|
|
|
|
|
|
Fotoşop çok büyük bir kandırmaca...
Çirkin kadın yoktur, az fotoşop (photoshop) vardır demişler; kadınları fotoşop sevdalısı etmişler. İki hareketle beller inceliyor, cilt bebekleşiyor, selülit ve çatlak tarih oluyor... Ünlü kadınlar da bu işe bayılıyor. Kilo fazlalıklarını, karın yağlarını dert etmeden şak şuk fotoğraflar çektiriyor. Fotoşop programını iyi kullanan fotoğrafçılar paraya para demiyor. Sonuç: Fotoşop amacını aşıyor, yüzler maske gibi duruyor ve ünlü model Tyra Banks bu işe "dur" diyor.
* AYŞE: Tyra Banks "Artık fotoğraflarımda fotoşop kullanılmasını istemiyorum" demiş! İyi mi etmiş? HINCAL: Yani Tyra Banks de fotoşop yaptırıyorsa gerisini hesap edin. Fevkalade yaygın bu. Niye yaptıklarını anlayamıyorum ama yapıyorlar.
'ESTETİĞE HİÇ İTİRAZIM YOK'
* Özellikle kadın ünlülerin fotoşopsuz fotoğrafı yok gibi... Fotoşop yaptırıyorlar, televizyon çekimlerinde inceltmeler kullanıyorlar. Benim felsefemde en önemli şey insanın kendisiyle barışık olması. O yüzden estetik cerrahiye hiç itiraz etmem. Aynada kendine bakıp da beğenmediği bir şey varsa; onu düzeltmek için maddi gücü ve sağlığı da yerindeyse, insanın hakkıdır estetik yaptırmak.
* Bu da 'foto-estetik' oluyor; neştersiz, acısız. 'Niye buna karşı olalım?' diye sorulabilir mesela... Estetik ameliyatı kendine değil de fotoğrafa yaptırmak çok büyük bir kandırmaca.
* E öyle valla. Beller daralıyor, cilt pürüzsüzleşiyor, kalça yuvarlanıyor, bacaklar sütun gibi oluyor. Benim merak ettiğim bu kadınlar kendilerini bilmiyorlar mı? Aynaya bakmıyorlar mı? Neden gerçek halleriyle uçurum yaratacak kadar fotoşop yaptırma ihtiyacı hissediyorlar acaba? Bu mükemmellik sevdası nedir? Böyle yapınca mükemmel mi oluyorlar?
* Eh tabii. Normal hallerinden açık ara daha güzel çıktıkları kesin. O zaman bu çok basit bir aldatmaca. Hayranlarını, insanları aldatıyorlar. Kandırıyorlar, kandırdıklarını sanıyorlar. Çünkü bu insanlar bir yandan da yaşamlarını sürdürüyor. Dünyadan gizli yaşasan; dünya seni sadece resimlerinle tanısa mesele yok!
* Mesela Hülya Avşar'ı biz her dakika televizyonda, evde, kırda plajda görüyoruz. 'Hülya' dergisini her ay elime alınca inanamıyorum, kapak çekimlerinde bambaşka bir kadın! 20'lik gibi duran, 90-60-90. Ertesi gün Günaydın'da göbekli, kalçalı apayrı bir kadın! Ne gerek var şimdi olmadığı gibi görünmesine, biz onu bilmiyor muyuz? Biz onu zaten normal haliyle sevmedik mi? Yani kimseyi kandıramıyorlar, kendilerini kandırıyorlar.
* Fotoşop kokan bir fotoğrafa bakınca beğeniyor musunuz? Ayy ne güzel çıkmışlar mı diyorsunuz? Çünkü ben bir çok insanın fotoşoplu fotoğrafları sevimsiz bulduğunu görüyorum... Ben çoğunun gerçeğini biliyorum. Beğenmem için gerçeğini bilmemem lazım. Bu resme bakıp kendisi zannediyorsa...
* Kendisi zannetmeyi bırakın, mutlu oluyorlar. Gururla eşe dosta gösteriyorlar. Bu ne gençlik, güzellik takıntısı? Kadınlar çaresizce daha güzel, daha genç görünmek istiyor... Öyle! Kendilerini kandırmaktan hoşlanıyorlar.
'KONSERDE FISTIK GİBİYDİ'
* Sezen Aksu'nun Yeni Aktüel'deki fotoğrafları mesela. Geçen hafta konserine gittim. Ben uzun zamandır bu kadar güzel, bu kadar tatlı, bu kadar parlak bir Sezen Aksu görmemiştim. Gerçekten muhteşemdi. Fakat Aktüel'deki gibi de değildi. Ama o Sezen zaten çok güzeldi, şimdi ne gerek vardı fotoşopa? Ben Sezen'i çoktandır görmüyorum. Görmediğim için de Aktüel'in kapağını görür görmez aynen şöyle dedim "Eğer fotoşop değilse; Sezen ve doktoru muhteşem bir iş başarmışlar!" Sezen kortizon yüzünden dönüşü olmayan bir yola girmişti. Müdahale yapılmasa, kortizonlar kesinlikle yasaklanmasaydı bugün Sezen Aksu yoktu belki de. O zamanki 'moonface' (aydede surat) yüzünü biliyorum. Aktüel'e baktım; fotoşop değilse gerçek bir mucize! Ama sen de fotoşopa ihtiyacı yoktu diyorsun...
* Valla yoktu... İnanın konserde bambaşka fıstık gibi bir Sezen Aksu vardı. İnsan neyse o olduğunu kabul etmeli.
AYŞE HINCAL
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|