Denizden esen rüzgar
Muhteşem bir kupa finali izledik. Futbol kalitesi çok yüksek değildi ama müthiş bir mücadele vardı sahada. Aslında kimse farkında değil ama maçın kaderini denizden esen rüzgarın şiddeti belirledi. Beşiktaş ilk yarıda sahaya ve topa iyi bastı; ikili mücadelelerde üstünlük sağladı; çok güzel ve şık iki gol buldu. Devre arasında soru soranlara "Fenerbahçe 60'a kadar gol bulamazsa Beşiktaş 90 dakikayı daha yüksek bir skorla bitirir" dedim. Ancak denizden esen rüzgarın şiddetiyle Fenerbahçe maçı önce 2-1'e, sonra da 2-2'ye getirdi. Televizyonda izleyenler bunu fark etmediler ancak stattaki seyirciler denizden esen rüzgarın şiddetinin maçın kaderine tesir ettiğini gördü. Mehmet Yozgatlı'nın şutu neredeyse rüzgarla birlikte gol oldu. Skor 2-2 olduktan sonra rüzgarı arkasına alan Fenerbahçe, uzatmanın ilk 15 dakikasının sonuna kadar her an üçüncü golü bulabilirdi. Beşiktaş, rakibine geniş alanda top oynama fırsatı vermeyince Fenerbahçe öne geçemedi. İlk uzatma devresi bitince Beşiktaş bir saat sonra yeniden deniz tarafındaki kaleye geçti. Artık rüzgar Beşiktaş'ın arkasındaydı. Aurelio, atılınca maçın kaderi belli oldu. Son 10 dakikada artık gol gelecekse Beşiktaş'tan gelecekti. Ya da iş penaltılara kalacaktı. Beşiktaş takımı belli ki bir aydır kendisini sadece bu maça hazırlamış. Finale konsantrasyon tamdı. Fenerbahçe, ilk yarı maça hiç konsantre olamadı. Bunda önce Galatasaray, arkasından Trabzon gibi iki büyük derbinin rolü çok büyüktü. Sonuçta futbolcular da insan ve 10 gün içerisinde üç ezeli rakibiyle iki kupada finaller oynamak hiçbir futbolcu için o kadar kolay değil. Dün öyle bir final izledik ki sahada mücadele eden iki taraf da galip çıkabilirdi. Beşiktaş'ın kazanması Sergen'in en sonda maça girmesine ve diri kalmasına bağlanabilir. Dün sağ bekte oynayan İbrahim Toraman Fenerbahçe'nin en delici forveti Tuncay'a nefes aldırmadı. Ve Tuncay gibi bir futbolcu ilk devrenin sonunda Daum tarafından dışarı alındı.
İZMİR FARKINDAN DERSLER Asıl söylemek istediğim şu: Dün İzmir'in bütün kafelerinde, restoranlarında Beşiktaş ve Fenerbahçe formalı taraftarlar yan yana masalarda oturuyorlardı. Hatta aynı masada hem Fenerbahçeli hem Beşiktaşlı taraftarlar vardı. Herkes şarkılar söylüyordu. Şimdi ben bir şey sorayım: İzmir'deki Beşiktaşlı ve Fenerbahçeliler bu takımların taraftarları değil mi? İstanbul'da 50 metre yanyana gelmeyen insanlar nasıl oluyor da İzmir'de her yerde yanyana maça gidiyorlar. Tribünler tam anlamıyla ikiye bölünmüş. Sonuçta yan yana izliyorlar. İzmir'deki kupa finali tarihi bir dönüm noktasıdır. Herkes İzmir olayından kendisine çıkan dersi almalı. Kimse taraftarları zorla birbirlerine karşı kışkırtmamalı. Dün İzmir tam anlamıyla bir Avrupa derbisinin havasını yansıtıyordu. Teşekkürler Beşiktaş, teşekkürler Fenerbahçe, teşekkürler İzmir.
|