kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   Son Dakika
  » Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Turizm Rehberi
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Umur Talu @ SABAH
Tel:
0537 660 71 21
Fax:
0212 280 05 51
 

Cüzdan ile vicdan

Teşbihte hata var mı?
Varsa, bağışlayın.
Pozisyonlara ağır çekimde bakarsak... Konum ve icraat bakımından Maliye Bakanı Unakıtan'a "Kabinenin cüzdanı"...
Aldığı tavrın iddiasından ötürü, Başbakan Yardımcısı Şener'e de "Kabinenin vicdanı"... demek mümkün.


Maliye Bakanı, daha bir "muhafazakâr" kültürden geliyor.
Maliye kökenli olmasına rağmen, "kâr-muhafaza özel sektör"de pişmiş engin tecrübesi, pratik zekası, harika esprisi var.
Şener ise, maliye dalında akademisyen olmuş, özel çı-kziyade, "devlet adamlığı" kültürüyle yoğrulmuş. Tabii, biraderi devlet kuruluşu yönetimine yerleştirmek de var serde.
Şimdi Sabah'ta bulunan Elif Korap'ın daha önce Milliyet'te yaptığı söyleşiden aklımızda kalmış; "Dindar bir genç"ken Marksizmle tanışmış. "5, 6 yıllık sorgulama dönemi" geçirmiş.
O akıl, ruh, vicdan, iman fırtınaları içinde Marksizm'e meyletmeyip muhafazakâr inanç dünyasında kalmışsa bile, sorgulamaların etkisiyle "Taklidi iman"dan "Tahkiki iman" dönemine geçmiş.
Maliye Bakanı'nın zihin, vicdan dünyasının ise bilinen böyle bir tarihi yok. "Talih" değil, tarih.
O yüzden, bugün imansızlığa veya maddi dünyanın dünyevi parasal zaaflarına dair de "tahkiki vicdan"la dikkat çekiyor. Hayır, Maliye Bakanı değil; Şener.


AKP, Erdoğan'ın liderliği ama Gül'ün başbakanlığıyla, "Özelleştirme namusu"nu önce Şener'e emanet etmişti.
Şener fazla "muhafazakâr" bulundu muhtemelen; belki biraz fazla "tahkiki vicdan".
O yüzden, oferleştirme-özselleştirme-güzelleştirme-iliştirme-buluşturma-yakıştırma-takıştırma-portlaştırma işleri, yani "Özelleştirme namusu"nun ilk kelimesi Unanakıtan'ın namusuna emanet edildi.
"Maliye" Bakanı idi; devletin, hükümetin "cüzdan"ı sayılırdı.
Nereye ne verilecek, nereye ne ayrılacak, para nasıl tahsil edilecek, hisseler kimin olacak, kimle görüşülecek, kim için yasa çıkarılacak, nereden kaz gelecek, tavuk nereden esirgenmeyecek, ana muhalefetin bankada ne parası var, filan... İşte bu nevi zor işlerin hesabını o daha iyi bilebilirdi. Başbakan'ın tercihi böyle tecelli etti. Neden öyle olduğunu, "muhafazakâr demokrat" AKP'liler herhalde "tahkik" etmiştir.
Elbette işlerin daha hızlı, daha verimli, daha sevimli yürümesi içindi.


Bir markette koy sepete kasaya gelince vicdanınızı mı isterler, cüzdanınızı mı? Yani eliniz hangisine gider?
Ya da siz yazar kasada dursanız, nihayetinde, birikmiş "helal" parayı vicdanınıza mı koyarsınız, cüzdanınıza mı?
Rahat çalışsın diye eski akçalı problemleri affa sokulan, çoluk çocuğunun açıkta kalmaması için SİT dalında yuvalar yapmalarına izin verilen, evladının entegre kümesleri ucuz ithal mısırla beslenen bir bakan, bu ahval ve şeraitte "memleketin en âli ve mal cüzdanı" şimdi "Galataport" iptali ile huzursuz edilmeyi hak ediyor mu?
"Cüzdansız vicdan" desek n'olacağımız Şener, "Ofer-Galata'da lüfer-Kutman-Unakutman-Unakıtan" ihalesini imzalamadı. Dört ay tahkik etti, tasdik etmedi, hasdik etti. Yıl sonunda, partililere hitaben "AK Parti, rant dağıtan bir parti değildir" demiş de ne bilelim ne ima etmişti?
Herhangi bir "Vicdansız cüzdan" dahi bu durumda üzülür, büzülür, bozulur. Arka cepteyse, ter basar; nemlenir, yapış yapış olur, derisi kokar, astarı yırtılır, fırlatılıp atılası gelir.
Bakalım Başbakan, "Muhafazakâr vicdan" ile "muhafazakâr cüzdan" arasında şimdi nasıl bir tercih yapacak? Siz ne yapardınız?
Derler ki, "Vicdan, imanın anavatanı; cüzdan ise şeytanı". Derler mi, bilmem! Diyebilirler mi?

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 İhanet ile ibadet   / 27-01-2006
 Askerin insan hakkı   / 26-01-2006
 Esas mananın peşinde   / 25-01-2006
 Her genç erkeğin rüyası   / 24-01-2006
 Lingo lingo nükleer   / 23-01-2006
 Kahkaha ve ciddiyet   / 22-01-2006
 Devenin neresi...   / 20-01-2006
 Uzun lafın kısası   / 19-01-2006
 Yaşanmış ve öldürmüş hayat hikâyeleri   / 18-01-2006
 Askeri cezaevinden askeri darbeye   / 17-01-2006
YILMAZ ÖZDİL
50 lira...
Bazen kelimeler yetersiz kalır, fotoğraf...
ERGUN BABAHAN
Geçmişle hesaplaşmak
Arkadaşımız Aslı Aydıntaşbaş,...
UMUR TALU
Cüzdan ile vicdan
Teşbihte hata var mı?
Varsa,...
FATİH ALTAYLI
Hürriyet'in Manşet'i bunalımda
Hürriyet gazetesinin yazı...
ERDAL ŞAFAK
Gaz krizi bitti mi?
Gözümüz aydın... Rusya, Mavi...
Türkçe konuşana ceza
Okullarda anadil yasağının küçük çaplı uygulamaya geçtiği Almanya'da,...
Hamas'ın zaferi para musluğunu kısabilir
ABD ve AB, Hamas silah bırakmaya yanaşmayınca Filistin'e para...
Daum'un rüyası Totti
Daum'un rüyası Totti
F.Bahçe, Alman hocanın istediği İtalyan yıldızın durumunu menajerler...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu