Şiir Köşesi
Sıradan Sıradan... Sıradan bir yürüyüş bizimkisi... Duruşlar, bakışlar hep aynı... Sözlere karşı direnen sımsıkı olmuş bir vücut... Bir de organik bağı kaybolmuş, yıkılmış bir sevgi Geri sayımın başladığında saygının bıraktığı mecburiyet...
Hadi durma, zırtapoz sevgilini avut... Ne sevgi kaldı geriye ne de saygı Ne de güzel oynuyorsun bebeğim... Aşkım, bitanem, canım, yavrum, ne demeliyim... "Yok sana kız mız, dağları del de gel?" "Dağ mı nasıl yani? Tamam tamam sevgim için!.." Nasıl bir azim... "Yok sana kız, ilk önce iş bul" "İş mi nasıl yani? Sen iyi misin emmi?" Sıradan... Sıradan bir yürüyüş bizimkisi... Ölüm üstüme üstüme geliyor... Bulunmaz artık mükemmeliyet... Yoksa sen misin, kahverengi gözlü, siyah saçlı arkadaşım...
Sen misin beni avutacak, yüreğini imkansızca asıp, Kordon boyu çırılçıplak dolaşacak... Sen de sıradan olmaya hazır mısın! Çek git, git de imkansızı yaşayalım... Demez olaydım... Çığlıkla geldi yıkım... Sıradan... Sıradan sevgiler bizimkisi... Sezgin IRMAK
İsimsiz sana söylüyorum bu sözlerimi dinle birazcık da için sızlasın günahkar da ettin seven kalbimi öldürsen de beni hep baş tacımsın
ilk aşkım sen oldun bıraktın beni düşürdün yollara kul ettin beni hem Leyla hem Mecnun sen ettin beni öldürsen de beni hep baş tacımsın
duymadın son sözümü dinlemedin sevgime karşılık sevgi vermedin ümitsiz bıraktın geri dönmedin öldürsen de beni hep baş tacımsın İzzet BAZ
Yaşam Bir ağaç doğdu sene ellibeş Yavaş yavaş yetişiyordu bakıldıkça Derken oldu genç bir fidan Erken açtı çiçeğini bilemedi. Bir ayaz döktü açan gülünü Ama olsun yaprakları vardı, dalları Üç yıl içinde topladı kendini. Kuşlar da konuyordu artık sesi avazı vardı İnletiyordu gökyüzünü coştukça coşuyordu Unutmuştu ilk zılgıtını... Ama bir şeyler oluyordu her geçen gün Eksiliyordu kendinden bir ses bir avaz Ona da direniyordu boyundan büyük Gönlü vardı hangar... Yıl geldi sesi kesildi Başlamıştı kurtların kemirmeleri Sessizlik yakışmıyordu ona O ki cıvıl cıvıl, o ki ses, o ki avaz Kendini yapraklarına dallarına verdi Renk renk çiçekler açmaya başladı. Bu da güzeldi denedi... Bir süre de böyle avundu Ama... Sıra yeni açan yapraklarındaydı Artık yıllar uzun geliyordu. Aylar yetti haftalara indi Yaprakları tırtıllar sarmıştı. Kemiriyordu yavaş yavaş Şu anda yapraksız bizim ağaç Ona da direniyordu. Boyundan büyük gönlü vardı hangar Yeter bana dallarım Yeter ki köklerim bana kalsın Kökler de kalleşti derinden sallıyordu onu Duramıyordu dik. O ki mağrur o ki gururlu... Eline aldı bir dalını Yeni baştan dikecekti toprağa ya tek ya beraber Yeniden yeşerecek yeniden doğacak Sesimiz avazımız... Ya benimle ya bensiz. Hülya ÇILGIN
Gökkuşağından yıldızları indirdim Gözyaşlarımdan kandil yaptım Bin mum diktim geceme Gökkuşağından yıldızları indirdim Dev bir meşale yaptım. Boşuna hepsi, nafile nafile, Gözlerinin ışığı, Bakışlarının sıcaklığı yoktu, Sen yoktun Bebeğim Sen yoktun Birtanem, sen yoktun...
