|
|
|
|
|
|
Bu albüm 'caz'ı değil Türkiye'yi öne çıkarıyor
'Güldencaz' adlı albümünü Alametifarika adlı reklam şirketinin sahibi ünlü reklamcı Serdar Erener'in desteğiyle çıkaran Gülden Gökşen, albümünü bir Türkiye karması olarak tanımlıyor.
Serdar Erener'e ait reklam ajansı Alametifarika'nın çıkardığı ilk müzik albümü olan 'Gündencaz', farklı içeriği dikkat çekiyor... Piyano çalmaya 5-6 yaşlarında başlayan Gülden Gökşen'in albümünün en büyük özelliği; isminin çağrıştırdığı caz müziği ile sınırlı olmaması. Birçok müzik türünden öğelerin yer aldığı albümde; rock müzik, Türk makamları hatta bazı yerlerde klasik müzik öğelerine bile rastlamak mümkün... Jazz dergisine konuşan Gülden Gökşen, bir 'füzyon' olarak tanımladığı albümünde Türkiye'yi ön plana çıkardığının altını çiziyor!
* Piyano çalmaya 5-6 yaşlarında başladım. Çemberlitaş'taki okulumun adı o zamanlar İstanbul Belediye Konservatuvarı'ydı. Burada 5 yılık bir eğitimden sonra Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı'na geçtim. Orada çok hızlı bir eğitim sürecim oldu. Üç sınıf atladım. 15 yaşında liseyi, 18 yaşında üniversiteyi birincilikle bitirdim. Ardından bir bursla Almanya'ya gittim. Köln Müsikhochschule'de okudum. Orada da Rus piyanist Pavel Gililov ile çalıştım. Hayalimde olan bir piyanistti. Zaten o yüzden Köln'e gittim. Sonra Türkiye'ye döndüm ve yüksek lisansımı tamamladım. Şimdi de doktoramı bitirmek üzereyim.
* Annem modacı olmasına rağmen genç kızlığında ve çocukluğunda klasik müzikle iç içe yaşamış bir insandır. İstanbul Üniversitesi İktisadi Bilimler Akademisi mezunu olan babam da, gençliğinde 'Akisler Grubu' adında bir orkestra kurmuş. Hatta bir 45'lik bile çıkarmışlar. Onların beni ve kızkardeşimi müziğe yönlendirmelerinin sebebi, bu işi hobi kıvamında tutup müzik konusunda kültürlü birer insan olmamızı istemeleri olmuş. Fakat hem ablam hem de ben müziğe aşık olduk ve meslek edindik. Açıkçası ben meslek edindim diyemiyorum; çünkü müzik her an benim içimde olan bir şey...
SERDAR ERENER DESTEĞİ
* Albümün yapısını en iyi anlatan parça, ilk sırada yer alan 'Türkicaz'. Çünkü bu albümde hem Türk var hem de caz. Bu iki yapının birleşmesi Türkicaz'ı oluşturuyor. Albümün ana felsefesi klasik caz değil, birçok müzik türünden öğeler bulabiliyoruz. Mesela rock müzik, Türk makamları hatta bazı yerlerde klasik müzik öğeleri diyebiliriz. Karma bir yapı var ve buna kısaca 'Fusion' (füzyon) da diyebiliriz.
* Bu albümdeki parçalar, 4 yıl önce bestelerini ilk yaptığımda piyano eserleriydi. Daha sonra albümün prodüktörlüğünü yapan Nurkan Renda ile konuştuğumuzda bunları yeniden düzenlememizi teklif etti. Nurkan klasik müzik eğitimi almış olmasına rağmen rock müziğine daha yakındır. Ben de caz müziğine çok yakınım. Bu albümde ikimizin dünyası birleşti.
* Bu albümü aslında bir reklam şirketi olan Alametifarika çıkardı. Bunu yapmak içinse şirket bir müzik label olan Alametifarika Records'u kurdu. Serdar Erener de bu albümün finans desteğinde çok yardımcı oldu. Albümün tüm creative çalışmasını Alametifarika reklam şirketi yaptı.
* Albümde piyano çaldım ama bu albümü piyano odaklı bir çalışma olarak düşünmemek lazım. Burada her enstrüman başlı başına solist. Kimse kimseye eşlik etmiyor ya da herkes birbirine eşlik ediyor.
* Albümde her parçanın bir öyküsü var. Bir de albümde Türkiye'yi ön plana çıkarmak istedim. Sadece içimden gelen melodileri ruhumdan çıkan parçalarla, notalarla parçalarımı yaptım. Ticari bir kaygım kalmadı.
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|