kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   Dünya Kupası
   Son Dakika
   News in English
   Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Kültür Sanat
   Turizm Rehberi
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
'Hastayım diye hayata küsmedim!'
'Hastayım diye hayata küsmedim!'
'Hastalık bir sınav'
'Sorunları eve taşıdım'

'Ben bir dram yaşamıyorum'

Geçtiğimiz günlerde kendisine annesinden böbrek nakledilen fotoğrafçı Serdar Önal, hastalığıyla ilgili haberlere üzülmüş: "Abartmayın, dram yaşamıyorum".

'Dokuz yaşında hasta oldum'
"Dokuz yaşındayken şeker hastası olduğumu öğrendim. Arkadaşlarım görmesin diye kendime tuvalette gizlice iğne yapardım. O zamanlar üzülürdüm."

'Üstesinden geldim'
'Şeker hastalığı ben de kronik böbrek yetmezliğine neden oldu. Ama trajik bir durumda falan da değilim. Üstesinden geldim."



'Hastayım diye hayata küsmedim!'

Birkaç hafta önce böbrek nakli olan ünlü fotoğrafçı Serdar Önal, "Dokuz yaşından beri şeker hastası olduğum için, 30'umdan sonra yaşamayacağıma dair bir inancım vardı. Şu an 41 yaşındayım. Gayet iyiyim. Ortada bir dram falan da yok" diyor.

Televizyonda ve gazetelerde "Merve İldeniz'in dramı! Eşi böbrek yetmezliği çekiyor," "Ünlü fotoğrafçı Serdar Önal çok hasta!" haberlerini görünce ben de çok şaşırdım ve üzüldüm. Zaten Serdar Önal'ın pek çok arkadaşı da haberleri görüp korkuyla kendisini aramış! Önal, o abartılı haberlere kızdığı için, o dönem hiçbir yere konuşmamayı tercih etti. Çünkü ortada kendi sözleriyle "dram falan yok"tu. O dönem onunla röportaj yapmak isteyenlerden biri de bendim. Bana "Çok fazla duygu sömürüsü yapılıyor. Rahatsız oluyorum. Sonuçta hasta pek çok insan var ve bu çaresi olmayan bir hastalık da değil. Şu anda konuşmayacağım. Ama ameliyattan sonra organ nakline dikkat çekmek amacıyla bir röportaj yapabiliriz," demişti. Bu süre içinde Önal, başarılı bir ameliyat geçirdi. Annesinden alınan böbrek Önal'a nakledildi. Aslında kendisi de doktor olan Önal, bu kez sağlığına kavuşmuş olarak karşımızda.

- Vücudunuzda yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunu ne zaman fark ettiniz?
- Ben kronik bir hastalığım olduğunu ilk kez dokuz yaşında öğrendim. Ama bu, böbrek değildi. Dokuz yaşında şeker hastası olduğumu söylediler bana. Normalde şeker hastaları, hastalıklarını koma durumunda, hastaneye kaldırıldıklarında öğrenirler. Ama babam doktor olduğu için ben bazı belirtiler sonucu testlere tabi tutuldum. Sonra tedavi başladı. İğne yaparken bunu arkadaşlarımdan gizlemeye çalışıyordum. Çünkü onlara bir açıklama yapamıyordum. Tuvalete kapanıp kendime gizli gizli iğne yapıyordum. Muhtemelen onların söyleyeceği şeylere hazır değildim o yaşta. Bir de o zamanlar özel cam iğneler vardı. Kullandıktan sonra kaynatmak zorundaydınız. Atılabilen enjektörler çıkmamıştı. Şeker hastalığı, organlarımda hasar yarattı ve böbrek yetmezliğine neden oldu.

- Böbrek yetmezliğini tam olarak ne zaman öğrendiniz?
- 2,5 yıl önce. Çok çabuk yorulma, kan değerlerimde düşüklük... Bu belirtiler üzerine hastaneye gidiyorum ve kronik böbrek yetmezliği teşhisi konuyor.

- Öğrenince ne yaşadınız? Yıkıldınız mı?
- Hayır, hiç öyle yıkılıp hayata filan küsmedim. Bunun ne sonuçlar doğurabileceğini, tedavisinin mümkün olduğunu bir doktor olarak biliyordum. O nedenle panik yaşamadım. Üstesinden gelirim, dedim. Doktorum iki yıl idare edebileceğimi söylüyordu ama hastalık hızlı ilerledi ve nakil gerekti. Allah'tan iki vericim vardı: Annem ve eşim.

- Sizin bu hastalığınız bize sürpriz oldu. Çoğu kimse bilmiyordu. Hakkınızdaki "Zavallı hasta adam" haberlerini görünce ne hissettiniz?
- Şeker hastalığını dokuz yaşımdan beri yaşadığım için bir inancım vardı: 30 yaşından sonra yaşamayacağımı düşünüyordum. Böyle bir sınır koymuştum ve şu an 41 yaşındayım. Sonuçta hâlâ yaşıyorum. O zaman dokuz yaşındaydım, o aklımla öyle düşünüyordum şimdi böyle şeyler yaşamıyorum ki ben! Haberler abartılıydı. Bu benim gerçeğim değildi, o yüzden de rahatsız oldum. Ben hiçbir zaman dram yaşamadım. Yakın çevrem bunu bilir. Böbrek hastası, illa acı çeken, hayattan kopmuş insan değildir. Eşim hiçbir zaman benim için ağlamadı. Ben acılar çekmedim, karalar bürünmedim ve bu hastalığı doğal karşıladım.

