kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   News in English
   Son Dakika
  » Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Turizm Rehberi
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Sunay Akin @ SABAH
 

Ne Londra konferansı

Bayazıt Camii'nde namazı kılınan cenazenin ardından yürüyen insanlar, Cağaloğlu'na geldiklerinde, yokuş boyunca sıralanan kitapevlerinin kepenklerini birer birer indirdiklerini görürler. Vitrinleri bir giyotin gibi kapatan çinkoların çıkardıkları sesler, bir matem melodisi gibi yokuş boyunca yankılanır. O sırada, çarşı iznine çıkan bir asker, cenazeye gösterilen ilgi karşısında yanındakine sorar: "Merhum ne iş yapardı abi?" "Şairdi" yanıtı üzerine "Nee, şair mi?" diyerek heyecanını ifade eden asker, esas duruşa geçer ve önünden ağır ağır ilerleyen tabuta selam çakar! O gün, duvara asılı takvim yapraklarında "17 Kasım 1950" tarihi yazmaktadır. Tabutun içindeki de, üç gün önce kaldırıldığı Cerrahpaşa Hastanesi'nde, saat 23.20'de gözlerini İstanbul'a, şiire ve yaşama kapayan, doktorların ölümünü şüpheli gördükleri için otopsi yaptıkları, kestikleri, biçtikleri Orhan Veli'nin narin bedenidir. Orhan Veli, Aşiyan mezarlığında, tasarımını Abidin Dino'nun yaptığı kabire defnedilir. Şiirleri gibi, süslü püslü olmayan mezar taşında yalnızca "Orhan Veli 1914 1950" yazmaktadır. Şairin kendini anlattığı "Ben Orhan Veli" adlı şiirinde şöyle bir dize yer alır: "Edebiyat tarihçisi bulsun." Orhan Veli'nin bulunmasını istediği "pek muteber" olan sevgilisinin adıdır. Ama aşk konusunda, edebiyat tarihçisine bulacak pek bir şey bırakmaz şair. Çünkü, ölümünün ardından hastanenin deposuna gönderilen eşyalarının ceplerinden at yarışlarını gösteren bir program ve diş fırçasının sarıldığı kağıtta "Aşk Resmi Geçidi" adlı bir şiir çıkar. Söz konusu şiirde şair, sevgililerini tek tek anmaktadır. Edebiyat tarihçisinin bulması gereken, Ankara'da, Belediye'nin açtığı çukura düştüğü ve ölümüne neden olan beyin kanamasının başladığı 10 Kasım gecesi Orhan Veli'nin nerede olduğudur? Bu sorunun yanıtını aramak üzere, Melih Cevdet Anday'ın "Fotoğraf" adlı şiirindeki iki dizeden yola koyulalım: Dört kişi parkta çektirmişiz, Ben, Orhan, Oktay bir de Şinasi Melih Cevdet Anday'ın, Oktay Rifat ve Orhan Veli'yle birlikte andığı Şinasi Baray, Ankara Lisesi'nden arkadaşlarıdır ve de okulun tiyatro kolunun sahnelediği oyunların dekorları onun tarafından yapılmadır. Ankara'da yaşayan Şinasi, arkadaşlarının seslenişiyle "bir de Şinasi", anneannesinin Hacı bayram Veli Camii'nin yakınında bulunan evinin bodrum katında "Üç Nal" adında içkili bir lokanta açar. Bir dönem sanatçıların uğrak yeri olan lokanta, çevre düzenlemesi sırasında yıkılır. Melek Baray, Melih Cevdet Anday'ın şiirinde üç ünlü şairle birlikte anılan "Şinasi"nin kim olduğunu merak edip araştıran Sosyolog Okan Konuralp'e, eşini 1989'da kaybettiğini söyleyerek, lokantanın masalarında gezinen, konukların elyazılarıyla dolu şeref defterini gösterir ve şunları söyler: "Orhan çukura düştüğü gece bizdeydi. Başka bir yere uğrayıp içki içmiş olamaz." Edebiyat tarihçileri için Orhan Veli'nin şiirinde pek çok ipucu vardır. "Hanginiz bilir benim kadar / Karpuzdan fener yapmasını" dizeleriyle başladığı "Sakal" adlı şiirinde iddiasına şöyle devam eder:"Sedefli hançerle üstüne / Gülcemal resmi çizmesini"Şairin, karpuzdan fener yapma konusunda kendine olan güveninin nedeni, Beykozlu oluşudur. İstanbul'un karpuz tarlalarıyla dolu olan bu şirin kazasında 13 Nisan 1914'de doğar Orhan Veli. Kaza diyoruz ama Beykoz o günlerde köy idi. Şairin "Doğduğum köye müşteri taşıyan / Şirket vapurları bu şehirdedir" dizelerinde anılan köy Beykoz'dur. Karpuzdan yapılma fenerin üstüne resmini çizdiği Gülcemal'de dönemin en gözde vapurudur. Orhan Veli kimbilir, limana bağlı Gülcemal'in kaç kez resmini yapmıştır karakalem? Orhan Veli'nin "Cımbızlı Şiir"inin tarihçiler açısından apayrı bir önemi vardır: Ne atom bombası, Ne Londra Konferansı; Bir elinde cımbız, Bir elinde ayna; Umurunda mı dünya! Bu şiir, Orhan Veli'nin 1947'de yayınlanan "Yenisi" adlı dördüncü şiir kitabında yer alır. Dünyanın gidişiyle ilgilenmeyen kadınları taşlayan şiirde adı geçen Londra Konferansı, şiirin yazıldığı günlerde henüz yapılmamıştır. Şiirin, İkinci Dünya Savaşı'nı sona erdiren atom bombasını ve sonrasını içerdiğini göz önüne alacak olursak, Londra Konferansı'nın 1948 yılının Şubat ayında gerçekleşen toplantı olduğunu söyleyebiliriz. SSCB'nin katılmadığı bu toplantıda, İngiltere, ABD ve Fransa, Batı Almanya'daki işgal bölgelerinin statüsünü belirleyerek, federal bir devletin ve Ruhr havzasında uluslararası bir denetimin kurulmasına karar verirler. Şairin günümüzde de çok sevilen bu şiirini okuduktan sonra, Londra Konferansı'nı merak edenler ne yazık ki, yok denecek kadar azdır. Londra Konferansı'nın 1921 yılının Şubat ve Mart aylarında yapılan, Batılı devletlerin zorlamasıyla İstanbul ve Ankara hükümetlerini aynı masaya oturtan toplantı olduğunu düşünemeyiz. Ankara'yı temsil eden Bekir Sami Bey'in "Misaki Milli" andına aykırı davrandığı için görevden alınmasıyla sonuçlanan toplantının atom bombasından çok önce düzenlenmesi bir yana, Orhan Veli o yıl henüz yedi yaşındadır. Bu konferansın tartışmalarının sürdüğü 1921 yılında Orhan Veli, Halife Abdülmecit'in Yıldız sarayı'nda düzenlediği düğünde sünnet edilen çocuklar arasındadır!..

