kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   Son Dakika
  » Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Turizm Rehberi
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Altan @ SABAH
 

Kamboçya uçağına kim biner?

Gözlüklü, çok kısa saçlı, kaslı, erkeksi kadın ile onun yanında oturan ve uçak yolculuğu boyunca, tam bir saate yakın makyaj yapan ince hatlı, narin yapılı eşcinsel genç birbirlerinin devamı mı, birbirlerinin zıttı mı anlayamıyorum. Dörtlü sıranın en normal gözükeni üçüncü koltuktaki... Onun yanındaki ise saçlarını sıfıra vurdurmuş, kafasına da güneşlik kepi geçirmiş. Şapkanın siperliği var, gerisi yok yani... Buranın saati akşamüstü altı, Türkiye'de ise saat henüz öğlen bir. Dışarıda hava kararmış. Uzakdoğu motifleriyle süslü bir Tayland uçağı... Yolcuları neşesiz. Uçakta, evdeki ampullerden bir kısmını söndürmüş dar gelirli bir hane halkının ezikliği var gibi. Kendi kendime soruyorum, "Saat altıda Kamboçya uçağına kimler biner?..." Biz, oradaki Türk okulunu görmeye gidiyoruz.

***

Pnom Penh Havaalanı'na doğru alçalırken, ışıksız, karanlıklar içinde bir kente geldiğimizi uçağın küçük penceresinden görüyorum. Otuz derece sıcakla ve avlanmak için dolaşıp duran sineklerle ise havaalanına girince karşılaşıyoruz. Hiç tahmin etmediğim ultra lüks Pnom Penh Oteli'ne giderken, uçaktan gördüğümüz karanlık sokaklardan geçiyoruz.

***

Pol Pot ismi, dünyayı izlemeye meraklı olan bizim yaşımızdaki insanlar için iki milyon insanı kanlı bir şekilde öldürerek "devrimcilik" yapmak isteyen bir ruh hastası anlamına gelir. Tüm gözlüklü insanlarını "batı ajanı" olmakla suçlayıp işkenceyle öldüren, tüm kentlileri pirinç tarlalarına süren, aileleri birbirinden ayıran, okulları kapatan, parayı ortadan kaldıran, dış dünyayla ilişkileri kesen bir psikopat anlayışın ülkeyi ne hale getirdiğini daha iner inmez anlıyorsunuz. Elektriğin olmadığı, mevcudun jeneratörle üretildiği, yoksul bir halkın yaşadığı bu ülkede, epeydir açık bulunan ama müthiş donanımlı lüks binasına yeni geçen "Uluslararası Zaman Okulu" kurtarılmış bölge gibi... Dahası Türkiye'nin Kamboçya ile diplomatik ilişkisi yok ama okulun kuruluşuna parasal destek vermiş olan Anadolulu orta boy işletmeciler de burada ziyarette... Anadolu'daki girişimcilerle dış dünyadaki Türk okullarını birbiriyle irtibatlamışlar. Isparta Kamboçya'ya talip olmuşsa, Vietnam'ı da Kahramanmaraş sahiplenmiş. Türkiye bu okullar vasıtasıyla dışarı açılırken, gidilen yerlerle Anadolu arasında da bağ kuruluyor. Kızıl Khmerlerin iktidarı sırasında milyonlarca insanı gözünü kırpmadan öldüren ve daha çok insan kestikçe daha çok devrimci olunacağına inanan Pol Pot'un ülkesini aslında uzun uzun anlatmak lazım...

***

Bir saatlik uzaklıktaki Tayland'ın başkenti Bangkok ise benim açımdan tam bir yeni çağ metropolü... Kamboçya'da zaman durmuştu, burada ise koşmakta... Uluslararası sisteme kenetlenmiş, aşırı enerjik ve kaotik bir yaşam üslubuyla koşuşturan bir koca metropol... Kamboçya'nın sefaleti yanında burası sanki multimilyonerlerin kenti gibi geliyor insana. Ancak tabii ki bu doğru bir imaj değil. Tayland, Kamboçya'ya göre çok daha fazla kalkınmış, dünya ile ilişkilerini derinleştirmiş ama henüz tüm sorunları da istediği gibi çözmüş değil. Herkesin elinde bir el arabası var. Sanki herkesin bir işi, bir de başkalarına el arabasında yemek satmak gibi ikinci bir işi bulunuyor. Binlerce işporta arabasında bir şeyler satılıp duruyor. İnsanlar evlerde yemek pişirmek yerine ayak üstü bunları atıştırıyor. El arabasında yemek satmayanlar da küçücük dükkanlarda esnaflık yapar gibi. Ancak, detaylardan ziyade kentin dinamizmi sizi çekiyor. Burası yaşayan bir kent... Üstelik bu yeni çağda...

***

Hızlı bir turun kısa özetinde, Kamboçya'yı Pol Pot eliyle mahvedilmiş bir mağduriyet vesikası gibi algılarken, Tayland'ı da Uzakdoğu'nun New-York'u gibi hafızama yerleştiriyorum... İlk baştaki resim karemde bunlar var. O resimlerin detaylarına inince neler çıkar, onları da sonra konuşuruz...

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Hırsıza pazar yazısı   / 19-02-2006
 Vapurlar, martılar, simit   / 12-02-2006
 Zanzibar'dan Zanzibar'a...   / 05-02-2006
 Boşanma antrenörünüz kim?   / 29-01-2006
 Kamboçya uçağına kim biner?   / 22-01-2006
 İnternette yaşam güncesi   / 15-01-2006
 Karlık   / 08-01-2006
 Zira, susatan zevk, o dudaklardaki tuzdur   / 01-01-2006
 Bamya çorbası   / 25-12-2005
 Işık'ın dedesi, Orhan Kemal'in babası Abdülkadir Bey...   / 18-12-2005
    Pazar Sabah Yazarlar
  » Güncel
    Hobi
    Röportaj
    Gurme
    İyi Yaşa
BALÇİÇEK PAMİR
İstanbul'u pazarladık
Birileri pazarlama lafına takıyor...
MEHMET ALTAN
Sahilde...
Nisan sonlarında yaşanması beklenen bir günü...
REFİK DURBAŞ
Hangi fotoğrafın arabında anılarınız?
Yüz sayfalık...
KAZIM KANAT
Ayşe Sultan'a cep telefonu aldım. Ve!...
Babam ölünce...
ÖNCEL ÖZİÇER
Nüktedan kişi günü yaklaşırken
Gerçi daha bir ay kadar...
Festivalle kuşakları eğiten adam: Şakir Eczacıbaşı
Festivalle kuşakları eğiten adam: Şakir Eczacıbaşı
Sinema sanatına hizmetleri nedeniyle Şakir Eczacıbaşı SİYAD'ın bu...
Yaşayan efsane pilot
Yaşayan efsane pilot
Amerika'nın ilk kadın akrobasi pilotu Patty Wagstaff...
Karlı dağların dişi komandoları
2 bin 600 metre yükseklikte, -27 derece soğuk havaya rağmen çadırda...
"İnek eti yemek niçin yasaktır?"
GEO Dergisi insanoğlunun ezelden beri uzak durduğu yiyecekleri ele alıyor.
Komşuların gözü Anadolu mutfağında
Yemeklerimize sahip çıkmalıyız. Çünkü Türk mutfağının asırlık yemeklerine ya...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.