|
|
Rahşan'ın Kadınları!
Dün gece 'Beyza'nın Kadınları' filmini izledim. Filmi gerçekten çok beğendim. Filmden çıkınca benim de Beyza'dan çok farklı olmadığımı fark ettim. Benim de farklı durumlar için kullandığım farklı kişiliklerim var. Üstelik ben bu kişilikler arasında gezinmek için öyle gözlerimi devirip korkunç efektler yapmak zorunda kalmıyorum. Benim bölünmüş kişiliğimin kadınları, adlarını söyler söylemez olay yerinde bitiveriyorlar. Ve işleri bitinceye kadar da gitmiyorlar. Böylece benim yapmakta zorluk çekebileceğim, hatta zorluk çekmeyi bırakın; asla ve asla yapamayacağım şeyleri bu bölünmüş kişilik kadınlarına yaptırıyorum. 'Beyza'nın Kadınları' filmini izleyene kadar benimkilerin isimleri yoktu. Ama film sonrası onlara güzel birer isim taktım. (Yasal uyarı: Yazının bundan sonraki bölümlerinde geçecek olan isimlerin gerçek hayatla, annemle, teyzelerimle, arkadaşlarımla ve dahi bakkalımla hiçbir ilgisi yoktur. Allah rızası için ciddiye almayınız, alanları da müsait bir dille uyarınız!)
GEYŞA ŞAZİMENT: Bu arkadaşımız genellikle müşfik, sevgilisinin her söylediğine evet diyen, evin içinde pır pır bir o yana bir bu yana koşuşturup hizmet edecek bir geyşa gerektiğinde devreye giriyor. Hiçbir kaprisi yok. Aksine en büyük hobisi kapris çekmek. Sürekli yemek pişirdiği için elleri soğan kokuyor. Ama çok güzel kuru fasulye-pilav pişirdiği için sevgili tarafından katlanılıyor. Olası bir kavga anında sorgusuz sualsiz ağlamaya başlıyor ve kavgacı sevgiliye "Ben aciz, hizmetçi ruhlu, zavallı bir kadınım" mesajı veriyor. Bu yönüyle ileri derecede bezdirici. Ancak evde 'asistan-sevgili' isteyen karşı cins bünyesinde bağımlılık yaratabiliyor. Sabah olup sevgili işine gittiğinde bana sadece akşam yaptığım işgüzarlıklar için kendimden nefret etmek kalıyor. Gece onun kontrolü ele aldığını da soğan kokan ellerimden anlıyorum...
STAND-UP'ÇI FERDA: Bu ismi kendisi koydu. Söylenirken 'a' harfinin uzatılması ile oluşan melodiyi seviyormuş. Ferda Hanım kızımız kalabalık arkadaş ortamlarında ve beklenmedik anlarda ortaya çıkıyor. Bazen gelince gitmek bilmiyor, kimi zaman da ne kadar yalvarsam gelmiyor. Kalabalık bir ortama girdiğimde ortalık yakışıklı abiler ve tabii bir de (ne yazık ki) güzel kızlarla kaynıyorsa; Ferda'ya ihtiyaç duyuyorum. Biz şişman kızlar bir ortama girince zekamızın ne kadar parlak olduğunu göstermek için bir iki sağlam numara yapmak zorunda kalırız her zaman. İşte bu Ferda, bazen bir coşuyor tüm grubun ağzı açık kalıyor. Espri ardına espri patlatırken bir yandan da çaktırmadan saf dışı bırakıp karizmasını çizmeye çalıştığı hatun kişiye yükleniyor. Gösteri bittiğinde artık karşı cinsin ilgisi çekilmiş, ortamın en güzel kızı bertaraf edilmiş oluyor. Ferda olay yerini terk ettiğinde bana ise Ferda numarası yapmak kalıyor.
PAZARLIK İNSANI ÜMMÜHAN: Ümmühan Abla benim Mersin'li atalarımın bir yansıması. Alışveriş ortamında kontrolü benden hemen alıyor. Çünkü benim bu konuda ne kadar beceriksiz olduğumu biliyor. Kendisi her konuda, bitmek bilmeyen bir enerji ile pazarlık edebiliyor. Utanmasa, elektrik sayacını okuyan adamlarla bile pazarlık edebilir. Onun en sevdiği, benimse nefret ettiğim cümlesi şöyle: "Ben öğrenciyim, ancak bu kadar param var (acıma duygularını tetikleyici bir şekilde ellerini ileri uzatıp, bir elinde kırışmış para eşliğinde) artık sizin insafınıza kalmış..." (Ayy iğrenç!)
ŞOFÖR NEBAHAT: İşte bunun nereden çıktığı konusunda bir fikrim yok. Bu arkadaşımızın olayı erkeklerle yarışmak. Arazi araçlarıyla çamura bulanıp fotoğraf çektirince erkekleri yendi zannediyor. Hızlı otomobil kullanmanın kendisine özel bir statü getirdiği fikri ise en acıklı tarafı. Oysa kızımız basıyor gaza; benzin faturası bana yadigar kalıyor! Oysa efendi efendi otursa köşesinde, erkeklere uzaktan bakıp gülümsese... Aciz görünse ve onlardan yardım istese. 'Papatya gibiyim zarif ve ince'yi söylese. Kapıların filan açılmasını beklese, beni de bu kadar çamura bulamamış olacak! Ama hiç oralı değil. Rahşan? Rahşan'ı pek hatırlamıyorum. İyi bir kız. Kendini komik sanıyor. Kimbilir belki de kendini iyi sanan kötü bir kızdır. Ama ne önemi var. Bu kalabalıkta ona pek gerek kalmıyor zaten...
|