kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   News in English
   Son Dakika
  » Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Turizm Rehberi
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Ali Poyrazoglu @ SABAH
 

Rengarenk yün çileleri

"Genel istek üzerine 27 Mart Dünya Tiyatro Günü için..." Neden yapıyorum bu mesleği? Madem ki yaptığımla ettiğimle dünyadan geçerken imzamı atacağım. "Baki kalan kubbede bir hoş seda imiş. Benden geriye nasıl bir ses kalacak?" Ben kendimi de işimi de her gün daha iyi anlamak, yenileyebilmek için hep sorarım kendime. Nedir tiyatro? Nedir bu benim yaptığım? Bence tiyatro küçükken annelerimizin ya da büyükannelerimizin ellerimize taktığı yün çilelerine benzer. Hani "Tak bakayım şunu, sana bir kazak öreyim" derler. Uzatırsın iki elini. Geçiriverirler yün çilesini. Alırlar yünün ucunu, başlarlar sarmaya, top yapmaya. Siz açarsınız onlar sarar, siz açarsınız onlar sarar. Rengarenk yün çileleri top olur, örmeye hazır hale gelir. Kazak olur, kaşkol olur, yaşamı ısıtır. Tiyatro dediğiniz de böyle bir şeydir işte. Sizi sarar sarmalar, yaşamınızı ısıtır. Biz oyuncular her akşam geliriz sahneye, ellerimize insanla ilgili binbir düğümü olan rengarenk yün çilelerini takarız, başlarız açmaya. Yünün bir ucunu da sizlere, sahneden aşağıya seyircilere atarız. Onlar da başlarlar sarmaya. Biz açarız onlar sarar. Biz açarız çileyi, siz sararsınız. Biz de asılırsak yün kopar seyirci de çok çekerse. İki taraf da büyük bir dikkatle işini yapar. Oyunun sonunda bizim elimizdeki yün çileleri biter. Yünün ucu sahneden salona kayar... Ve çıkar gidersiniz tiyatrodan yüzünüzde çiçek açmış gülücüklerle. Zihninizde binbir renkli yün topçuklarıyla ve sorarsınız: "Ne kaldı bende oyundan geriye?" Oysa bilmezsiniz ki ya da çok iyi bilirsiniz ki zihin alır, biriktirir, sıralar, dosyalar, yerleştirir. Üstüne düşünmeye, fikir üretmeye, yorum yapmaya başlar. Hani masalın sonunda "Gökten üç elma düştü..." derler ya. O üç elma kapıp da yiyesiniz diye düşmez. Masalın kıssadan hissesi, içine gizlediği felsefesi, Kosmos'a bakışıdır o üç elma. Düşünce masal bitmez, başlar. İşte tiyatroda da aynı şey olur. Çıkarsınız oyundan zihninizde rengarenk yün topçuklarıyla. Başlarsınız kafanızın içinde çevirmeye. Kah gülüp kah hüzünlenip kah coşup oyunu yeniden yaratmaya koyulur zihin... Sonra bir gün bir bakarsınız ki yün toplarından birinin ucunu, atmışsınız birine, başlamışsınız anlatmaya, kendi yorumunuzu eklemeye yüne... Karşınızdaki de kapmış yünü, açıp iki elini başlamış yeniden çile yapmaya... Tiyatro dediğiniz elden ele, yürekten yüreğe dolaşan yün çilecikleridir. Bir de bakmışsınız tiyatro elden ele... Yerçekimli karanfil gibi... Bu işin yüzde ellisi sizsiniz, siz seyirciler, yüzde ellisi de biziz, oyuncular. Tiyatronun iki temel öğesi: Oyuncuyla-izleyici karşı karşıya gelmeden tiyatro dediğimiz mucize gerçekleşmiyor. İzleyicilerle oyuncular karşı karşıya gelmeden insan kadar eski, insan üstüne düşünme, insana bakma, dünyayı yorumlama, yeniden yaratma eylemi gerçekleşmiyor. Uzun sözün telgrafı, bizler meslektaşız. İyi bir tiyatro seyircisi de tiyatrocudur, benim meslektaşımdır. Sizlerle birlikte gerçekleştiriyoruz tiyatro denen mucizeyi. Yıllardır hep sizler bizleri alkışladınız, şimdi de ben sizleri alkışlıyorum sevgili meslektaşlarım. Yaşam boyu birlikte eğlenip insana ayna tutup o aynada kendini arama sevincimizin, şenliğinin devam etmesi dileklerimle...

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 40 yaş hediyesi   / 15-04-2006
 Söz bir, dönmek iki!!!   / 08-04-2006
 Rengarenk yün çileleri   / 25-03-2006
 Sayın Bakanlar... Gölgede Muhabbet   / 18-03-2006
 Türkiye ailesi ne alemde?   / 11-03-2006
 Ben beni kaybettim   / 04-03-2006
 Benimle oynar mısınız?   / 25-02-2006
 Hal ve gidiş   / 18-02-2006
 Ev değil tımarhane   / 11-02-2006
 Kardan adam faciası - 2   / 04-02-2006
    Cumartesi Yazarlar
    Güncel
  » Yaşama Dair
    Sinema
    Gurme
FİLİZ AKIN
Yunuslar ve Lale Devri
Suyun içinden bir şey hopladı.
SUNAY AKIN
Tay tay!..
İstanbul Oyuncak Müzesi'nin üçüncü katında,...
ÜLKÜ TAMER
Biz meğer operaya gitmişiz
Madem "şampiyonluğun düğümünü...
ALİ POYRAZOĞLU
Turizmde kedi patlaması
Çaktınız mı? Geçen haftaki...
AYŞE BRAV
Her şey çocuğun gözü önünde yaşanmamalı
Hakikaten anne...
PROF. DR. BENGİ SEMERCİ
Yedikleri çocuğun gelişimini etkiler
Beslenme yaşam için...
Sanki bir Tarantino filmi
Sanki bir Tarantino filmi
Tipik Amerikan bir senaryoya İskoçyalı yönetmenin getirdiği yorum...
Ruhları da bedenler kadar yaklaştıran dans
Ruhları da bedenler kadar yaklaştıran dans
Ne tuhaf, ne çekici, sanki büyüleyici bir film... Olabilecek en...
'Şimdiki müşteri tahsilli'
Refik Meyhanesi'nin sahibi Refik Aslan, 68 yıldır bu işin içinde.
'Utanmıyorum, hiç de özür dilemedim'
Geçtiğimiz günlerde alkolden baygın düşmüş halde görüntülenen Teoman,...
'Ben de annemi o vaziyette görsem, ölürüm yani...'
- Siz kendi boşluğunuzu seviyor musunuz?
- Onu doldurmaya...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.