kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   Dünya Kupası
   Son Dakika
   News in English
   Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
  » Kültür Sanat
   Turizm Rehberi
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Romanı ikinci kez yazdım ilkini attım
Romanı ikinci kez yazdım ilkini attım
Bu Kitabı Kimler Okur?
Güvensizlikten Yazıyorum

Romanı ikinci kez yazdım ilkini attım

Benim kafamdaki roman başta Londra'ya göç eden bir kızın (Ece'nin) hikayesiydi. Sonra yavaş yavaş roman şekillendikçe bunun bir aile hikayesine yatkın bir hikaye olduğunu düşünmeye başladım... Bu sözler Esmahan Aykol'a ait... Söz konusu kitap üç hafta önce Merkez Yayınları'ndan çıkan 'Savrulanlar'... Aykol'un üçüncü romanı... Daha öncekiler; başrolünde İstanbul'da yaşayan Alman Kati Hirşel'in yer aldığı 'Kelepir Ev' ve 'Kitapçı Dükkanı' isimli iki polisiye... Hirşel hayranlarına hemen müjdeyi verelim; çok yakında Aykol yeni polisiyeyi yazmaya başlıyor. Ama önce 'Savrulanlar'ın etkisinden kurtulması gerekiyor. Çünkü romandaki olayların dayandığı hikayeler onu o kadar çok etkisi altına almış ki, "Kapalıçarşı'da duyduğum Ermeni ustaların hikayeleri beni çok sarstı. Londra'da yaşadıklarım da beni derinden etkiledi. O kadar kötü olabileceğini beklemiyordum" demeden geçemiyor. Hatta birçok yazarın açıklamaktan çekinebileceği bir durumu da ortaya saçıyor: "Birçok izlek var bu romanda. Benim açımdan toparlamak çok zor oldu. Romanın yüzde 20'si benim Londra'da yaşadıklarım. Onu roman kurgusuna entegre ederken, orada çok kötü bir yaşamı olan göçmenleri romana aktarırken, o dramatikliği eksiltmekten çok korktum. O arada bir tane roman yazdım. Yine bu eksenli bir romandı, Ece yine vardı. Ve onu da çöpe attım sonra."

* Niye?
Yayınlanacak gibi olmadı. Bu konuda yazdığım ikinci roman bu... Yine Ece vardı, aynı tür bir romandı. Hiç kimseye okutmadım. Bir anda karar verdim ve "Tamam, bu yayınlanmayacak" dedim.

CÜMLELERİN AĞIRLIĞI FAZLA
* Kitaplarınızı önce kim okur?
Eşim Ömer (Erzener), annem ve arkadaşlarım...

* Anneniz kitaplarınızı nasıl buluyor?
En sevdiği yazar Reşat Nuri; "Sende Reşat Nuri tadı alıyorum" diyor. Edebiyat öğretmeni ya... Benim anlatımım biraz da klasik tabii. Normal giriş, gelişme yani düzenli bir roman, öyle postmodern değil.

* Özellikle mi?
Öyle roman okumayı seviyorum, yazarken de öyle yazıyorum.

* Polisiyelerle bu roman arasındaki fark?
Bu tabii daha zor hazmedilen bir roman.

* Neden?
Çok trajik bir kere hikaye. Polisiyelerde insanlar hemen okuyup; "Ne kadar eğlendirici olmuş" diyor. Bunda daha acı beğenme var. Daha acılı bir hikaye çünkü.. Mesela insanlar polisiyelerde cümle cümle hatırlamıyorlar... Bunda ise şu cümle, bu cümle diye hatırlıyorlar... Cümlelerin ağırlığı çok fazla sanırım.

* Sizi etkileyen cümle var mı?
Kitabı karıştırırken "Biz Doğu halkları sokak köpekleri gibi öldürülüyoruz yüzyıllardır" diye bir cümle gördüm. Ben bunu nasıl yazdım, ne kadar ağır... Sonra kafamda döndü günlerce o cümle...

* Bu kitap üzerinde üç yıl çalıştınız...
Evet... Londra'ya gittim. Orada garsonluk yaptım. Bu romanı yazmaya karar verdikten sonra kaç para kazanıyorlar, ne şartlarda çalışıyorlar, sosyal güvenlik sistemi ne, onları araştırmam gerekiyordu. Dört ay orada yaşadım. İlk bir ay iş aradım...

* Kapı kapı dolaşıyor muydunuz?
Tabii... İş bulmak için bir CV yazmam gerekiyormuş. Uydurma bir CV yazdım ama girdiğim yerlerde CV'yi bile almıyorlardı. Sonra iş ve işçi bulma ajansları olduğunu öğrendim. Onlardan birine gittim. Bana 30 sayfalık bir test verdiler ve "Bunu çalışın gelin" dediler. Yani bir nedenle Londra'ya gidiyorsun ve bir bulaşıkçılık, bir garsonluk gibi dünyanın en kolay bulunabileceğini düşündüğün işlerini arıyorum ve bulamıyorum. Çok saçma değil mi? Müthiş bir yıkım yani... O kadar korktum ki, iş bulamayacağım ve bu romanı yazamayacağım diye... Bu nedenle harıl harıl verdikleri testi çalıştım...

* Nasıl bir testti?
"Et nasıl bozulur, etle peyniri karıştırmamak lazım, et kestiğin bıçakla peynir kesme" falan böyle şeyler... Besinle ilgili... Onların hepsini ezberledim. Ajanstaki kadın şaşırdı zaten, bütün sorulara doğru cevap vermişim... Ama aramadılar... O arada Cafe Nero'yu buldum. Kitapta Ece'nin İtalyan sevgilisinin çalıştığı kafede ben çalışmıştım işte...

* Ne kadar çalıştınız?
Toplam 5 hafta.

* Biliyorlar mıydı bu işi kitap için yaptığınızı?
Kimseye söylemedim. Bir Kürt lokantasında bulaşıkçılık da yaptım, orada da söylemedim. O zaman tatsız olacaktı diye düşündüm.

* Gümüşçülerin yanında çalışma hikayeniz var...
Kapalıçarşı civarında gezerken düşündüm. Orada bir sürü sadekârla (gümüş eşyaları işleyenler için söyleniyor) görüştüm. Ama onların da zamanı yoktu, bilfiil çalışıyorlardı. Sonra buradan göç etmiş Berlin'de bir sadekâr buldum. Kapalıçarşı'da çıraklık yaparak öğrenmiş... Bana yüzük yapmayı öğretti. O da kavramların Türkçe karşılıklarını unutmuştu, yıllardır hep Almanca konuşmaktan... Kapalıçarşı'daki ustalardan o kavramları kontrol ettirdim. Çünkü kitabın bir yerinde yüzük yapmayı tarif ediyor büyükbaba Ece'ye. Öğrendim ve kendime bir yüzük yaptım, alyans gibi bir şey. Çok zevkli bir iş.

* Bu kitabı yazarken çok şey öğrendiniz galiba...
Çok... Bu kitapla zanaat sahibi oldum sayılır.
DİĞER KÜLTÜR SANAT HABERLERİ
 12 Haziran'da kitabı çıkıyor
 Türk resminin önde gelen iki ismi buluşuyor
 Sınır tanımayanların festivali
 Çıplak ayaklı diva huzurunuza çıkacak
 Bu şarkıları nereden hatırlıyorum ben?
 İki başarılı grup bir araya gelince...
 Tuncer Necmioğlu 50. Sanat Yılı'nı kutluyor
 İmge ve fotoğraf arasındaki ilişki
 Ne çok ortak noktamız var
 İlginç bir adam ve ilginç bir hikaye
 'Hayatı Paylaşalım Bahar Şenliği' başlıyor
 'La Bohem Geceler'e nostaljik bir yolculuk
 18 ve 19'uncu yüzyıl Anadolu kilimleri bunlar
 Parıldayan hatıralar sergisi
 Bu akşam Shaft'ta 'Yüksek Sadakat' var
 Yunanistan'dan tenor gelecek
 Pek çok sanatçı bu sergide buluştu
 Türk fotoğraf sanatçılarının başarıları
 Beyoğlu'nda şiir festivali
 Yeni Baskılar
 Ünlüler ne okuyor?
 Haftanın çok satanları
 Konser
Van Damme ile barter usulü anlaşma yapıldı
Van Damme ile barter usulü anlaşma yapıldı
Ömer Faruk Sorak'ın yönetmenliğini üstlendiği, Yiğit Güralp'ın...
Tekziptir
Gazetenizin 23.12.2005 tarihli nüshasının 9. sayfasında "TAROTLU...
Dünya Anıtlar Fonu'nun koruma altına aldığı 100 anıt 2006 listesi
Ölmeden önce bu yerlere gidin! Çünkü bir sonraki kuşak...
Galatasaray Şampiyon
Turkcell Süper Ligi'nde 2005-2006 sezonun şampiyonu nefes kesen bir...
El salladı gitti
Yönetmen el salladı, gitti. Boşluğu hissettiniz mi? Adı Atıf Yılmaz'...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.