|
|
Bu kitabı sakın kaçırmayın
İki gecede bitirdim. Abartmıyorum. Nefes almadan okudum. Son yıllarda hiçbir Türk yazarın kitabını bu kadar sürede bitirmişliğim yoktur, ne yalan söyleyeyim. Ahmet Ümit'in son kitabı "Kavim"den bahsediyorum. Son 50 sayfaya geldiğimde korkarak ilerledim. Hani film iyi başlar ama öyle kötü biter ki isyan edersiniz. Ben de bazı kitaplar da bu tadı bırakır. Hafif ekşimsi. Kavim'in böyle bir sonu hak etmediğini düşündüm. Çok şükür Ahmet Ümit de öyle düşünmüş. Son sayfayı çevirdiğimde öylesine hoş bir roman okuduğum fark ettim ki... Hoş deyince aldanmayın, öyle aşk meşk romanı değil. Aksine sıkı bir polisiye. İddia ediyorum, Dan Brown ile yarışır. Kalbine haç saplanmış bir ceset ile başlıyor her şey. Ardından ne hikayeler geliyor. Beyoğlu hikayeleri, aşk hikayeleri, kabadayılık öyküleri, Süryani bağlantıları. Her sayfasında şaşırıyorsunuz. Dili her zamanki Ahmet Ümit, öylesine akıcı ki başınızı kaldıramıyorsunuz. En iyisi mi ben anlatmayayım, siz alın okuyun. Hele polisiye meraklısıysanız. "Türk yazarların polisiye romanlarını okumuyorum" diyenlerdenseniz. Komiser Nevzat'ın ismini John ile değiştirin. O kadar. Öylesine müthiş bir kurgu yani. Kahramanların isimleri değişse kitabı Dan Brown diye yutabilirsiniz. Ben bu hislerle kitabın kapağına bakarken içimden bir ses "Hadi arasana Ahmet Ümit'i" dedi. Tanışıyor muyuz? Yoo. Eeee? Biz gazeteci milleti öyle çok eleştiriyoruz ki... Önümüze geleni doğruyoruz. Hem üreten insan iltifat duymak istemez mi? Yaşı kaç tecrübesi ne kadar çok olursa olsun. Oradan aklıma geldi. Aramadım. Gece yarısıydı. Hem ne diyecektim? "Ahmet Bey, ben Balçiçek, Batman'dayım. Dışarıdaki panzer seslerini bile unutturdunuz. Bravo!"
|