kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   Son Dakika
   Yazarlar
   News in English
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Kültür Sanat
   Turizm Rehberi
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Kanyon kompleksi...
Bu kaçıncı Kanyon?

Yüksek mimar Emre Arolat, Kanyon'un ilginç mimarisini Pazar SABAH için incelerken, 'Meğer Kanyon'dan ne kadar da çok yapmış bu Amerikalı mimarlar,' demekten kendini alamadı.

Şu Jerde başka ne işler yapmış diye firmasının web sitesine giriverdim. Gördüklerim karşısında en hafifletilmiş tanımla irkildim. Her eve lazım gibi, her yere bir Kanyon...

Amerika'dan Japonya'ya, Hong Kong'dan Çin'e... Adını bile değiştirmeye gerek yok. Kanyon da Kanyon. Nereye gitse oluyor. Uysa da, uymasa da...



Kanyon kompleksi...

Kanyon'un ilginç mimarisi kayda değer olmakla birlikte, Amerikalı firmasının dünyanın çeşitli yerlerinde yaptığı pek çok benzeriyle özgünlüğü sorgulanabilir.

Beş ya da altı yıl önceydi. İstanbul merkezli olmanın da ötesinde, Türkiye dışı sermayenin bile en görünür biçimde yapısallaştığı Mecidiyeköy-Maslak aksında, Büyükdere Caddesi üzerinde 70'li yıllardan beri varlığını sürdüren fabrikaların birer birer yıkıldığı; yerlerini her biri kendi içinden beslenen birer alt-merkez olma iddiasıyla inşa edilen komplekslere bıraktığı bir dönem. Bu cadde üzerinde, Levent girişindeki arsada inşa edilecek olan Merkez Bankası'nın İstanbul'daki yeni yapısı için açılan sınırlı yarışmayı kazanmış, uygulama projelerini hazırlamaktaydık. Bizim genel olarak 'mamut büro' diye adlandırdığımız, bünyesinde 500'den fazla mimarın çalıştığı, dünyanın pek çok farklı bölgesinde ofisleri bulunan mimarlık firmalarından birisi olan RTKL'den bir mimar aradı. İstanbul'da yapılması söz konusu olan bir projeyle ilgili görüşmek üzere bizim ofisi ziyaret etmek istediğini söyledi. Ertesi gün elinde epeyce çalakalem hazırlanmış olduğu anlaşılan bir çalışmayla bir Amerikalı geldi. Şaşırdık. Zira bu ön çalışma, Merkez Bankası yarışmasına hazırlandığımız dönemde çevredeki diğer yapıları araştırırken inceleme fırsatını bulduğumuz ilgi çekici bir projenin inşa edileceğini sandığımız alanla ilgiliydi. Bankanın arsasının tam karşısında, Eczacıbaşı fabrikasının bulunduğu bu alan için, yine bir Amerikalı mimar olan Kevin Roche tarafından hazırlanan proje yerine, bu kere işlevi de değiştirilerek farklı bir kompleksin inşa edilmek istendiğini böylece öğrenmiş olduk. İş GYO ve Arup firmasının organizasyonun başında olduğunu, bu alan için birkaç uluslararası mimarlık firmasının yarıştırıldığını, bunlardan birisinin de kendi çalıştığı RTKL olduğunu anlattı bizim Amerikalı. İşi alacak olan firmadan, uygulama projeleri için yerel bir büro ile işbirliği yapması isteniyormuş. Ziyaret sebebini anlamış, biraz da sıkılmıştım anlattıklarından. Epeyce kuru gözüküyor ve bizim pek de hoşlanmadığımız anlamda fazlasıyla kurumsal kokuyordu anlattıkları. Dedim ya, yapılan çalışma da pek matah görünmüyordu doğrusu. Projesine bir araba laf edip gönderdik adamı. Birkaç ay sonra, işi Jerde isimli bir başka Amerikalının aldığını, yerli büro olarak da Tabanlıoğlu'nun devreye girdiğini duyduk. Sonraki dönemde Murat'la (Tabanlıoğlu) yaptığımız konuşmalarda, bu işten birkaç kez bahsettiğimizi hatırlıyorum. Ağırlıklı olarak Amerika'da hazırlanan ve Tabanlıoğlu'nun diğer projelerinde belirginleşen mimarlık diliyle pek de örtüşmeyen ana konsepte olan uzaklığının, onun bu işle ilgili heyecanını biraz körelttiği hissediliyordu. Başka projelerden daha bir hararetle söz ederken, bu konuyu fazla uzatmıyor, daha çok işin teknik olarak nasıl paylaşıldığını ve ilişkiler bağlamında ne şekilde kotarıldığını anlatmakla yetiniyordu.

