kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   Son Dakika
  » Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Turizm Rehberi
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Hincal Uluc @ SABAH
Tel:
0212 3544813
Fax:
0212 3544891
 
Selamlaşmayı unutan bir nesil!..
Maç Sayısı
Sezen!.. Nihayet!..
BİZİM DUVAR
TEBESSÜM
SEVDİĞİM LAFLAR

Selamlaşmayı unutan bir nesil!..

Ali Araptarlı yakın dostum.. Şömine uzmanıdır.. Telefon etti.. Yaşamdan Dakikalar'da Sevgililer Günü, Sevgi Haftası falan konuşmuştuk ya.. Onu dinlemiş.. "Bizim asıl Selamlaşma Haftası'na ihtiyacımız var. Biz selam vermeyi unuttuk" diyor..
Haklı.. Hem de nasıl haklı.. Bu yüzden hele tanımadığım biri selam verince, "Günaydın" deyince şaşırıyorum.. Hoşuma gidiyor.. Hele bu sabah sabah olmuşsa.. Mesela bu sabah.. Arabaya binerken yandaki arabanın başında duran adam hem de gözleri gülerek "Günaydın" dedi.. Arabada ıslık çalmak geldi içimden.. Gazete kapısından giriyorum.. Bir genç kız çıkıyor.. Kara gözlükleri var.. Hiç tanımıyorum.. Bir neşeli "Günaydın" sesi de ondan.. Ne kadar keyifle girdim odama.. Bilgisayarın başına nasıl neşeyle oturdum, inanmazsınız..
İki "Merhaba", iki "Günaydın", iki "Selam" günüme başlamamı değiştirdi, havamı değiştirdi, beni değiştirdi..
Sizinkini de değiştirir..
Niye selamlaşmıyoruz o zaman..
Çocukken, Ramazan geceleri dayımlarla giderdik kahveye, Karagöz seyretmek için.. Hatırlarım.. İçeri giren, oturanları selamlardı, "Selamün aleyküm" diye.. "Allah'ın selamı üstünüze olsun.."
Gelen Allah'ın selamını getirirdi yani.. Üniversite çağında biz kahvelere gitmeye başladık. Briç oynamak için.. Adet öyleydi.. Gene içeri giren "Merhaba" derdi.. "Selam" derdi, herkese..
Tanıdık, tanımadık.. Sonra yerine geçer otururdu.
Şimdi ayni apartmanda yaşayanlar, girip çıkarken karşılaştıklarında selamlaşmaz oldular..
Herkes içine kapanık.. Herkesin başı önde.. Kimse kimse ile göz göze gelmek istemiyor.. Bir kaçma, bir saklanma duyusu.. Bir kendini yalnızlığa mahkûm etme..
Bakın geçen gün ne oldu?.. Asansörde telaşla çantasını karıştırıyor küçük hanım.. Yaka kartını arıyor.. Dışarı çıkmak için güvenlik kapısını çalıştıracak bu kart lazım ya.. Bulamıyor.. "Masamda kalmış" diye hatırlıyor.. Zemin katında, gene bilmem kaçıncı katın düğmesine basıyor, çıkıyor. Kartı alacak, tekrar inecek.. Söylemek istedim, boynumda asılı kartı göstererek..
"Benim gibi boynunuza asmış olsanız, şimdi böyle telaşlanmaz, tekrar yukarı çıkmak zorunda kalmazdınız!.." İşte burda söylüyorum şimdi.. Ve o genç kızın ya da onun gibilerin beni odamda ziyaret edip, o yaka kartlarını boyunlarına asmaktan neden utandıklarını izah etmelerini rica ediyorum..
Bu nasıl bir komplekstir?.. Bu gazeteye her gün binlerce insan girip çıkıyor. Çoğu ile sadece bu giriş çıkışlarda karşılaşıyoruz. Hiç olmazsa o kısa anlarda birbirimizi tanısak olmaz mı?.. Geçtik, güvenlik sebeplerini..
Asansör duvarlarına, tavanlarına boş bakacağımıza, yakasından adımızı okuyup "Günaydın Ayşe Hanım, Günaydın Ahmet Bey" diye selamlaşsak olmaz mı?.
Yönetim rica etti, olmadı. Duvarlara yazılar astılar, olmadı.. Giriş çıkışlarda kontrol ettiler, olmadı.. Bu yaka kartı taşımak öyle rezil bir şey ki, onu popo ceplerine koyup, güvenlik aletine dayamak gibi çirkin, iğrenç bir görüntüye dahi razı oldular, kartı yakalarında taşımayı kendilerine yediremediler.
Bir de asar gibi yapanlar var. Ters asıyorlar ya da yaka ceplerine sokuyorlar ki, kimlikleri gizli kalsın.. Casus bunlar ya..
Şimdi Yönetimden bir ricam var..
Ya bu uygulamayı kaldırsınlar..
Ya da istisnasız, kendileri dahil, uygulanmasını sağlayacak önlemleri (Mesela para cezası) hemen alsınlar..
Uygarlığı, başı boş kurallar kadar tehdit eden bir şey yoktur..
Trafikte de böyle.. Sabah'ta da.. Yürütemeyeceğin kuralı koymayacaksın, uygulatamayacağın yasağı almayacaksın..

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Hastalar neden yurtdışına gidiyor?..   / 21-02-2006
 Uzun ince bir yolda yürümek..   / 19-02-2006
 Gururla gezilecek bir fuar!..   / 18-02-2006
 Gürer Aykal'a sevgi.. Gürer Aykal'a saygı..   / 17-02-2006
 Torinolu kayakçılar ve biz!...   / 16-02-2006
 Cemal Reşit Rey'de büyük ayıp!..   / 15-02-2006
 Sevgili olmak, önceliktir..   / 14-02-2006
 Bir aşk filminde olmayan şey!..   / 12-02-2006
 Türk entellerinin çifte standartı!.   / 11-02-2006
 İşte tiyatro bu.. Buram buram.. Sımsıcak!..   / 10-02-2006
MEHMET BARLAS
Türkiye ne zaman "Arabize" oldu acaba?
Rahmetli İhsan...
EMRE AKÖZ
Türkler 'soyut' düşünmez
Bizim yakın tarihimizde önemli...
SAVAŞ AY
Ne çok "Boncuk Memet" var bilseniz
Fatih Altaylı...
SAİT GÜRSOY
Golü yine gençler yedi
YÖK, Milli Eğitim Bakanlığı'nın...
HINCAL ULUÇ
Selamlaşmayı unutan bir nesil!..
Ali Araptarlı yakın...
Kupada nefes aldı: 3-0
Kupada nefes aldı: 3-0
Arka arkaya gelen İnegölspor ve Rize hezimetleriyle sarsılan...
Tigana ile son kez!
Tigana ile son kez!
Beşiktaş yönetimi Tigana ile F.Bahçe maçı sonrası masaya oturacak ve...
Hamas randevusu ahlaki sorumluluk
Hamas'ın ziyaretine adını anmadan "ahlaki sorumluluk" diyerek sahip...
Türbanı çözemedik Hamas'ı çözelim hali
CHP lideri Deniz Baykal, dış politikada din, mezhep ve ırk ölçülü...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu