kapat
   
SABAH Gazetesi
 
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Barlas @ SABAH
SMS:
4122-MB MESAJ
 

Hem Ortadoğulu, hem de Avrupalı olmak...

Aynı anda birden fazla iş yapabilmek veya çok yönlü politika izleyebilmek tabii ki kolay değil. Ama yeni dünyanın kaçınılmaz gereği bu.
Ekonomide bile, aynı anda birlikte bulunmaları mümkün görülmeyenler, bir arada var olmaya başlamadı mı? Hem büyümeci politikalar izlemek, hem de enflasyonla mücadele mümkün artık.
Hindistan'a baktığınızda ise, geniş kitleler en ilkel tarım toplumu modelinde yaşarken, aynı ülkede sanayi devriminin aşıldığını ve "Bilişim Çağı"na da geçildiğini görebiliyorsunuz.
Bunun gibi, komünizmle kapitalizmin bile kardeş kardeş yaşayabileceklerini, Çin'in "Leninist Pazar Ekonomisi" modeli kanıtlamadı mı? Hem "Batılı", hem "Müttefik" olup da, ABD ile aynı çizgide bulunmamanın mümkün olduğunu, Irak'a askeri müdahale sırasında Fransa göstermedi mi?
Böyle sayısız örneği değerlendirdikten sonra, "Türkiye hem Ortadoğulu, hem de Avrupalı ve Batılı olabilir" dememiz gerekiyor. Ama bunun için siyaseti, toplumsal ve uluslararası ilişkileri, kültür farklılıklarını "Ak ve kara" ölçütünde görmekten de artık vazgeçmemiz lazım.

BÜYÜK BİRİKİM
Aktifimizde, büyük değerler ve yoğun bir deneyim birikimi var. Çok partili demokrasi, laik devlet, Osmanlı'dan bugüne aktarılan tarih derinliği, yetişmiş kadrolar, Doğu'yu da Batı'yı da anlamış bir derin bilinç, aktifimizdeki birikimin öğeleri.
Avrupa'da asla yaşanmayacak ve Ortadoğu'da asla görülmeyecek sahneler, bizim için olağan durumlar. Örneğin bir Avrupa ülkesinde "Askeri darbe" artık düşünülmez bile. Ortadoğu'da ise, darbe demek bir kadronun ebediyen tasfiyesi anlamına gelir.
Oysa biz 12 Eylül'de devrilen Demirel'in, Cumhurbaşkanı olduğunu ve kendisini deviren Evren'le birlikte törenlerde yer aldığını bile görmedik mi?
Hiç unutmam. 12 Eylül 1980 askeri müdahalesi döneminde bir lokantada, Amerikalı iki gazeteciyi ağırlıyordum. İlerideki masalardan birinde, 12 Eylül'ün Başbakanı Bülent Ulusu vardı. Diğer bir masada ise, 12 Eylül'ün Çankaya'dan indirdiği Cumhurbaşklanı vekili Çağlayangil, konuklarıyla oturmaktaydı.
Amerikalı meslektaşlara "Şu ilerideki kişi deviren, diğeri de devrilen" diye gösterdiğimde, aynı çatı altında bu iki insanın, üstelik müdahalenin henüz devem ettiği bir dönemde bulunabilmelerinin çarpıcılığını hissedip, şaşırmışlardı.
Şu anda kan ve ateşe boğulmuş durumdaki Ortadoğu'ya bakarken, Türkiye'de toplumun farklı kesimlerinin, birbirine kin besleyen karşı kamplara ayrılmalarını anlamak mümkün değildir.

DEVLET VE TERÖR
Elbet Türkiye devlet ve Türkler toplum olarak, İsrail'in askeri operasyonunu kınamaktadır. Ama aynı Türkiye ve Türk kamuoyu, İsrail'in varlığını kabul etmektedir. İsrail devletini ilk tanıyan devletlerden biridir Türkiye.
FKÖ de bir dönemde "Terörist örgüt" değil miydi? Ama uzun süren bahtsız serüvenler sonucu, uluslararası barışçı çözümden başka yöntemlerin, Filistin halkının daha fazla perişan olması anlamına geleceğini, FKÖ'nün kurucu lideri Yaser Arafat gördü. Filistin devleti bu gerçekçilik sayesinde var olabildi.
Türkiye, Hamas ve Hizbullah türü, şiddeti siyasetin aracı olarak kabul eden örgütlerin, "Bağımsızlığı korumak" gerekçesiyle demokratik rejimin birer öğesi olmasını nasıl kabul eder? Hele bu örgütlerin, bulundukları ülkeleri sıcak savaşa sürüklemesini nasıl anlayabiliriz? Aynı şekilde "Taliban" da Afganistan'daki işgale karşı direnen bir bağımsızlık örgütü değil mi?
Bizde de "Devleti korumak" gerekçesi ile oluşmuş "Çeteler"in varlığı açığa çıktığı zaman, bunları anlayışla mı karşıladık?
Tabii ki uluslararası platformlarda, İsrail'in tecavüzünü önlemek için, diplomasinin ve siyasetin bütün yöntemlerini kullanacağız.
Ama bu, kendimizi Hamasçı veya Hizbullahçı görmemiz anlamına gelmez ki.
Kısacası aynı anda iki işi birden yapmayı bir alışkanlık haline getirmemiz gerekiyor. Hem her çeşit terörizme karşı olup, hem de hukuku ve insan haklarını gözetmek ve terörizme karşı da "Devlet terörü" ile cevap vermemek gibi bir şeydir bu.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 TIR filoları ile THY filoları karıştırılmamalı...   / 28-07-2006
 Olayları anlamak için birden fazla bakış açısı vardır   / 27-07-2006
 İlişkiler çeşit çeşittir, zekâ ise türlü türlüdür   / 26-07-2006
 Batılı olmanın ölçüsü Başkan Bush değildir   / 25-07-2006
 Evren ve Demirel'den dış politika dersleri...   / 24-07-2006
 Doğaya karşı çöpleri mi korumalıyız?   / 23-07-2006
 Ortadoğu'da rüya görmek bile tehlikeli   / 22-07-2006
 Ne olacak bu memleketin hali ve risk meselesi   / 21-07-2006
 Hangi Washington ve hangi Ankara?   / 20-07-2006
 Türkiye'nin başını belaya sokmamak görevi...   / 19-07-2006
YILMAZ ÖZDİL
Al sana anket!
Lübnan'a kısa bir ara verelim...
MEHMET BARLAS
Hem Ortadoğulu, hem de Avrupalı olmak...
Aynı anda...
FATİH ALTAYLI
Cumhuriyet Savcısı mı ?
Bu hafta Aktüel dergisinde çok...
ERDAL ŞAFAK
Mehdi ve Mesih
Kitaplı üç dinin...
MEHMET ALTAN
'Ben de bir-ki bomba attırdım'
Perşembe günü Sabah...
Kurtuluş konvoyu
İsrail'in en yoğun bombaladığı kentte yüzlerce kişi mahsur kaldı.
18 gündür toprağa gömülü yaşıyorlar
Kolombiya'da sosyal şartların bir türlü iyileştirilmemesine tepki...
Fener'in işi çok zor
Fener'in işi çok zor
Ukrayna'da Shakhtar Donetsk'i iki yıldır şampiyon yapan Lucescu,...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu