzel giyinen kadınlar var ama Türkiye'de nerede olursan ol çoğu kadın bakımlı ve şıktır. Hele ki İstanbul'da!
* Tarz sahibi olmanın giyilen kıyafetlerin markası ya da fiyatıyla ilgisi yok. Benim marka takıntım yok, kendime yakışanı bulur giyerim. Nişantaşı'nda bir iki butiğim var, oralardan ve Beymen'den giyiniyorum. Diğer kıyafetlerimi ise İtalya'dan alırım.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