- Binlerce kişi bu hastalığı yaşıyor. Hastalığınızın ana haber bültenlerine konu olması hiç mi gururunuzu okşamadı?
- Hayır, ne kadar önemliymişim falan demedim. Ben tam tersine hiç haber olmamayı tercih ederdim. O nedenle de konuşmamayı, röportaj yapmamayı tercih ettim. Eşimin yaptıklarına saygı duyuyorum ama ben ortaya çıkmayı sevmiyorum.

- Nasıl bir şey bu böbrek yetmezliği?
- Böbreğin farklı işlevleri var: Kanı temizleme, üreleri idrar yoluyla atma, birtakım hormonların dengelenmesini sağlama gibi. Benim böbreklerim bu işlevleri yeterince yerine getirmiyordu. O yüzden de diyaliz makinesine girip bu işlemi makineye yaptırmam gerekiyordu. Haftanın üç günü bir merkeze gidiyorsunuz ve makine kanınızı alıp temizleyerek öbür taraftan size geri veriyor. İnsanın hayat kalitesini düşüren bir şey. Vakit ayırmanız gerek. Yıpratıcı bir süreç. Ama bende öyle şiddetli psikolojik bir etkisi olmadı. Çünkü ben bunu bir yaşam tarzı olarak kabul etmeyi başardım. Evet, kolay bir şey değil ama illa herkes de ameliyat olmak zorunda değil. Pekala uzun süre diyaliz makinesiyle de yaşayabilirsiniz.

- Peki siz nakil ameliyatına nasıl karar verdiniz?
- Böbrek yetmezliğinden kurtulmanın bir başka yolu da ameliyat olmak. Ben şanslıydım, vericilerim vardı. 12 bin kişi şu an böbrek nakli için listede bekliyor ve yılda sedece 600 ameliyat yapılabiliyor. Oysa artık sadece kan grubunun uyması ve birtakım araştırmaların olumlu çıkması nakil için yeterli olabiliyor. İnsanlar organ bağışlasa bu kadar kişi boşuna beklemeyecek. Yine de yanlış anlaşılmasın, böbrek nakil şansı olmayanlar umutsuzluğa kapılmasın. Böbrek nakli olmadan da diyalizle, bu hastalıkla yaşamak mümkün. Ama nakil büyük bir şans. Sağlıklı bir insan olarak hayata devam edebilme şansı. Üstelik sağlıklı insanların bir böbreklerini vermeleri onlar için bir risk taşımıyor. Benim de iki vericim olunca doktorlar değerlendirdiler.

- Annenizden mi alındı böbrek?
- Evet. Bu çok hassas bir konu. Birinden böbrek almak da kolay bir şey değil. Bir çakmağı ödünç almak gibi değil. Karşı tarafı da düşünüyorsunuz. Ben de acaba eşim ya da annem için bir riske neden olur muyum, diye düşündüm. Ama şu anki koşullar, bunun normal bir ameliyat kadar risk taşıdığını gösteriyor. Doktorum Prof. Dr. Mehmet Şükrü Sever. Kendisi kanatsız bir melek. O bir risk alarak nakli annemden yapmayı tercih etti. Her zaman daha genç birinden böbrek almak daha iyidir ama annemin sağlığı uygundu ve nakli ondan yaptı. Çünkü bir sorun olursa ileride Merve'den alma şansım da var. Oysa 10 yıl sonra annem 80 yaşında olacak ve nakil yapmak mümkün olmayabilir. Merve benim yedeğim şu anda! Belki bir ay sonra yine diyaliz hastası olabilirim. Yeni takılmış organıyla 20 yıl yaşayan insanlar var, ama genelde 5 ile 10 yıl arasında yaşıyor organ. Çünkü şimdi çok iyi ilaçlar çıktı ve yeni takılmış böbreğe çok daha az zarar veriyor.

Elif KORAP

DİĞER GÜNCEL HABERLERİ
 Eğlenceden payınızı alın
 Şarkılarla tarihi söylüyor
 Çinli raketin şampiyonluk sözü
 Öğrenciler İstanbul'un 'öteki' sokaklarında
 1 'Türkiye yakında numara olabilir'
 Vücudunuza uygun giyinin
 Rafları boşaltma zamanı
 Çocuk ve oyun
 Süperstar süper satar!
 Tarkan'dan son haberler
 Cazcılar burada
 Doğal oksijen çadırında üç gün
 Bir tişört tasarla 2 bin doları al
 Sıradışı, iddialı bir seçenek
 Hayvan hakları hâlâ can çekişmekte...
 Köpeği için pankart açtı
 Kısa... Kısa... Kısa...
 Beyoğlu S.O.S veriyor
 'Organlarıyla ünlü olan ilk insanım'
    Cumartesi Yazarlar
  » Güncel
    Yaşama Dair
    Sinema
    Gurme
FİLİZ AKIN
Moral reçetesi
Kendini kötü hisseden bir adam doktora...
ÜLKÜ TAMER
'Ah güzel İstanbul'la bir tanışma...
PROF. DR. BENGİ SEMERCİ
Karneleri aldık
Uzun bir yılın sonu geldi. Son sınıflar...
Seyyar tezgâhından AB'ye
Ülkelerin yiyecek ve içecek kültürü sadece saraylarda oluşmuyor. Sokak...
Boğaz'a nazır lezzet mekânı
Yaz aylarında sadece teras kısmında hizmet veren Erguvan Restaurant'ın uzun bir...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.