kapat
   
26 Ağustos 2006 Cumartesi
 
SABAH Gazetesi
 
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Barlas @ SABAH
SMS:
MB yaz
boşluk bırak
mesajını yaz
4122'ye gönder
 

Düşünce üretimi var ama bunlar havada kalıyor

Aslında hepimiz her şeyi biliyoruz. Türkiye'nin sorunlarının çözüm yollarını da biliyoruz, dünyadaki problemlerin nasıl çözümleneceğine ilişkin düşüncelerimiz de var. Politikacılarımız, uzmanlarımız, bürokratlarımız, aydınlarımız, gazetelerdeki köşe yazarlarımız, her gün her konuda düşünce üretiyor, çözüm yolları gösteriyor.
Düşünce ve çözüm üretimi konusunda bu kadar üretken olmamıza karşın, hem kronik sorunlarımız öylesine çözümsüz duruyor, hem de bunlara yenileri ekleniyor. Gelişmiş dünya için tarih olmuş meseleler, hala bizim "Sorunlar stoku"muzda durmakta.
Bu gerçeğin ışığında bir durum değerlendirmesi yapmamız ve "Nerede yanlış yapıyoruz" sorusuna cevap aramamız şart.
Hem Türkiye'yi, hem dünyayı tanıyan, bilge ve birikimli kişilere bu soruyu yönlendirdiğimizde şu cevapları alıyoruz:

DÜŞÜNCE BOLLUĞU...
Türkiye'de eksik olan ne düşünce ne de proje üretimidir. Ancak bunları icra edecek kesimler, ortaya atılan düşüncelere ve projelere karşı bir nevi mesafelidir. Çok sayıda düşünceler ve projeler seslendirilmektedir. Ama bunların içinden bir tanesinin seçilip devletin ve toplumun büyük çoğunlukla ve tüm katmanları ile bunu benimsemesi ve "Milli Dava" halinde bunun uygulanması mümkün olmamaktadır.
Bir örnek "Avrupa Birliği Üyeliği" projesinden verilebilir. Bu tepeden tırnağa devleti ve toplumu yeniden yapılandırmayı gerektiren bir projedir. Tek başına Ali Babacan ve 3040 kişilik bürokrat kadrosunun bu projeyi üstlenmesi, bunun gerçekleştirilmesine yetmez. Asker sivil tüm devlet örgütlenmesi, sivil toplum kuruluşları, AB'den yana olan tüm siyasi partiler, medya ve üniversiteler AB üyeliği hedefini "Öncelikli mesele" olarak benimsemelidir. Atılması gereken adımlar, belirlenen takvime uyarlı biçimde atılmalı ve bunlar da her an denetlenmelidir.
- Kronikleşmiş siyasi ve sosyal sorunlarda, özellikle iktidardaki politikacılar, çözüm yollarını çok açık biçimde açıklamalı ve bunu hem devletin, hem sivil toplumun karar merkezlerine benimsetmeye çalışmalıdır.
Örneğin iktidardaki AK Parti'nin "Başörtüsü" konusundaki çözüm önerisi, belli ki "İnanç özgürlüğüne saygı" ve "Hukukun üstünlüğü" ilkelerine dayalı olarak şekilleniyor. Buna karşı çıkan kesimler de "Laiklik tehlikede" endişesinden hareket ediyorlar.

BAŞÖRTÜSÜ SORUNU
Başı örtülülerin üniversitelere girmesine engel olan bürokratik ve siyasal direnç odakları ile bu sorunu açık biçimde konuşmak, yasakların devam etmesinin sosyopolitik olumsuz sonuçlarını anlatmak ve karşıt düşünenlerin görüşlerini açık forumlarda dinlemek, en kestirme çözüm yoludur. Bunun yerine "İleride nasıl olsa bir yol bulunur" diye konuyu ertelemek, sorunun kronikleşmesine ve daha hastalıklı yansımalar yapmasına sebep oluyor. Sonunda bikini ile haşema karşı karşıyaymış gibi görüntüler de çıkıyor.
- Özellikle dış politikada kendince "Taban"a verilen mesajlar ve popülizm denemeleri, en az ekonomideki kadar zararlıdır. "Devletin temel dış politika çizgisi" her olaya göre kırılabilen veya dış dünyada ne tür radikal değişiklik olsa da değiştirilemeyen "Dondurulmuş pozisyonlar" üzerinde inşa edilemez.
Özellikle Ortadoğu'nun karmaşık gelişmelerin içinde bulunduğu bu dönemde dış politika belirlenirken, bunun arkasında asker sivil tüm bürokrasinin de aynı çizgide bulunduğu mutlaka bilinmelidir. Eğer bazı "Kırmızı Çizgiler" yeşilleşecekse, bu oldu bittilerle değil, önceden planlanan zamanlamalar içinde gerçekleştirilmelidir.
Düşünce ve projelerin gerçekleşmesi konusundaki yetersizliklerimiz, tabii ki diğer sayısız örneklerle ele alınabilir. Bunlara ileride devam ederiz.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Coğrafya kaderdir siyaset ise bu kaderi değiştirmektir...   / 25-08-2006
 "Vizyon" diye unuttuğumuz bir kavram vardı...   / 24-08-2006
 Çizgimiz sabit ama görüntümüz biraz oynak...   / 23-08-2006
 Okullarda küfürlü ve argolu kitap yasağı   / 22-08-2006
 Genç Sabancı amcasının çarpıcı üslubuyla konuşuyor   / 21-08-2006
 Lokantada aranılan şey "ev yemeği" midir?   / 20-08-2006
 Bikini ile haşema karşı karşıya gelmemelidir...   / 19-08-2006
 Türkiye'nin İngiliz sarayı gibi olması tehlikesi...   / 18-08-2006
 Bir şeyi görmekle gerçeği anlamak aynı şey mi?   / 17-08-2006
 Yurtdışına savaş için de barış için de gidilir...   / 16-08-2006
MEHMET BARLAS
Düşünce üretimi var ama bunlar havada kalıyor
Aslında...
FATİH ALTAYLI
Schumacher son kez İstanbul'da
Formula 1 İstanbul Grand...
ERDAL ŞAFAK
Uçurumun kıyısında
İran krizindeki...
MEHMET ALTAN
Entelektüel ve demokrat...
Genelkurmay Başkanı Hilmi...
'Rio katliamına' 543 yıl hapis
Yolsuzluk soruşturmasına kızan 5 polisin sokaklarda rasgele 29 kişiyi...
'Iraklı çocukları öldüremem'
İngiliz asker, Irak'a gitmek üzere görevlendirildikten sonra bu...
Tatsız zafer
Tatsız zafer
Beşiktaşlı Burak'ın elle kontrol edip attığı golle dağılan hakem...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu