kapat
   
14 Ağustos 2006 Pazartesi
 
SABAH Gazetesi
 
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Umur Talu @ SABAH
Tel:
0537 660 71 21
Fax:
0212 280 05 51
SMS:
UT yaz
boşluk bırak
mesajını yaz
4122'ye gönder
 

İki gözüm iki yüzüm

Sedir nedir: Lübnan'a asker göndermek. Ama çatışma istememek. Onurlu dış politika bu. Niye gönderiyorsunuz? BM kararı diye mi? O BM günlerdir kararsız sünepelik içinde üç maymun değil miydi? Bir eleştiriniz oldu mu? Mırın kırın, azıcık ondan birazcık şundan bir politika.
Hem "Araplar bizi arkadan vurdu" ydu hani! Hep öyle yazıyorlar. Hem fütuhatçılıktan hoşlanma, Cumhuriyet çocuğu ol, hem de başka toprakların halkları sadece kalleş olsun. Alman emperyalizmiyle işbirliği yapan sallanan imparatorluk ile İngiliz, Fransız emperyalizmleriyle işbirliğiyle devlet kotarmaya uğraşan arasında ne tür bir saygınlık yarıştırmalıyız?
Şaşkın beynimiz, neyi takdir edip neden nefret ettiğine dair ilke geliştiremiyor.
İstediğimizi yapabildiğimiz, meşru, doğru ve kahramanlık olduğu lakin bize en ufak halelden muaf bir tarih ve dünya mı tasavvur ediyoruz?
ABD'liler de İsrailliler de öyle ediyor. Muhtemelen El Kaide'nin arzusu da budur!


Ruh
kurusu: Onlar müzisyen. Müziğe politika karıştırmaksa, karıştırıyorlar. Çünkü politikayı her şeye karıştıranlara karşı sesleri var. Notalar nota veriyor.
Yitirdiğimiz Hıristiyan Arap entelektüel Edward Said ile İsrailli müzisyen Daniel Barenboim'in ortak insanlık eseri "DoğuBatı Divanı Orkestrası" Türkiye'ye gelecekken konser tehlikeye düşmüş. Neden?
"Hizbullah'ın İsrail'de sivilleri öldürmesini, İsrail'in Lübnan'ı bombalayıp altyapısını çökertmesini, sivilleri öldürmesini, 1 milyon kişiyi evsiz bırakmasını" protesto etmişler.
Sponsorluğu yapacak cemaat ise maddi desteğini çekmiş. "Aynı anda kınayan" çok sesli müzik kimilerinin hoşuna gitmiyor. İmzasız maillerle küfür edenler de öyleleri olmalı. Bir de insan olmak var, değil mi! Tek sesli kulaklarınızı seveyim sizin. Hem sizin cemaatinizin, hem bizim cemaatin, hem her türlü cemaatin tek sesli kargacık burgacık notalarını seveyim, olur mu! Yeni çıktı, Said ile orkestranın şefi Barenboim' in söyleşi kitabı "Paralellikler ve Paradoksluklar"; azıcık okursunuz belkim.
Belediye yahut bakanlık, sivil örgütler bu konseri destekleyemez mi yani!


Mehmetçik
Aurelio: Hiç itirazım yok. (En sevindiğim; Ercan Taner'in artık "Aurello" dememe ihtimali!)
Ama özde neyi nasıl anlıyoruz? Bir şahıs, çok sayıda göçmen çocuğundan oluşan Fransa Milli Takımı'nın kupayı kazanmasını çok istediğini, böylece Türkleri de sevmeyen Fransızlara iyi ders olacağını filan yazmıştı.
Tabii ki, başta sağcı faşistler, dışlamacı çok. Sömürgecilikle kan emmeye bayılıp o kanın devamının kendi kanına karışmasından, yanına erişmesinden tiksinen çok. Ama şahıs sormuyor, "Nasıl oluyor da, bu kadar çok göçmen var ve milli takım olabilmişler?" diye. Misal, niye Almanya ve İtalya'da manzara öyle değil diye.
Faşizmler doğuran, milli birliği geç sağlamış, geç sömürgeci ama hızlı emperyalist, ancak kan, ırk ve etnisite üstünden vatandaşlık oluşturmuş, pek sömürgeci olamamış Almanya ve İtalya'ya karşı, ötekinin farkı ne? Bir yanı elbet sömürge mirası. Ama bir yanı da devrim ve Cumhuriyet mirası.
Yani ötekini eşit görenlerin, ulusallığı vatandaşlık ve eşitlik üstünden kuranların, Cumhuriyet'ten demokratlık da doğuranların birkaç yüzyıllık mücadelesi ve eseri.
Şunu da sormuyor: Peki bizde durum ne?
Lefter, Sofianidis, Niko, Garbis, Kasapoğlu, Varujan nerede? Bu toprağın çocukları olan Rum, Ermeni, Musevi gençler neredeler? Bir zamanlar milli formayı taşımış, kaptanlık da yapmış "ötekiler" nerede? Neden yenileri yok? Neden o kadar azaldılar? Neden Taksim'in Ermeni sporcularının çoğu çifte isimle yaşamaya çalışıyor? Beyoğluspor 1. Lig takımıyken nerelere kayboldu? Feriköy aynı yerlerden nasıl yuvarlandı?


Neyse:
Hayat böyle akıp gidiyor. İnsanlar kırılıyor, müzik ağlıyor, göç yola düzülüyor, yuvalar terk ediliyor, isimler değişiyor, nefretler bileniyor, bilenmiş nefretlere karşı vicdan vicdan büyüyenler ırk, etnisite, dil, din, milliyet aşıyor. Top binaları yıkıyor. Top yuvarlanıyor. İki yüzümüz, canım iki yüzümüz, birbiriyle asla yüzleşmiyor!

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Terörle mübadele!   / 13-08-2006
 Tarih özetleri   / 11-08-2006
 Kapınız kırılır, ölürsünüz ve lojman gündeme gelir!   / 10-08-2006
 Dört şehit, iki çocuk, üç kadın   / 09-08-2006
 Yolda bir taş vardı ama çocuklar pamuktu...   / 08-08-2006
 Kuru incirlik!   / 07-08-2006
 İyi, kötü ve çirkin!   / 06-08-2006
 Yapma evlat!   / 04-08-2006
 Kurban ile cellat   / 03-08-2006
 Etkiye tepki!   / 02-08-2006
ERGUN BABAHAN
AK Parti'nin açmazı
International Herald Tribune'da...
MEHMET BARLAS
Kodu mu oturtan generallerin serüvenleri
Dünyanın her...
UMUR TALU
İki gözüm iki yüzüm
Sedir nedir: Lübnan'a asker...
ERDAL ŞAFAK
Yeni üniversiteler
Milli Eğitim Bakanı...
MEHMET ALTAN
Kent dindarlarını özlemek...
En Müslüman"...
Ateşkes öncesi başkent taarruzu
İsrail yine başkent Beyrut'u vurdu; lübnan bm tasarısını görüşmeyi...
Hizbullah helikopter vurdu, 24 asker öldü
Bir günde en fazla kaybını yaşayan İsrail ordusu, bir helikopterin...
Şampiyon farkı 4-0
Şampiyon farkı 4-0
Hafta içi Avrupa'da yüzümüzü güldüren 2 takımın maçında G.Saray...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu