SABAH - 29/06/2006 - Prof. Dr. Aydın Ayaydın

Şu an 29 Haziran 2006 - Perşembe tarihli sabah.com.tr'yi okumaktasınız.
Bugüne ait sabah.com.tr içeriği için tıklayın »

	Dünya Kupası

	Son Dakika

	News in English

	» Yazarlar

	Günün İçinden

	Ekonomi

	Gündem

	Siyaset

	Dünya

	Spor

	Hava Durumu

	Sarı Sayfalar

	Ana Sayfa

	Dosyalar

	Teknoloji

	Emlak

	Otomobil

	Detaylı Arama

	Arşiv

	Etkinlikler

	Günaydın

	Televizyon

	Astroloji

	Magazin

	Sağlık

	Kültür Sanat

	Turizm Rehberi

	Cuma

	Cumartesi

	Pazar Sabah

	İşte İnsan

	Sinema

	20. YILA ÖZEL

	Çizerler

Google Arama

	Bankaların faiz kararı rekabet ihlali olmaz mı?
	Umarım bu öncü sarsıntı değildir

Umarım bu öncü sarsıntı değildir

Büyük depremlerden önce genellikle öncü sarsıntılar yaşanır . Bu sarsıntılar ana depremlerin habercisidir. Merkez Bankası' nın gecikmeli de olsa iki gündür attığı adımlar sonucu dalgalanma durulmuş vaziyette. Oysa geçen hafta ortalık savaş alanı gibiydi. Benim korkum geçen haftalarda yaşadıklarımızın daha büyük bir şokun habercisi olma ihtimali... Çünkü ekonomideki yapısal sorunlar devam ediyor . Çözüm adına atılan adımlar kısa vadeli olup sadece ağrı dindiriyor. Eğer daha büyük bir şok gelirse etkisi katmerli olur. Bunu neye göre mi söylüyorum? Tabii ki Türkiye ekonomisinin 2000 ve 2001 yılında yaşadıklarına göre...
1999 yılında başlayan IMF istikrar programı ile Temmuz-Ağustos 2000 tarihine kadar da çok olumlu hava vardı . Her şey güllük gülistanlıktı. Ancak kasımda yaşanan likidite krizi, özellikle mali piyasaları derinden sarstı. Bu sarsıntıdan sonra gerekli yapısal önlemler alınmadığı için, çok değil üç dört ay sonra asıl şok olan 2001 şubat krizi geldi. Birçok banka tarih oldu. Tüm Türkiye fakirleşti.
Dediğim gibi benim korkum, son birkaç haftadır yaşadıklarımızın daha büyük bir krizin öncüsü olma ihtimali . Üstelik bu kez etkisi de farklı olacak. Bankacılık sektörü bu kez 2001 krizine göre daha güçlü. Reel kesim ise daha kırılgan bir yapıda. Büyük bir şok bankacılık sektöründen ziyade reel sektörü, yani şirketleri vuracak gibi gözüküyor.
Böyle bir şokta bir çok güçlü şirketimiz el değiştirebilir, yabancılaşabilir. Dalgalanma dışarda başlamış olabilir, ancak şu anda bize özel bir dalga haline dönüşmüş durumda. Bu nedenle Türkiye'nin kendisine özgü tedbirleri alması lazım.
Bunların sadece Merkez Bankası' nın alacağı önlemlerle değil, siyasi irade desteği ile alınacak yapısal önlemler olması gerekiyor. Aksi takdirde daha büyük şoklara hazır olmalıyız.