kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   News in English
   Son Dakika
   Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Turizm Rehberi
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Salondan Seyşeller'e
Salondan Seyşeller'e

Evlerinin duvarında asılı duran posterdeki manzaraya vurulan ve fotoğraftaki cenneti aramak üzere yollara düşen iki arkadaşın öyküsü GEO dergisinin mayıs sayısında yayımlandı.

Duvarda asılı duran bir 'tatil beldesi' posteri insanın hayatını ne kadar etkileyebilir? Bu posterin yamacında duran halının üzerine, bir sahil kenarındaymış gibi uzanıp, müzik çalara da ortama dalga sesleri veren CD'yi takacak kadar etkileyici bir posterse bu, başta sorulan sorunun cevabı da 'çok' olabilir. Bu anlatılan mizanseni gerçek hayatta yaşamış; ama bu durumu yaşamakla kalmayıp, posterdeki görüntünün nerede olduğuna dair hiçbir fikre sahip olmadan, çantalarını hazırlayıp yola düşmüş iki kişi var: Markus Wolff ve Bimi. Sadece varsayımlarla ve duvardaki posterin polaroid fotoğrafıyla yola çıkan ikili, hayallerinin peşine düşmek için ilk önce soluğu bir seyahat acentesinde alıyor. Acentede çalışan görevlinin şaşkın bakışlarına maruz kalarak, gitmek istedikleri yerin, 'isimsiz bir mercanada' olduğunu belirtiyorlar. Daha sonra ise bir uçak bileti satın alabilmek için 'gerçekten var olan' bir yer ismi söylemek zorunda kalıyorlar ve Wolff'un dudakları arasından 'Seyşeller' sözcüğü dökülüveriyor. Sora sora Bağdat bulunur misali, ellerindeki fotoğrafı halka göstere göstere adayı dolaşmaya başlıyorlar, "Aranızda bu palmiyeyi gören var mı?" sorusunu sorarak. Ancak karşılaştıkları herkesten aldıkları cevap: "Üzgünüm ama sizin kumsal nerede, hiçbir fikrim yok!" oluyor.

PEKİ PALMİYE NEREDE?
Ada halkı tarafından oldukça sıcak karşılanıyorlar; mutlaka gezip görmeleri gereken yerler bir bir sıralanıyor, hatta bu tavsiyelerin arasına 'iyi balık nasıl pişirilir' direktifleri bile ekleniyor. Kimi zaman aradıkları koyun 'muhtemel' rotasından sapıp, dağ tepe tırmanmaya, fundalıklarda daha önce hiç rastlamadıkları hayvanlarla, boyları 30 metreye kadar uzanan palmiye ağaçları arasında dolaşmaya ve adanın mercan balıkları gibi egzotik tatlarını denemekten de geri kalmıyorlar. 17 sahili dolaştıkları halde, posterdeki palmiyeli kumsalı bir türlü bulamıyorlar. Ancak tam umudu kesmişken, adadan edindikleri bir dost, Seyşeller'deki en güzel kumsallardan üçünün "Lmuria Resorts" bölgesinde olduğunu hatırlıyor birderbire. Bunu duyan ikili, sürat teknesini son sürat çalıştırıp belirlenen 'hedefe' doğru tam gaz ilerliyor. İlk iki kumsalda yine aradıklarını bulamıyorlar, ancak yılmak yok... Sonuncu kumsala doğru ilerlemeyi sürdürüyorlar. Bu sonuncu kumsalda ellerindeki fotoğrafın, fazla uzakta olmayan geri planında beliren ada da görünüyor. Ancak Bimi, "Ama perspektif önden ve arkadan uymuyor" demeyi sürdürüyor. O anda haki renk gömlekli ve şortlu bir adam, omzunda bir tripotla çıkageliyor. Gezginlerin elindeki fotoğrafa bakar bakmaz da "Burası Anse Lazio, hemen köşeyi dönünce" diyor. Ve birçok deneme yanılma yöntemi sonunda nihayet, mutlu sona kavuşuluyor. Fotoğraftaki kayalıklar tastamam yerinde; ancak posterin baş kahramanı olan palmiyenin yerinde yeller esiyor. Sonra öğreniyorlar ki, kuvvetli bir fırtına ikili için 'pusula' önemini taşıyan bu ağacı alıp götürmüş. Ama muhtemelen Wolff ve arkadaşı için, başladıkları bu zorlu görevi bitirmenin verdiği mutluluğu bozacak fazla bir şey yoktur hayatta (Tabii o cenneti terk edip, kasvetli şehir hayatına dönmek dışında...) Eve döndüklerinde tekrar duvardaki posteri seyretmeye koyuluyorlar. Ama deniz, deniz gibi kokmuyoru, dalgalarsa donup kalmış artık... Bu haberin tamamını, olayı 'birebir yaşayan' Markus Wolff'un kaleminden GEO dergisinin Mayıs sayısında okuyabilirsiniz.
DİĞER HOBİ HABERLERİ
 Aileden biri gibi
 Yıldızların tiyatrosu
 Festival bitti, ya Hülya?
 Kuklalar sahneye çıkıyor
 Tarihi Rum evinde brunch
 İş jetleri Cenevre'de görücüye çıkıyor
 B787, Türkiye'ye geliyor
 TASSA başkanı yeniden Tanyolaç
 Kısa... Kısa...
 Kadın paraşütçü 40 bin metreden rekor deneyecek
 Deniz manzarası eşliğinde kahvaltı keyfi başka olur
 Havada en rahat uyku
 Deniz üstünde yürüyüp balık avlıyorlar
 Başbakan evde prova ister
 Basketbol bir oyun değildir
 Yalova'nın 'engel' tanımayan basketçileri
 Kurallar aynı, fark 'fiziki'
 Jet lag tarih oluyor
 Kısa... Kısa... Kısa...Kısa...
    Pazar Sabah Yazarlar
    Güncel
  » Hobi
    Röportaj
    Gurme
    İyi Yaşa
TURGAY NOYAN
Yeni vapurlar, oylamalar, İstanbul silueti ile...
REFİK DURBAŞ
Düşlerinde oyun var çocukların...
Hayat defterinin...
GÜNTAY ŞİMŞEK
İşte Amerikalıyla Avrupalının farkı
Türk havacılık...
'Yaşıyorum, her şeye rağmen...'
Mısır Çarşısı davası sanığı sosyolog Pınar Selek, 17 Mayıs'ta belki...
Kötü bir garsondu çok iyi oyuncu oldu
Tiyatro hayalleri suya düşünce evin ekmeğini kazanmak için uzun bir...
'55 senelik Halil'i gömdüm'
Bir dönem Türkiye'nin en çok konuşulan adamı olan Halil Bezmen, şimdi bambaşka...
Vefanın canlı anıtı
Hüsamettin Özkan, Ecevit'in gölgesi olduğu 11 yıl boyunca "sır küpü" diye...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.