kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   News in English
   Son Dakika
   Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
  » Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Kültür Sanat
   Turizm Rehberi
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Yeter artık! Ben çocuk değilim!
Yeter artık! Ben çocuk değilim!
Ayhan Işık çok soğuk bir adamdı

Yeter artık! Ben çocuk değilim!

Yıllar önce Ayhan Işık, Sadri Alışık, Fikret Hakan, Eşref Kolçak, Filiz Akın ve Hülya Koçyiğit gibi isimlerle afişlerde adı ilk sıraya yazılan Parla Şenol şimdi de bir yazar olarak karşımıza çıktı ve isyanını dile getirdi: Kitabı elime aldığımda geçmişimden sıyrıldığımı hissettim. Sanki daha özgürüm.

Bu röportajın üzerinden üç gün geçti ama kulağımda hâlâ attığı şen kahkahalar çınlıyor. Yüksek volümle girip, daha da yükselen, sonra alçalan ve 'hah bitiyor' derken yeniden yükselen bir kahkaha onunkisi... Röpartaj sonrası bir de kelime kaldı aklımda; 'hatırlamıyorum'... Bazen tarih, bazen mekan, bazen de konunun kahramanını hatırlamıyordu. Aslında kitabını okurken bu kelime sık sık karşıma çıktığı için şaşırmamam gerekiyordu, ki ilk birkaç sorudan sonra eğer bir daha duymasaydım endişelenmek hakkımdı... 60'ların çocuk yıldızı Parla Şenol'la aslında birçok konuda konuştuk... 4 yaşında film çekmeye nasıl başladı, 63'de nasıl zirveye yükseldi, anne ve babasının elinden tutup gittiği setlere 68'de neden veda etti, 73'te döndüğünde neler yaşadı, 11 yaşında nasıl sahneye çıktı, 28'inde niye şarkıcılığı bıraktı ve sonra olanlar... Hepsini bu sayfaya sığdırmak elbette çok zor ama o bunu bizim için yaptı ve iki hafta önce anılarından oluşan kitabı 'Parlama Noktası' Gita Yayınları'ndan çıktı. Söylediğine göre anıları daha bitmedi, (hatırladığı kadarıyla) yazmaya devam edecek... Ben de merakla bekleyeceğim çünkü dili, yazım tarzı, Türkçe'si akıcı, anıları ise eğlenceli olduğu kadar eskileri öğretici... Bir de hatırlamakta o kadar zorlanmasa... Şaka şaka...

GEÇMİŞ BENİ HEP TAKİP ETTİ

* Allah aşkına şunu izah eder misiniz; daha kitabın başında 'Yazdıklarımın doğru olduğu iddiasında değilim' diyorsunuz.
Çünkü hatırlamıyorum...

* Ve bu bir anı kitabı... Hatırladığım gibi yazdım. Doğrusunu hatırlamıyor olabilirim. Ama uydurmadım.

* İyi de hem anı kitabı yazıyorsunuz, hem 'hatırlamıyorum' diyorsunuz, bu bir çelişki değil mi? Hatırlamıyorum derken, mesela orada Eşref Kolçak diye yazdığım, aslında Ediz Hun olabilir, karıştırmış olabilirim. Hatırlamıyorum derken bunu söylüyorum, yoksa uydurmuyorum. Tabii ki hatırladıklarımı ama hatırladığım şekliyle yazıyorum.

* Peki kitabınızı elinize aldığınızda ne hissettiniz? Çok hoşuma gitti, bir çocuk doğurmuş gibi hissettim kendimi. Geçmişimi somut bir ürün şeklinde ortaya koyarak, o geçmişten sıyrıldım. Çünkü o geçmiş hep beni takip etti, hep benimle birlikte. Bu şey gibidir; bir rolle özdeşleşip, o rolle anılan oyuncular da o rolden kurtulmak, sıyrılmak isterler. Ben de o Parla Şenol'dan artık sıyrılmak istiyordum.

* Bunu biraz açar mısınız... Sizin bir vizyonunuz var, o vizyona uygun davranış bekliyorlar sizden. Yani çocuksu, şirin, iyi niyetli, ben zaten öyleyim ama bunun çocuk yıldızlık imajımla bütünleştirilerek hayatıma sokulmasını, kendi inisiyatifimin olmadan sokulmasından rahatsız oluyordum. Şimdi sanki daha bir özgür hissediyorum kendimi.

* Kendinizden kaçış mı bu? Belki öyle tanımlayabiliriz. Yani yeter artık, ben çocuk değilim! Evet cümle bu; yeter artık, ben çocuk değilim!

* Kendinize de haykırıyorsunuz... Evet, onun da payı var.

* Bir de sizin yanlış anlaşılma gibi bir korkunuz var... Kitapta söz ediyorsunuz... Çok.

* Neden? Psikolojik bir gözlem yaparsak objektif olarak, belki çok derinlerde özgüvensizlik demek lazım. Ama hiç öyle gibi gözükmüyorum.

* Ki yıllar önce çok meşhurdunuz... Şimdi normal bir yaşam sürdürüyorsunuz. Bu nasıl bir duygu? Birincisi, çok da zannedildiği kadar, normal bir yaşantı içinde değilim. Yine sanatla iç içeyim, yıllardır seslendirme yapıyorum.

* Kaç yıl oldu? 81'den beri, 25 sene oldu. Sırf sesimden tanıyanlar oluyor. Yaptığım işlerden beğeniler alıyorum. İşin hacmi, volumü değişti ama yine alkış alıyorum.

* Yani aldığınız haz değişmedi? O kadar da diyemem. Sonuçta sanatın bir noktasından yine ben haz alıyorum ama miktarı daha az, sanat dalı farklı... Alkış derseniz veya hayranlıkla bugün arasındaki farkı soruyorsanız; şöhretimin giderek azalmasını yaşarken veya daha az popüler olmaya başlayışımı yaşarken, Boğaziçi Üniversitesi'nden Psikoloji'den mezun oldum. Tiyatro yaptım, yazı yazmaya başladım, turist rehberliği yaptım, anne oldum. Eğer insan bu hazzı bir başarıyla alıyorsa ben sinema alanındaki başarının yerine birçok başka başarı daha koydum.

YİNE GÜNDEME GELECEĞİM...

* Kitabınızın bir yerinde sanatla ilgilenenlerin hepsi teşhircidir diyorsunuz...
Tabii.

* Cümleniz şöyle: "Sinema bitti mi al sana sahne, albüm bitti mi al sana tiyatro, olmadı mı iyi bir evlilik, iyi bir anne olmak, iyi yazmak. Bunları da tüketmeye başlayınca deneyimleri satma vakti gelmiştir..." Şimdi deneyimlerinizi satıyorsunuz. Peki sonra? Sonra başka kapılar açılacaktır büyük bir ihtimalle. Zaten 4 senedir dizilerde oynamaya başladım. Kitap belli ki ses getirecek, hayatın içinde başka şeyler çıkacaktır karşıma.

* Yani teşhircilik devam edecek mi? Tabii eder. Çünkü buna hem istek var içimde, hem de çok becerikliyim. Mesela öykülerim var, şiirlerim var, romanım var. Hah! Bir de oyun yazıyorum. Bir çocuk oyunu yazdım, İstanbul Şehir Tiyatrosu'nun repertuvarına kabul edildi. Bir komedi yazıyorum, Ziya Kürküt için. Mesela oyunlar oynandığında, yine bir şeyler olacak.

* Yine gündeme geleceksiniz? E tabii galiba...

BELGİN ÇOBAN

DİĞER GÜNAYDIN HABERLERİ
 Baba olmak bence en büyük nimet
 Bebeklere ajanda
 Beni ölmeden mezara koydular
 En güzel bacaklar onun
 Ünlü çift yeni filmleriyle kapak oldu
 Watts AIDS için BM ile elele
 Hollywood yıldızları nazara geldi
 Jesse James De Kaza Geçirdi
 Kordon bağını Brad Pitt kesti
 Pelin beni çok yordu
 Evlilik Fotoğrafları
 Altın Koza için 13 film
 Meyra'yı taklitçilikle suçlama tartışması!
 Şiir Köşesi
 Sosyetenin 'Kanyon' sefası
 Herkesin Ajda'sı farklı herkesin Ajda'sı özel
 Günün fotoğrafları
 Yaza çok 'estetik' giriyorlar
 Halk Ne Diyor?
 Çocukların gözüyle televizyondaki şiddet
RAHŞAN GÜLŞAN
Çamaşırlarımız Ipod'da karışsın!
Zaman zaman büyük...
HAKAN & UTKU
Liselerdeki şiddet olayları nasıl önlenir?
A) Önlenemez.
AYŞE TÜTER
Vişneli ekmek tatlısı
Keskin bir mutfak makasıyla...
Hepatit hastalığına mis kokulu lavanta
Hepatit hastalığına mis kokulu lavanta
Kokusuyla içinizi ferahlatan lavanta, şimdi de Hepatit hastalarının...
Düzenli bir yaşam kanserin panzehiri
Düzenli bir yaşam kanserin panzehiri
Kadın sağlığını tehdit eden başlıca hastalıklar arasında yer alan...
Dekolte krizi!
Dekolte krizi!
Türkiye'ye ilk kez girecek 40 markayı barındıran Levent'teki...
'Ebru'lu teşekkür...
'Ebru'lu teşekkür...
İtalyan ebru sanatçısı Danilo Giannoni, kendisine ilham veren...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.