kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   News in English
   Son Dakika
  » Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Turizm Rehberi
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Ali Kirca @ SABAH
 

M.K. Atatürk Köprüsü

Bu öneriyi bu köşeye bugün ikinci kez taşırken, çağrımızı bir "kampanya" ya dönüştürme niyeti taşımadığımızı hemen söyleyelim.
Bu samimi hatta "nahif" çağrımızın, siyasi bir amaç taşımadığının da altını özellikle çizelim.
Önerimizin ilgi göreceğinden emindik; ama bu kadar büyük bir heyecan yaratacağını doğrusu biz de beklemiyorduk.
Hemen herkes, Boğaziçi Köprüsü'ne "M.K. Atatürk Köprüsü" adının verilmesini desteklerken en çok sorulan sorulardan biri de şuydu: "Hayret! Bugüne kadar neden hiç düşünülmedi?"


Belki de köprünün "hikâye" sinde yatmaktadır her şey: İstanbul'un Asya ve Avrupa yakalarını birbirine bağlama "hayal" i aslında çok eskilere gider.
1940'ta, Türk ve Amerikalı mühendislerce hazırlanan ilk ciddi proje hayata geçirilemez.
Ancak, şehrin sürekli Avrupa yönünde genişlemesi ve deniz yoluyla geçişin işkenceye dönüşmesi köprü geçişini zorunlu kılar geçen yıllarda.
1970'te dönemin Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay ve Başbakanı Süleyman Demirel'in katılımıyla köprünün temeli atılır.
O zamanın parasıyla 443 milyon TL'ye mal olan köprünün inşaatı üç yılda tamamlanır.
Boğaz'ın iki yakasını birbirine bağlayan ilk geçiş yolu, Cumhuriyet'in 50. Yılı törenlerinde, 29 Ekim 1973'te "Demirel'siz" açılır.
Köprünün iki tarafından yüz binlerce İstanbullunun, yaya olarak kıtaları geçmeye heves etmesiyle büyük bir felaketin eşiğinden dönülür açılış günü...
Köprü rezonansa girerek sallanmaya başlar ve ciddi olarak yıkılma tehlikesi baş gösterir.
İki taraftan girişler derhal engellenir ve köprü kısa sürede boşaltılır.
İstanbullular belki unutup gitmiştir ama, köprü ilk yıllarda yaya geçişine de açıktır.
Köprünün dört ayağında da asansörler vardır ve "Bir lira" karşılığında asansörle yukarı çıkanlar, kenar yollardan yaya olarak karşıya geçebilir. Muhteşem boğaz manzarasını seyrederek. Ne var ki; "köprüden atlayarak" intiharların giderek artması üzerine, Boğaz Köprüsü bir süre sonra yaya geçişine kapatılır.


Köprünün renkli ve ilginç hikâyesi böyle. Peki ya ismi? Acaba, Ekim 1973'te, Boğaziçi Köprüsü açılırken, Atatürk adının düşünülmemesi
"Zaten Unkapanı'nda bu isimde bir köprü var" gerekçesine mi dayanmaktadır? Sanmıyoruz. Neredeyse kimsenin bilmediği ve sanki özelikle "unutturulan" o isim, böyle bir "niyet" e engel olamazdı herhalde.
Bizce asıl sorun; köprünün açıldığı yıllarda, teknokratlar eliyle yönetilen ülkenin "sahipsizliği" ydi.
Daha çok "sol" a karşı buldozer gibi esen 12 Mart rejimi; dış görüntüsünde ve "lafzında" başka bir manzara sergilese de; özünde gerçek Atatürkçüleri de değirmeninde öğütüp ezmişti.
Öyle bir ortamda, kimsenin aklının ucundan geçmemişti köprüye "O" nun adını vermek!
"Coğrafi" bir "kimlik cüzdanı" verilip geçilmişti alelacele. Köprü "isimsiz" kalmıştı. Köprünün isimsizliğinin en büyük kanıtı; bugün hemen herkesin, Boğaziçi Köprüsü'nden "birinci köprü" diye söz etmesidir, öyle değil mi? İkinci köprününse "adı" vardır herkesin dilinde.
Şimdi bu eksikliği düzeltmenin zamanıdır. Köprüye "ismi" verilmelidir artık.
İstanbul'a takılan bu ilk gerdanlığın temellerinde, "O" nun kurduğu cumhuriyetin harcı vardır.
Köprünün iki yakasını birleştirdiği koskoca bir "yurdun ve cumhuriyetin inşası" nın her zerresindedir Mustafa Kemal Atatürk!
Fatih Sultan Mehmet Köprüsü, İstanbul'un fethine karşı bir borcun ifadesiyse; Mustafa Kemal Atatürk Köprüsü de; kurtuluşun ve doğudan batıya çağdaş uygarlık mücadelesinin simgesi olarak yerini almalıdır tabelalarda.
Atatürk'ün doğumunun 125. yılında ve 6 Ekim'de İstanbul'un Kurtuluş Günü'nde.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 125'inci yılında "Atatürk Köprüsü"   / 05-05-2006
 Ceviz ağacı...   / 03-05-2006
 Çınar olmak...   / 01-05-2006
 Beş kala!   / 28-04-2006
 Ada vapuru...   / 26-04-2006
 Gurbet bizim içimizde...   / 24-04-2006
 Ne yazsan olmaz!   / 21-04-2006
 Gurbetin çocukları...   / 19-04-2006
 Yurttaşlık bilgisi...   / 17-04-2006
 Mağdur olmanın dayanılmaz çekiciliği!   / 14-04-2006
ALİ KIRCA
M.K. Atatürk Köprüsü
Bu öneriyi bu köşeye bugün ikinci...
ERGUN BABAHAN
İfade özgürlüğü ve AİHM
Türkiye Cumhuriyeti tarihi yasa...
MEHMET BARLAS
Günah mı çıkartalım yoksa özeleştiri mi yapalım?
İnsanın...
UMUR TALU
Takım aşkı
Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş...
ERDAL ŞAFAK
Kürt boru hattı
Sünniler ile Şiiler...
MEHMET ALTAN
Talihsiz çapraz
Türkiye'de çok büyük bir kitle kendine...
Abbas'ı suikastten İsrail kurtardı
Sunday Times: Hamas'ın askeri kanadı, Filistin Devlet Başkanı ile...
Bakan Straw 'iktidar çekişmesi'nin kurbanı
Yerel seçimde partisi yenilgiye uğrayan İngiltere Başbakanı, "Görevi...
17'ye 1 kaldı: 4-2
17'ye 1 kaldı: 4-2
F.Bahçe, seyircisiz maçta Erciyes'i devirdi. G.Saray da son dakika...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu