kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   Son Dakika
   Yazarlar
   News in English
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Kültür Sanat
   Turizm Rehberi
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Heidelberg'den izlenimler
Benim için burası mabet gibi

Filozoflar yolu, üniversite, baskı merkezleri, Hegel, Max Weber, Ren Nehri, kalesi, şatosu, ve altı Nobel ödülü... Heidelberg, insan yaşamının kıvancını artıran entelektüel bir mabedi andıran, onu nasıl görmek isterseniz size öyle görünen büyülü bir kent


Heidelberg'den izlenimler

Filozoflar yolu, üniversite, baskı merkezleri, Hegel, Max Weber, Ren Nehri, kalesi, şatosu, ve altı Nobel ödülü... Heidelberg, insan yaşamının kıvancını artıran entelektüel bir mabedi andıran, onu nasıl görmek isterseniz size öyle görünen büyülü bir kent.

Uçak Frankfurt'a iniyor. Doğruca Mannheim kentine hareket ediyoruz. Frankfurt'un 80 kilometre ilerisinde, 400 bin nüfuslu bir sanayi kenti. Buradaki Mannheim Alevi Kültür Merkezi 10'uncu kuruluş yıldönümünü kutluyor. Özellikle gençlerin yoğun katılımı var; tiyatrodan bağlamaya, halk oyunlarından şiire... Toplumsal entegrasyonun başarılamadığı Almanya'da, sanki bu merkez çocukların sosyalleşmesini üstlenmiş gibi... Sivas'ta yaktığımız 37 insanımızı kaybetmenin 13'üncü yıldönümünde Yaşar Seyman ile birlikte konuşmacıyız. Aslında böyle bir insanlık ayıbını tüm Türkiye, tüm bireyleriyle tarihsel bir utanç olarak algılayarak geçmişten özür dilemeli... Bakıyorum maalesef hâlâ oralarda değiliz. Türkiye'de kendini mağdur hisseden herkesin sorununu çözecek formül; evrensel bir birikimi içeren 'bireyin temel hak ve özgürlükler'ini hayat düsturu edinmek... Ne var ki, hukuk bize çok uzak, sorunu çözmek yerine bir diğerini 'düşman' olarak görmek ise çok tanıdık... Hukuku üretmek, içselleştirmek, temel hak ve özgürlüklerin ne olduğunu bir başkasına anlatacak kadar bilmek uzun iş... Hem bizim SABAH'ın Almanya baskısında çalışan hem de Heidelberg Üniversitesi'nde hukuk yüksek lisansı yapan Vedat'ın önerisiyle kapağı Heidelberg'e atıyorum. Benim için burası, insanın yaşam kıvancını artıran entelektüel bir mabet gibi... İlk, Stuttgart'taki bir toplantı ertesinde gitmiştim. Bu ikinci ziyaretim... Heidelberg, onu kim nasıl görmek isterse öyle görünen büyülü bir içeriğe sahip... Aylak bir turist iseniz, burası sizin için bir Ortaçağ kenti... 13. yüzyılda yapılan Heidelberg Şatosu, alttan akan Neckar Irmağı, şatonun içindeki 185 bin 500 litrelik dev şarap fıçısı... Daha önce bulunanlardan hiçbirine benzemeyen, bu nedenle de sınıflandırılmayan bir 'fosil' aylak bir turisti meşgul eder mi? Bilmiyorum... Ederse, 400 bin yıllık olduğu sanılan 'Heidelberg Çene Kemiği' için üniversitenin jeoloji bölümüne de uğrayın... "Bu kimin çene kemiği, insansı bir maymunun mu?" sorusunu gezinin tarihsel boyutunda aramaya koyulun.


Yaşamı itikatlar üzerinden üretmeye yatkınsanız Heidelberg'deki Hıristiyanlık serüvenine takılın. Uhrevi bir öğretiyi, dünyevi bir yaşam pratiğinin prizmasından geçirmeye uğraşan reformist hareketlerin merkezlerinden biri de burası... Heidelberg sadece Calvinistlerin kültür ve bilim başkenti olmakla kalmamış, Protestan harekete de annelik etmeye uğraşmış... Hatta kanatlara ayrılarak birbirlerinin varlığına kasteden Protestan akımları uzlaştırmak için, büyük bir gayret göstermiş. Önemli ölçüde de başarı sağlamış. Biz Alevilik-Sünnilik ekseninde rahvan bir seyir izlerken Heidelberg, bu dosyaları kapatıp tarihin rafına çoktan yerleştirmiş.


