Zayıflama zamanı - 2
Geçen hafta incelemeye başladığımız zayıflama ürünleri konusuna bu hafta da devam ediyoruz. Şişmanlık toplum sağlığı bakımından son derece büyük bir risk oluşturmakta. Amerika'da yetişkinler arasında yapılan bir çalışmada, toplumun yüzde 26'sının şişman, yüzde 61'inin ise ortalamanın üzerinde, yani balıketi diye adlandırılan grupta olduğu bildiriliyor. Bu nedenle, zayıflama ürünleri büyük bir ticari pazar oluşturuyor. Bu pazar üzerinde yeterli bir denetim bulunmadığı için, her reklamı yapılan ürüne körü körüne inanılmaması doğru olacaktır. Hele bazı hastalık ve rahatsızlıklarınız bulunuyorsa ve sürekli kullandığınız ilaçlar varsa son derece dikkatli olmanız gerekiyor.
KAFEİN VE ŞİŞMANLIK Amerika'daki ünlü Mayo Klinik'in geçen sene mayıs ayında yayınladığı bir yazı ile, zayıflama ilaçlarında sık sık yer alan kafein gibi merkezi sinir sistemi (MSS) üzerinde uyarıcı etkisi bulunan maddelerin, tam tersi bir etkiye sahip olduğu tartışmaya açıldı. Kafeinin 'stres hormonları' olarak bilinen kortizol, epinefrin ve norepinefrin gibi maddelerin vücuttaki seviyesini yükselterek iştahı arttırdığı, vücutta insülin direncini kötüleştirdiği bazı deneysel çalışmalar ile ortaya konulmuş. Kafeinin saf olarak veya yüksek kafein içeriğine sahip guarana ekstresi veya kola ekstresi şeklinde zayıflama amaçlı formülasyonlarda yer aldığı görülüyor. Kafeinin tek başına kullanıldığında gösterdiği iştah açıcı etkiye karşılık, kafein taşıyan yeşil çayın termojenik etkisi, yani vücutta yağ yakılmasını hızlandırdığı son yıllarda deneysel olarak ortaya konulmuş. Yeşil çayın bu bakımdan başlıca etkili bileşeni epigallokateşin gallat (EGCG - Daha önce yeşil çayı incelerken sık sık adı geçmişti) ve kafein olarak belirtiliyor. Çay kateşinleri bakımından zenginleştirilmiş yeşil çay ekstrelerinin esmer yağ dokusu üzerinde yağ yakıcı (termojenik) etkisi, gerek deney hayvanlarında gerekse insanlarda gösterilmiş. İnsanlarda üç ay uygulama ile vücut yağ kütlesinde belirgin azalma gözlenmiş. Bu bileşime sahip preparatlar 1999'dan beri Amerika ve Avrupa'da bulunuyor, ülkemizde de satışa sunuldu. Kafein oranı yüzde 5-10 ve epigallokateşin gallat üzerinden standardize edilmiş kateşinlerin oranı yüzde 25. Görüldüğü gibi kafein oranı oldukça yüksek. Sağlık Bakanlığı'ndan izin alan bu bileşime sahip ürünlerde kullanımı sırasında dikkat edilmesi gereken hususlar belirtilmesine, kimlerin kullanabileceği, kimlerin kullanmaması gerektiği hususunda açıklamalar yer almasına karşılık, piyasada kafein taşıyan ve Sağlık Bakanlığı'ndan izin almayan zayıflama ürünleri herhangi bir uyarı yapılmadan satılmakta. Kolalı içecekler, çay ve kahve gibi kafein taşıyan içecekleri kullanmaması önerilen kişilerde, bilhassa kalp ve damar hastaları veya serebrovasküler (beyin damarları ile ilgili) rahatsızlığı bulunanların bu tip ürünlerden kesinlikle kaçınması gerekir. Bu hastaların kullandığı ilaçlar ile etkileşmesinin yanı sıra, vücutta elektrolit (mineraller) dengesini, bilhassa potasyum oranını bozarak risk oluşturur. Yine migren krizlerini tetikleyebileceği göz önünde bulundurulmalı. Ancak yeşil çay kateşinlerinin (EGCG) bu termojenik etkisinden daha güvenle yararlanılabilmesi için son yıllarda düşük kafein oranına sahip (yüzde 94 EGCG ve yüzde 0.1 kafein) bir formülasyon geliştirilmiş. Ülkemizde de Sağlık Bakanlığı'ndan izin almış bir formülasyonu bulunuyor. Yağ yakılmasını hızlandıran (Termojenik etki) bir başka karışım olan efedrin ile kafeinin birlikte yer aldığı preparatların kullanımı 2003 yılında Amerikan İlaç Dairesi (FDA) tarafından kalp-damar ve serebrovasküler yan etkilerinin yanı sıra paranoyadan intihar eğilimine kadar çeşitli psikolojik yan etkileri nedeniyle yasaklanmıştı. Ancak bu uygulamada sorun efedrinin tedavide önerilen miktarın 60 katı fazla kullanılmasıydı. Yoksa piyasada bronşları açıcı olarak yararlanılan efedrin preparatlarında bu risk söz konusu değil.
KİŞİYE GÖRE İLAÇ SEÇİLMELİ Efedrin ile kafeinin birlikte kullanıldığı termojenik formülasyonlar yasaklanınca, üreticiler şimdi efedrin yerine turunç (Citrus aurantium) kullanmaya başladılar. Turunç içerisinde de efedrine benzer Beta-3 agonist etkiye sahip bileşen bulunmakta. İçinde bulunan maddelerden sinefrinin yüksek dozlarda yağı parçalayıcı ve iştahı azaltıcı etkileri görülmüş, ama tansiyonu yükseltici etkisi de tespit edilmiş. Dolayısıyla kalp-damar hastaları tarafından kullanılması riskli olabilir. Diğer bileşenlerinden bazıları ise (bergapten, 6,7-dihidroksibergamottin) karaciğerde ilaçları metabolize eden enzimleri azaltıcı etkiye sahip. Bu nedenle, kullandığınız diğer ilaçların etkilerini istenmeyen derecede kuvvetlendirebilir. Turunç-kafein bileşimine sahip formülasyonlar üzerinde ayrıntılı güvenilirlik çalışmalarının yapılması gerekir. Zayıflama amacıyla kullanılan bir başka ürün ise, Çitosan. Karides, yengeç gibi kabuklu hayvanların kabuklarını oluşturan ve temel bileşeni glukozamin olan kitinin polimerleştirilmesi ile elde edilen ürün. Yağın emilimini engelleyici özelliği bulunduğu bildiriliyor. Düşünce olarak gayet mantıklı. Ancak deney hayvanlarında gözlenen vücut ağırlığını azaltıcı etki, aşırı kilolu 30 denekte 28 gün süre ile uygulandığı bir klinik çalışmada gözlenememiş. Literatürde yer alan ve Çitosan'ı etkili olarak gösteren beş çalışmanın da İtalya'da aynı grup tarafından yapılmış olması nedeniyle, söz konusu etkilerin bağımsız gruplar tarafından tekrar yapılması gerektiği belirtilmekte. Çitosan uygulanması ile karşılaşılan başlıca sorunlar kabızlık ve gaz şikâyetleri. Ayrıca, Çitosan'ın yağda çözünen vitaminlerin emilimini de etkileyebileceği konusunda farklı görüşler dikkat çekiliyor. Bu konuyu önümüzdeki hafta da incelemeye devam edeceğiz.
|