kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   Dünya Kupası
   Son Dakika
   News in English
  » Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Kültür Sanat
   Turizm Rehberi
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Reha Muhtar @ SABAH
SMS:
4122-RM MESAJ
 
Kolejli Barış...
Boğaz'daki Osmanlı...

Kolejli Barış...

Her mahalleye bir kolejin açılıp kolej adının ucuzlamadığı yıllardı... Türkiye'de kolej denince, akla sadece iki okul gelirdi... Biri İstanbul'daki Robert Kolej'di... İstanbul'un eliti kolej dendiğinde 'Robert mi?' diye sorardı. Oysa biz Türkiye'de kolejin tek olduğuna inanırdık. Türkiye'nin büyük çoğunluğu da bizim gibi buna inanırdı... Türkiye'de tek bir kolej vardı. O kolej de TED Ankara Koleji'ydi. Kolej denince akla TED Ankara Koleji gelirdi çünkü Kolej'in basketbol takımı 1. ligde fırtına gibi eserdi... 3 büyükleri eze eze yener, İTÜ'yle şampiyonluk için çekişirdi... Türkiye'yi Avrupa'da temsil ederdi... Onun için kolej denince akla Ankara Koleji gelirdi... Basketbol takımı Ankara Koleji'ni tek kolej yapmıştı... Başarı basketbol takımınındı... En çok da onun kaptanının... Onun adı Barış Küce'ydi... Ben de o kolejdendim... Basketbol takımının isim avantajından yararlanıp, "Türkiye'de başka kolej mi var" diye züppeleşenlerdendim...

***

Barış Küce Ankara'daki elite ve gençliğe basketbolu sevdiren kişiydi. Herkes Barış gibi jump-shut atmak ister, öyle turnikeyi amaçlar, onun gibi deliksiz sokmayı denerdi. Türkiye'de kolej basketbol demekti... Barış Küce basketbolu sevdiren ilk isimdi... 'Beyaz Gölge' isimli bir basketbol koçunun hayatını anlatan muhteşem dizinin yeni yeni gösterime girdiği yıllardı... Beyaz Gölge ile Barış Küce Türkiye'ye basketbolu sevdirdi. Sadece futboldan ibaret hayatlar renklendi. Elit bir basketbol izleyicisi salonları doldurur oldu. Murat Didin'ler, Aytek'ler yeni yeni Barış'lar türedi. Sonra Barış basketbolu bıraktı Tiffany mağazasını açtı Tiffany'i sattı, Limon'u kurdu İlginç bir şekilde firmalar da kendisi gibi kısa sürede popüler oldular. Adam bir stardı... Kumaşı stardı... Tabii inişleri ve çıkışları da sıradan değil, stardı... Çocuğunun sağlık durumu onu bir gün çok radikal bir karara itti. Şirketlerini bütünüyle sattı ve iş dünyasından çekildi... Star kumaşı olduğundan kararları hep köşeliydi... Yengeç burcu olduğundan tepkileri çoğu zaman duygusaldı.

***

Yıllar yıllar sonra, Erol Kaynar dostumun Salomanje'sinde gördüm onu... Erol Kaynar'la çok yakın dosttu. Havası ve duruşu hiç değişmemişti... Yine Kolej'in kaptanı Barış'tı işte... Barış bütün heybetiyle karşımdaydı ama bir şey farklıydı... Ona söylemedim ama farkı farkettim... O fark, bir starı gerçekte star yapan kumaşla ilgiliydi... Star olan kişi, kendi kendine starlığını bir daha kanıtlayacak bir şeyler yapmalıydı... Yapmazsa, kendini susuz kalmış çiçek gibi hissedecekti. Beslenemeyecekti... Çünkü bir star para kazanmak için star olmazdı... Star olmak için star olurdu. Para, star olduktan sonra kendiliğinden gelirdi. Hiçbir star sadece para kazanayım diyerek star olmamıştı. Barış da öyleydi... Parası vardı. Sağlığı yerindeydi. Kız arkadaşıyla el eleydi. Ama bir şeyler vardı anlatamadığı... Bir huzursuzluk vardı paylaşamadığı... Onu çok iyi anlamıştım... Yeniden birşeyler yapmak istiyordu. Yeniden içindeki alkışı hissetmek istiyordu. Yeniden yeni bir şeyler yaratmak istiyordu. O bir stardı... Onun paraya değil, yaratarak beslenmeye ihtiyacı vardı...

***

20 gün önce haberini aldım. Arnavutköy'de kazıklı yol üzerinde denize nazır 4 katlı villayı baştan aşağı döşemişti. Yemek yenebilecek, içki içilebilecek, müzik dinlenip küçük danslar edilebilecek bir mekan haline getirmişti. Her katın terasından yıldızlı gecenin Boğaz'daki izdüşümüne bakarken, yeni bir şey yaratarak kendine yeniden kendisini kanıtlayan adamın, Barış Küce isimli starın öyküsünü yaşıyordum. Mekanın adı Garga'ydı. Yüzbinlerce dolar harcanarak yenilenmişti mekan. "Kendim için yaptım" diyordu. Doğruydu... Uğraşmış, didinmiş, bir sürü para, göz nuru ve alın teri dökmüş starlığına uygun bir mekan yaratmıştı. Garga önce Kolej'in basketbol takımı kaptanı, Sonra Tiffany'nin, Limon'un sahibi Barış Küce'nin yeni markasıydı. Bir starın mekanıydı... Bu köşenin adı Hayatlar ve Mekanlar... Arnavutköy'de Garga'ya uğradığınızda, mekana hayat verenin bir star olduğunu farkedeceksiniz. Mutlaka mekana gelecek hayatlar da mekanın kişiliğini belirleyecektir. Ama Garga esasen Barış Küce isimli bir basketbol starının mekanıdır. Oraya öncelikle bir basketbol starının mekanına gitmek için gidilmelidir...

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Puro erkektir ve hangi kadını çeker?   / 01-07-2006
 Votka ve iktidarsızlık...   / 24-06-2006
 Açıktaki Kanyon   / 17-06-2006
 Cahide Sayfiye   / 10-06-2006
 Boğaz'ın lacivert geceleri   / 03-06-2006
 Kanyak değil konyak...   / 27-05-2006
 Kordon boyunda sevgi şiddeti yendi...   / 06-05-2006
 Aşşk Cafe...   / 29-04-2006
 Dünyanın tepesindeki bir mekan...   / 22-04-2006
 Burjuva yaşayan bir yaz gecesi mekanı: SUNSET   / 15-04-2006
REHA MUHTAR
Kolejli Barış...
Her mahalleye bir kolejin açılıp kolej...
Görsellikten daha çok derinliğe ihtiyacım var
Görsellikten daha çok derinliğe ihtiyacım var
'2002 yılında dünya güzeli seçilen Azra Akın, Marie Claire dergisinin...
Yüzbaşı Cemal zam talep ediyor '
Yüzbaşı Cemal zam talep ediyor '
Geçtiğimiz sezonun sevilen dizilerinden 'Kırık Kanatlar'ın yeterli...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.