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 53 yıl önceydi   / 08-04-2006
 Amigo padişah!   / 01-04-2006
 Bir dilim kahkahadır karpuz   / 25-03-2006
 Akgün Akova fotoğraf çekmese ne olur?   / 18-03-2006
 Ne Londra konferansı   / 11-03-2006
 Merdiven 40'a dayanır!..   / 04-03-2006
 Denizaltıcıları anmak!..   / 25-02-2006
 Cin Ali ile Berber Fil   / 18-02-2006
 Nedir değişen?   / 11-02-2006
 Barış'ı çok özlüyorum!..   / 04-02-2006
    Cumartesi Yazarlar
    Güncel
  » Yaşama Dair
    Sinema
    Gurme
ALİ POYRAZOĞLU
40 yaş hediyesi
Paris... En fiyakalı meydanı Place...
AYŞE BRAV
Hayranlık uyandıran bir aşk hikayesi
Oldum olası öyle...
SUNAY AKIN
Hayal ve ay ışığı
Western filmlerinde alışık olduğumuz...
SEDEF ECER
Çeyrek asırlık başarı
İlk gençliğini seksenli yıllarda...
PROF. DR. BENGİ SEMERCİ
Yanlış gazete haberleri aileleri...
PROF. DR. ERDEM YEŞİLADA
Depresyon kantaronla atlatılabilir
Depresyon, dünyada en...
Hülya Uçansu veda ediyor
Hülya Uçansu veda ediyor
İstanbul Film Festivali Yönetmeni Hülya Uçansu görevinden ayrılıyor.
Buzullar eriyor gır gıra devam
Buzullar eriyor gır gıra devam
2002 yılının sempatik filmi "Buz Devri" ne bir kardeş geliyor.
Bize ait domates bile kalmadı
İstanbul'un belki de en görkemli manavı, Arnavutköy'de; Kolay...
Aksesuar tasarladılar kazandılar
Yetenekli isimlerin mobilya aksesuar sektörüne kazandırılması için düzenlenen...
iPod'a rehber programı yükle şehri istediğin gibi gez dolaş
Tur rehberleri eşliğinde gezmek tarihe karışıyor. iPod'a yüklenen programla bir...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.