Saç örgüsü gibi birbirinin içine geçen yaşanmışlık katmanlarının hepsi ilgimi çekse de, benim için Heilderberg 'üniversite' demek... Heidelberg Üniversitesi, Paris Üniversitesi'nden sonra ve onu örnek alarak 1386 yılında kurulmuş... Dünyanın en eski üniversitelerinden biri. Beni burası beyinsel yaşanmışlığın izleriyle fethediyor... Vedat'ın peşi sıra attığım her bir yeni adım, zihnimi geleceğe, ruhumu ise geçen çağlara götürüyor... Akademik macerasına Hıristiyanlık öğretisi ile başlayıp, bu macerayı çağdaş felsefenin son büyük sistem kurucularından biri olarak bitiren Hegel, 1816-1818 yıllarını bu üniversitede ve önünde resim çektirdiğimiz evde geçirmiş... Buraya geldiğinde 46 yaşındaymış... Hegel olmasa, Karl Marx da olmayacaktı. Yaşam fakirleşecekti. Almanca Dil Okulu'na dönüştürülen şuradaki bina Max Weber'in evi... Kapitalizm ile Protestan ahlak arasındaki ilişkiyi araştırmak için buradan daha elverişli bir yer düşünemiyor insan... Heidelberg demek aynı zamanda 'filozoflar yolu' demek... Burada yaşamış olan tüm felsefeciler, dertlerini dağlara uzanan bu patika yola anlatmış... Bence filozofların filozofu, bu kıvrıla kıvrıla yukarılara uzanan 'filozoflar yolu'... Tepelerden bakınca kendinden emin bir umarsızlıkla akıp giden, sonra da Ren Nehri ile yatak arkadaşlığı yapan Neckar... Neckar'ın sularında güneş enerjisiyle çalışan ultra sofistike bir gemi...


Suyun mavisi... Ağacın, çimenin yeşili... Heidelberg Şatosu'nun inşa edildiği kırmızı kumtaşı... Mimarinin Gotik anlayışı, Barok stili... Nehrin üzerinde, 1945 yılından sonra yeniden inşa edilen eski usul köprü... 1593 yılında, üniversitenin tam karşısında açılan ilk kitapçı... 20. yüzyıl içinde üçü tıptan, üçü fizikten altı Nobel... Heilderberg, onu nasıl görmek isterseniz size öyle görünen bir kent... Belki sihri de burada... Benim görmek istediğim hali buydu... Bana öyle göründü... İçime acılarıyla yerleşen Solingen'leri, Sivas'ları kanla ve ateşle yaratanların tarihe kazıdığı utancı, insanlık adına hafifletecek birilerinin buralarda yaşamış olduğunu hatırlatarak...
DİĞER GÜNCEL HABERLERİ
 Şimdi tatilin tam zamanıdır
 Adliye koridorlarının gönüllü mahkûmları
 Ayşecik siyasi parti kuruyor
 Köşe yazarının cinsiyeti
 Ayasofya: Müze mi, cami mi?
 Sultanların uçağı altından olur
 Gerçek bir korsan ülkesi: Dominika
 Ahmet Bey ve babası
 Gidip Himalayalar'da bir mağarada oturalım bari
 'Bu koleksiyonun modası geçmez'
 Dünya müziğinde Türk ezgileri
 Boşanmalar artık tamamen duygusal
 'Haksız servet diye bir şey yok'
 Tasarım, dokunulan sanat
 Polisiye yazarlardan yurtdışı atağı
 Müze nedir, sebepleri nelerdir?
 Müzecilikte iki anlayış
 Başka dünyalara yolculuğun kılavuzu
 İngiliz güzelin dönüm noktası
    Pazar Sabah Yazarlar
  » Güncel
    Hobi
    Röportaj
    Gurme
    İyi Yaşa
GÜLSE BİRSEL
Şimdi tatilin tam zamanıdır
Ne istiyoruz? Tatil! Ne...
MEHMET ALTAN
Heidelberg'den izlenimler
Filozoflar yolu, üniversite,...
BALÇİÇEK PAMİR
Aranızda beli ağrıyan varsa, bu yazıyı...
AYŞE KULİN
Ayşecik siyasi parti kuruyor
Elbette kıramam Bülent...
ERDAL ŞAFAK
Ahmet Bey ve babası
Ahmet Ertegün'ü anlatmak için yola...
GÜNTAY ŞİMŞEK
Sultanların uçağı altından olur
Brunei Sultanı, bütün...
Bakan, izninde turneye çıktı
Bakan, izninde turneye çıktı
Gilbert Passos Gil Moreira, Brezilya'nın en büyük...
Latife Tekin'den türban masalları geliyor
Latife Tekin'den türban masalları geliyor
Geçen hafta Vladimir, Bodrum'dan dönmek istemeyince iş başa düştü.
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.