kapat
   
24 Ağustos 2006 Perşembe
 
SABAH Gazetesi
 
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Umur Talu @ SABAH
Tel:
0537 660 71 21
Fax:
0212 280 05 51
SMS:
UT yaz
boşluk bırak
mesajını yaz
4122'ye gönder
 

Ya boyun eğer susarsın ya da...

İnsanlığın en eski sorularından biri, "doğru nedir?" diye terennüm edilir.
Genellikle en büyük hakikatlerin ve kocaman doğruların peşindeyizdir ya, bu sorunun her küçük anda dahi karşımıza çıkışını görmezden geliriz.
Oysa, antik felsefeden çok tanrılılara, on emirlerden, tek tanrılı dinlerden çeşitli ahlak, düşünce, felsefe ve ideoloji sistemlerine kadar hepsi insanı kemiren bu sorunun peşindedir.
"Yalan söylemek doğru değildir"; tamam.
Ama ya birinin hayatını kurtarmak söz konusuysa.
"Mutlak doğru", katı ve değişmez midir, eğilmez midir; yoksa bir başka anlık ama hayati doğru karşısında terk edilesi midir?
İnsan her anında karar verirken "filozof" mu olacaktır yani!
Belki de hep öyledir ve genellikle de çok kötü bir filozoftur.


Haber, dün ilk sayfalardaydı.
"Vahşet" türü başlıkları hak etmişti; "inanılmaz" dı.
Bir patron, yanında çalışan 24 yaşındaki kızı yatağa kelepçelemiş, zincirlemiş, bir ay çeşitli işkencelerden geçirmişti.
"Erkeklerle gezmek"ten "içindeki şeytanı çıkarma"ya kadar, manyakoğlu-manyak gerekçelerle.
Ama olay ve haberler başka şeyleri de taşıyordu.
Birincisi;
Kızın annesi ve erkek kardeşi de bu işkenceleri izlemiş, hiçbir şey yapmamış, kabullenmişlerdi.
Kafayı yer insan, değil mi!
"İşkenceci patron", operasyonunu, aileye maddi yardımda bulunduğu için de meşru görüyor ve anne ile erkek kardeş de, bu yüzden katlanıyor, deniyordu.
Nasıl olabilir, değil mi!
"Erkek kardeş", yani hem kardeş, hem erkek olan genç, yetmemiş, bir de "Tıp öğrencisi" idi.
Doktor bile olacaktı, az daha büyüyünce.
Ama kadavra gibi izlemişti ablasını; bir cellat yamağı gibi işkenceleri seyreden anneyle birlikte.
Bir anne ile doktor adayı erkek kardeş, nasıl bir kararla, nasıl bir kararsızlıkla, nasıl bir maddi bağımlılık ve manevi sefillikle, hayatın o basit ve yoğun sorusu "Doğru olan nedir?" karşısında en adi tarafa düşmüş, bir insanın, üstelik kendi canlarından birinin maruz kaldığı vahşetin itirazsız tanığı, suç ortağı, çanakçısı, yatakçısı, korkağı, aşağılık sessizliğin figüranları olmuşlardı?
Patronun, paranın, gücün, şiddetin, korkunun otoritesine nasıl bir teslim oluş, "sıradan faşizm"in ne iğrenç bir tezahürüydü bu.


Ama "haber ayrıntıları" doğruysa, başkaları da vardı.
İşkencenin ortakları nasıl en yakından çıkmışsa, işkenceden kurtuluşu sağlayanlar da çok yakındandı.
İddiaya göre, "işkenceci patron" un kızları vahşeti fark etmiş, hatta görüntülemiş ve ihbarda bulunmuşlardı.
Yani, "babalarına karşı", bağlılık, bağımlılık, koruma, kayırma, kan bağı filan demeden, "doğru nedir?" sorusunun cevabını ilkelerde bulmuşlardı.
"Sıradan faşizm"in akrabası ve koyunu yahut kurdu kalmayı reddetmişler, inadına doğruyu seçmişlerdi; insan hayatını, haysiyetini korumayı ve "isterse baban yapsın", şiddetin, eziyetin, işkencenin, haksızlığın, vahşetin boyun eğmiş ortağı, isyan etmeyen tutsağı, ürkek rehinesi ve sessiz, kararsız, sinmiş esiri olmamışlardı.


Acımasız bir gaddar ile ağlanası bir mağdurun ötesinde;
İki "akraba, yakın, aile üyesi ve insan" tipiyle de aynı anda tanıştık.
Olayın bu kadar vahşi, bu kadar çıplak olması bir yana;
Hayat karşımıza sık sık tercihler, yol ayrımları çıkarmıyor muydu?
Şu durumda, bu koşulda, o anda "hangi doğru adına", ne yapman gerekiyor?
Otoriteye boyun eğen, korkudan kızına bile ihanet eden bir anne, şiddete direnemeyen ve eşlik eden bir kardeş mi; gerekirse babasına bile ihaneti göze alıp doğruyu seçen çocuklar mı?

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Vatanı çok severiz!   / 23-08-2006
 Yapmayın çocuklar!   / 22-08-2006
 Sopalı medya!   / 21-08-2006
 Tamam, aslında, ama, bir bakıma   / 20-08-2006
 Mecburi harçlı parasız eğitim!   / 18-08-2006
 Silahlı kuvvetler!   / 17-08-2006
 Oraya asker göndermeyin!   / 16-08-2006
 Büyüyünce öğretmen ve işsiz olacağım!   / 15-08-2006
 İki gözüm iki yüzüm   / 14-08-2006
 Terörle mübadele!   / 13-08-2006
YILMAZ ÖZDİL
Herkül...
Bizim iki tane yangın söndürme uçağımız...
ERGUN BABAHAN
Önce el kaldıranların oğulları gitsin
Bu ülkede askerlik...
MEHMET BARLAS
"Vizyon" diye unuttuğumuz bir kavram vardı...
Turgut...
FATİH ALTAYLI
Verin yapsınlar siz işinizi yapın
Türkiye'nin gelecek 10...
UMUR TALU
Ya boyun eğer susarsın ya da...
İnsanlığın en eski...
ERDAL ŞAFAK
Allı turnam
Başbakan Erdoğan'ın dün...
Taslakta 'Hizbullah'ı silahsızlandırma' yok
BM, Lübnan'a gidecek askerlerin görev tanımıyla ilgili taslak sundu.
Allah hepinizin gözünü kör etsin!
Irak'ın devrik lideri Saddam Hüseyin ve 6 yardımcısının 100 bin...
Evim, güzel evim: 1-1
Evim, güzel evim: 1-1
G.Saray, İstanbul'da 5-2 yendiği M.Boleslav ile rövanşta berabere...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu