|
|
Gelin, ekranlara müze kuralım!..
Geçen hafta size söz vermiştim. "Çanakkale Geçildi mi? belgeselini seyredip, izlenimlerimi sizlere aktaracağım" diye. Belgeselin Harbiye'deki Askeri Müze'de düzenlenen galasına yetişemedim ama VCD'sini izleme olanağım oldu. Ve Savaş Karakaş'ın belgeselini beklediğimden çok daha iyi buldum. Çanakkale Boğazı'ndan sinsice süzülerek Marmara'yı cehenneme çeviren İngiliz E111 denizaltısının komutanı Yüzbaşı Nasmith'in Marmara seferini oğlu Sir Prof. James Dunbar-Nasmith ve torunu Duncan Dunbar-Nasmith, Çanakkale'de Fransız denizaltısı Turquoise'ı avlayan Müstecip Onbaşı'yı da kızı Ulviye Balkan ilk kez bu belgeselde anlatıyor. Türkiye Sualtı Arkeolojisi Vakfı (TINA)'nın desteğiyle, ünlü sualtı araştırmacısı Selçuk Kolay ve DETEK Denizcilik'in sahibi Enes Edis'in danışmanlığında 2003 yılından beri yürütülen sualtı ve su üstü araştırmalarında 1 Avustralya (AE2), 3 İngiliz (E7, E15, E20) ve 3 Fransız denizaltısı (Saphir, Mariotte, Joule) olmak üzere savaş sırasında batırılan 8 düşman denizaltısının kalıntılarıyla, her iki tarafa ait denizaltıların batırdığı savaş ve nakliye gemilerinin enkazları keşfediliyor. Çanakkale Boğazı'ndaki araştırmalara ilave olarak İngiltere Kraliyet Denizaltı Müzesi'nde yapılan çekimler de belgeselin önemli bir bölümünü oluşturuyor.
BU GECE YAYINLANIYOR Birinci Dünya Savaşı'nda burnumuzun dibinde yaşanan ama pek çoğumuzun yabancı olduğu bu gizli tarih, son derece özenli ve özverili bir çalışmayla yüzeye çıkartılmış. Eğer Digitürk'ü izleme olanağınız varsa, 'Çanakkale Geçildi mi?' belgeselinin ilk bölümünü bu gece saat 22.00'de 88. kanaldan yayın yapan İz TV'de izleyebilirsiniz. İkinci ve son bölüm ise haftaya aynı gün ve saatte ekrana gelecek. Hazır söz denizcilik tarihinden açılmışken, içimde ukde olarak kalanları da sıralayayım. Amerikan sineması sayesinde adamların tarihini neredeyse satır satır ezberledik. Ne Pearl Harbor'ı kaldı, ne Midway Savaşı ne Okinawa'sı... Şöyle bir geriye dönüp bakıyorum da acaba bu tarih zenginliği onlarda olsa neler yaparlardı? Preveze Zaferi, ilk dünya haritasını çizen Piri Reis, Barbaros, Oruç Reis, Uzakdoğu seferinde batan Ertuğrul fırkateyni, Çanakkale Boğazı'nda sulara gömülen Dumlupınar denizaltısı ve hatta NATO tatbikatında nasıl vurulduğu hâlâ belirlenemeyen Muavenet zırhlısının sırrı... Bunların hepsi birer sinema şaheseri olarak işlenebilir. Umudum, Savaş Karakaş gibi idealistlerde. Ama onların çabalarının yetmeyeceğini de biliyorum. Bu ülkenin sanayicilerinin, iş adamlarının, bu tarihi zenginliği sinemada, televizyonda sergilemek için sponsorluk yapmaları şart. Bodrum Müzesi'nde, Uşak Müzesi'nde, Dolmabahçe Sarayı'nda ve Topkapı Sarayı'nda yaşananlar ortada. Demek ki en gerçek, en güvenli, ziyaretçisi en fazla olacak müzeleri ekrana ya da perdeye kurmak gerekiyor. Ee, öyleyse ne bekliyoruz?
|