Kim verdi o kartı, kim koydu o faizi!
Diyorsun, diyor, diyoruz, diyorsunuz, diyorlar ki... "Kredi kartı borcu yüzünden intihar etti." Elbette "intihar etti" nin öznesi hep "intihar eden" dir... Ve elbette, "kredi kartı borcu" nu yapan da kartın sahibidir. Her koyunun kendi bacağından asıldığı "serbest piyasa" mezbahası, sadece kendini asan koyunlara laf üretir; bir de kendini kurtaranlar için. Kasaplar pek konuşulmaz.
Değil midir ki, kişi kendi "özgür" iradesiyle bankadan kredi kartı alır... Değil mi ki "özgür" iradesiyle onu kullanıp alışveriş yapar... Değil mi ki "özgür" iradesiyle haddini bilmez, kirasını, ihtiyacını, çocuğunun ağlamasını, eşinin arzusunu, kendi iki yakasını bir araya getiremez, denkleştiremez ve gelirinden daha daha fazlasını kartla harcar... Değil mi ki "özgür" iradesiyle borcunun tamamını ödeyemez ve tokgözlü bonkör babacan bankacığının borcun tamamını değil, "Minimum ödeme tutarı" nı talep ettiğini, onunla yetindiğini, hatta bunu teşvik ettiğini görür... Değil mi ki kendi "özgür" iradesiyle her ay borcu faizle çoğalır, peşinden koşar, kendi özgür nefesi yakalamaya yetmez ve kendi özgür kifayetsizliğiyle borç katlanır, ödenemez, haciz dayanır... Bu "serbest piyasa" dır!
Biz işte medyada filan bu çaresizliğe çok üzülürüz. Hakikaten üzülürsün, üzülür, üzülürsünüz, üzülürler. Lakin, bankaların, elbette medyaya akan reklamlarla, kredi kartlarını sanki alışveriş bedava, puanlar miras, taksitler müesseseden, faizler şirkettenmiş gibi pazarlamalarını, insanları sokakta, işyerinde, alışverişte "Allah'ın izni, Peygamber'in kavli" ile bir sürü kartlı kılmalarını hiç mesele etmeyiz, etmezsin, etmezler. Siz hiç "Taksit şöyle, kart böyle, hayat ne tatlı" diye yediden yetmişe herkese mutluluk çubuğu, keyif verici madde, yaşamın esas manası, Anayasa emri, İslam'ın şartlarından, Kopenhag kriteri gibi yapışan kredi kartlarının, bankaların... Esasen; sahiplerinin, yöneticilerinin, reklamcılarının bas bas "Aman dikkat: Aylık faiz yüzde 6'dır, 7'dir" diye uyardığını, şıkıdım reklamlarda bunun anlatıldığını gördünüz mü, duydunuz mu, duyduk mu, duydular mı? Enflasyonun tek haneye, kredi faizlerinin yüzde 1 küsurlara yuvarlandığı, mevduatınıza buna münasip fiyat verildiği bir ülkede... Yüzde altı, yedi kredi kartı faizinin adı "serbest piyasada çağdaş bankacılık" mıdır; tamam soygun demeyelim de, yerliyabancı laci sermayeli tefecilik midir? Her koyun kendi bacağından palavrası ardında, bir mezbaha, bir kurban kesim merkezi değil midir bu sistem? Sistemin yani "düzen" in karlılığı, insanların borcu zamanında tamamen ödemesine değil, asgarisini ödeyebilmesi, geri kalanından faiz yüklenmesi ve o yükü ödeyeceğim diye kıvranırken faizin katlanması, hayatını bu faizleri ödemeye adamasına bağlıdır. Hiç ödeyemeyen, kaçan yahut utanıp intihar eden aslında azınlıktır. Çoğunluk emirlere uyar! Ama birazcık vefa olmalı: Siz hiç intihar eden bir astsubayın, bir polisin, bir işten atılmışın, bir babanın, tamam kabul, gelirinin haddini bilmeyen bir "serbest piyasa koyunu" nun cenazesinde, ona kartı veren, acımasız faizi yükleyen bankadan çelenk, eşini teselli eden banka müdürü, çocuklarının başını okşayan banka sahibi gördünüz mü! Adliyede yahut haberlerde onları hiç gördünüz mü? Siz hiç, hangi bankanın hangi kartında yüzde kaç faizle biriken borç yüzünden intihar edildiğinin yazıldığını gördünüz mü! "Serbest piyasa" nın hiç mi vicdanı yoktur? Hadi "Millet" Meclisi'nde değiştirin bu düzeni!
|