YÜKLÜ BİR YAPI GRUBU

Açılışına yakın, daha bir sıklıkla söz edilmeye başlandı yapıdan. Kimi, alışveriş merkezinde yer alacak olan prestijli markalardan; öteki, konutların fiyatlarından bazısı da yapımında kullanılan malzemelerden ve detaylardan söz ediyordu. Yapının ana kurgusu ve genel mimari niteliği ise üzerine fazla gidilmeyen bir konuydu nedense. Mimarların kendi aralarındaki konuşmalarda bile bu konunun hep yanından dolanılması ilgimi çekiyordu. Sanki herkes ötekinin yorumunu bekliyordu konuşmaya başlamak için. Düpedüz meraklanmıştım.. Bir pazar günü, evden önceki son durakta akşam yemeğini de aradan 'çıkarma umuduyla aç ve yorgun girdik Kanyon'un kapısından.. "Muhteşem," diye mırıldandı kızım, kendisinden hiç beklenmeyecek bir acelecilikle. Babasının genellikle kendi tasarladıkları için duymaya alıştığı bir tepkiyi, başka bir yapı için gösteriyordu bu kere. Hem de gayet ağdalı bir biçimde. Bir nevi ihanetti bu. Duyurmakla duyurmamak arasında bir yerde, epey kısıktı ses tonu. Birden kendisine geldi ve gözlerimin içine baktı suçlu suçlu. Neden sonra benim de affallamış halimi görünce rahatladı biraz. "Tamam, sen de etkilendiğine göre mesele yok," der gibiydi artık gözleri. Sessizce anlaşmıştık.. Sonunda nasıl bir tadı olacağına tam olarak kestiremesem de, temelde bir mimarlık yazısı istendi benden. Murat'ı aradım hemen can havliyle. Bu kere buluşmaya zaman ayıramamış olsak da uzun bir telefon görüşmesi yaptık. Hem projelendirme hem de yapım dönemiyle ilgili, içeriden, birinci ağızdan bilgilendim. Biraz dedikodu da kattık bu konuşmaya. Bürosunda tam bir iş yetiştirilirken onu yüz üstü bırakarak sırra kadem basan üç mimarın, fena halde yakından tanıdığımız bir mimar kardeşimiz tarafından nasıl ayartıldığını bile konuştuk. Bu sayede Kanyon için tebrik etme fırsatını da buldum kendisini. Bu tür büyük yapıları kotarmanın, yüzlerce kişiyle kurulan ilişkileri kazasız belasız sonlandırmanın dışarıdan göründüğü kadar kolay olmadığını biliyorum zira. Öyle bürolardaki adamları kandırmakla, arkadan işler çevirmekle olmuyor bu işler. Kızımın verdiği o unutulmaz tepkiyi de anlattım Murat'a. Büyük bir keyifle...
DİĞER GÜNCEL HABERLERİ
 Şimdi tatilin tam zamanıdır
 Heidelberg'den izlenimler
 Adliye koridorlarının gönüllü mahkûmları
 Ayşecik siyasi parti kuruyor
 Köşe yazarının cinsiyeti
 Ayasofya: Müze mi, cami mi?
 Sultanların uçağı altından olur
 Gerçek bir korsan ülkesi: Dominika
 Ahmet Bey ve babası
 Gidip Himalayalar'da bir mağarada oturalım bari
 'Bu koleksiyonun modası geçmez'
 Dünya müziğinde Türk ezgileri
 Boşanmalar artık tamamen duygusal
 'Haksız servet diye bir şey yok'
 Tasarım, dokunulan sanat
 Polisiye yazarlardan yurtdışı atağı
 Müze nedir, sebepleri nelerdir?
 Müzecilikte iki anlayış
 Başka dünyalara yolculuğun kılavuzu
    Pazar Sabah Yazarlar
  » Güncel
    Hobi
    Röportaj
    Gurme
    İyi Yaşa
GÜLSE BİRSEL
Şimdi tatilin tam zamanıdır
Ne istiyoruz? Tatil! Ne...
MEHMET ALTAN
Heidelberg'den izlenimler
Filozoflar yolu, üniversite,...
BALÇİÇEK PAMİR
Aranızda beli ağrıyan varsa, bu yazıyı...
AYŞE KULİN
Ayşecik siyasi parti kuruyor
Elbette kıramam Bülent...
ERDAL ŞAFAK
Ahmet Bey ve babası
Ahmet Ertegün'ü anlatmak için yola...
GÜNTAY ŞİMŞEK
Sultanların uçağı altından olur
Brunei Sultanı, bütün...
Bakan, izninde turneye çıktı
Bakan, izninde turneye çıktı
Gilbert Passos Gil Moreira, Brezilya'nın en büyük...
Latife Tekin'den türban masalları geliyor
Latife Tekin'den türban masalları geliyor
Geçen hafta Vladimir, Bodrum'dan dönmek istemeyince iş başa düştü.
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.