İlk kez korkuyu tattım Titredim, ürperdim tepeden tırnağa Duygularım olduğunu anladım Ölmekten korktum Ben ki, gözünü budaktan sakınmaz. Sensiz olmaktan, seni yalnız komaktan Korktum Bebeğim...
Damlalar tükendi kandilde, Mumlar erimiş-bitmiş O dev meşale sönmüş gökkuşağında!.. Anladım sen yoksun Birtanem, Sen yoksun Sensiz ben neyim? Ben neyim?.. Sadece bir toz parçası Kör bir nokta, Evrende bir zerreyim!.. Ekrem ÇİÇEK
Yemin ettim Yemin ettim bir daha aşık olmamaya Bir daha kalbimi köle etmemeye Bir daha o güzel tatlı sözlere Bir daha o gülen gözlere O iç yakıcı bakışlara Yemin ettim Bir daha inanmamaya. Pınar YAŞAR
Yitik bir şey var Her şey boş bir kuyunun korkulu gizemini andırıyor Anlamsız çehrelerin fırlattığı bakışlar da boş Tenin yılansı soğuğu, ürpertici serinliği havanın Bir ıslık yükseliyor gökyüzünde her taraf loş Benliğinde kopan hislerin başıboş seslenişini Duymadan gidiyorsun hadi git bırak benliğini şuracıkta ve koş Gözyaşların kurumuş, gözbebeğin soluk Ellerin ayakların aynı tempoda tıpkı bir saat gibi Şaşmadan yürüyorsun sen bakmadan çevrene Sen robotlaşmışsın nerde duyguların Hani sevgilerin, her tarafta kan ve nefret Yüreğin buz gibi, korkusuz,kalbin de sert İnsansın diye biliyordum sen, hayvan bile değilsin Çünkü sen ölmüşsün, duyguların yitik Ne oldu sana dayanamam bu kayboluşuna Uzat elini ısıtayım, yüreğine işlesin bu sıcaklığım Nafile, işlemiyor artık, çok geç ne yazık! Nazan Işık
Telaş Geceyi böldün Beni böldün ikiye Saatin on ikisinde Nedir bu telaşın Yüreğimde... Bülent TOPÇUOĞLU
Çekip gittiler Çekip gittiler Seslerini de alarak evin, Hayallerini de toplayıp, Kapıları çarparak çekip gittiler.
Boş odalar böyle mahsun, Terk edilen yataklarda uzanıp kalan yalnızlık,
Dertlerini kaygılarını bırakıp, Başlarını da yanlarına alıp çekip gittiler.
Sabahın alacakaranlığında, Yola revan oldular. Konuşmadan tek bir söz, Arkalarına bile bakmadan, Camda bırakıp bir çift göz çekip gittiler İbrahim SATIR
Adam Sana her baktığımda giden bir adam görüyorum; zamanı gelmiş kuşların göçüşü, bulutların içindeki soğuğu döküşü, geride kalana bir veda öpüşü,bırakıp giden bir adam... Dönüşü olmayan sözler dökülüyor gözlerinden; karanlıkta mahpus bir ışık görüyorum, anahtar oluyor duruşun elimde; tüm şifreleri çözüyorum, dudaklarının her aralanışında, dönüşü olmayan sözler dökülüyor gözlerinden... Ömrüm kayıyor avuçlarımdan, umutlarımı öldürüyorum; karşımdaki koltukta sensizlik, bavulumda kısa bir zaman, yollara koyuluyorum, bahar geliyor gözlerine; ömrüm avuçlarımdan kayıyor, umutlarımı öldürüyorum... Sana baktığımda giden bir adam, aynaya baktığımda SENİ görüyorum... Serpil PARLAK
|