kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   Son Dakika
  » Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Turizm Rehberi
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Savas Ay @ SABAH
Tel:
0212 354 40 22
Fax:
0212 274 83 81
 
Gencecik kız çıra gibi sönsün mü?
Kar yağınca hastane haberleri de dondu
KIYMIK - Kıyamam

Gencecik kız çıra gibi sönsün mü?

İşte önceki gece çektiğim fotoğraf. Bakırköy Devlet Hastanesi acil servisinde yatanlar.İstisna var yine de. Son durağım Bakırköy Devlet Hastanesi' nde tas ve hamam diğer günlerde aynı. Ana kapı, müracaat kulübesi, kayıt alma köşesi önleri ve acil servis labirentleri yine tıklım tıkış.

Beteri var
İçeri girer girmez yüzüm gözüm aydınlanıyor. Gururlanıp keyifleniyorum. Son 2 ay içinde en az 5 kere yazdımdı çünkü.
"Ne bu hastanenin hali? Tavan yaralıya müdahale eden doktorların başına çökmüş, daha da beteri bekleniyor" dedimdi hatırlayın.

Az
bekle hele
Sonra İl Sağlık Müdürü Mehmet Bakar, ekibiyle beraber gidip inceleme yaptıydı. Beni de arayıp; "Hallediyoruz, az bekle Savaş Kardeş" demişti. Müdür sözünü tutmuş. Ustalara parayı basmış, onlar da bayram boyunca çalışıp cillop etmişler acil servisi.

Sedyedeki
kız
Lâkin önemli olan hastalar ve yakınlarının zihinsel tadilatı. Kızan darılan olacak ama dost acı söyler. Vatandaş hastanelere bu kafayla gittiği sürece ne doğru dürüst hizmet alabilir ne de şikayetler biter.

Baygın halde
Hemen evvelsi geceden örnek vereyim. Köşede sedye üzerinde yatan bir genç kız var. Tekstil atölyesinde çalışırken fenalık gelmiş, kapıp hastaneye getirmişler. Ardından haberi duyan anası, babası, teyzesi, halası, diğer yakınları da sökün etmiş. Manzara can sıkıcı . Genç kız baygın halde yatıyor, başında toplananlar ise hastanenin altına üstüne, doktoruna başhekimine kim var, ne varsa herkese her şeye bağıra çağıra sövüyor.

Ne
bu tantana?
Az ötesinde çok yaşlı bir teyzenin başında iki doktor, birkaç da hemşire var.
Belli ki teyzenin durumu vahim. O telaş içinde bile doktorlardan biri dayanamıyor bu tantanaya:
- Neden bağırıyorsunuz, hastane burası hanımlar?
- Bizim kızımıza bir saattir bakan yok da onun için. Burası hastaneyse hastaneliğini bilsin.
Doktor bu lafa gülsün mü, kızsın mı?

Durum kritik
Yine de sakin davranıyor:
- Gelir gelmez bizzat ben kanını, idrarını aldırıp tahlile göndermedim mi kızınızı?
- Gönderdin ama şimdi bakan yok.
- Tahlil gelmeden ne yapalım ki? Acil bir durumu yok. Tansiyonu düşmüş. Dinlensin kendine gelir. Bakın orada çok yaşlı bir hanım var, durumu kritik.
- Bu da gencecik kız. Yaşlı kadın yüzünden bizimki çıra gibi elimizde mi sönsün?

Hani
o yeminler?
O durumda böyle bir cümle kurmak istidat işi doğrusu. Dalaşma uzayıp gidiyor. Doktor hala sakin şükür ki. Ama yok, laftan anlamak yanlısı değiller. Sonra bir başka hastanın yakınları bitiveriyor ortada. Onlar daha bir cazgır vallahi:
- Bizi odadan dışarı attınız. Hastamız sedyede, sedye koridorda. Hiç utanma yok mu sizde? Hani doktor yemininiz?

Sonradan öğrendim
Odadan attınız dedikleri yerde bir başka acil hastanın kalbi duruvermiş, ölüvermiş meğer. Şok cihazını çalıştırıp, geri döndürebilir miyiz diye yırtınıyor sağlık ekibi. O sırada diğer hastayı dışarı çıkarmışlar ki, kalabalık olmasın, morali de bozulmasın.

İçeri
kaçtım ama...
Vefat eden yaşlı bir amca. Oğulları, kardeşleri de koridorda. Acı haberi duyunca bir kıyamet de onlardan kopuyor.
Fazlalık yapmayayım diye içeriye doğru, müşahede koğuşuna giriyorum. Bütün yataklar dolu. Kardan buzdan tırsıp evine dönemeyen bazı 'hasta sahipleri' (bayılıyorum bu lafa) ayaklı uçlu uzanmışlar tedavi gören akraba yataklarına.

Cam
çerçeve inmiş
Bir ara güvenlikçiler gelip dert yanıyor:
- Abi ne güzel tertemiz yaptılar burayı. Ama aynı gece yaralı bir gençle gelen arkadaşları camı çerçeveyi indirdi bak!.."
Sabaha doğru ayrılıyorum oradan da.
Bu gece Anadolu yakası hastanelerine de bir bakarım diyorum kendime.
Kısmet artık... Önemli bir şeyler olursa, onu da yazarım olur mu?

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Hıncal Abi haklı ya da haksız. Peki ama biz?   / 26-01-2006
 Bir cenaze töreninin anatomisi   / 25-01-2006
 Kurtarma timinden kurtar ya rabbi!..   / 24-01-2006
 En az üç dil bilip üç dilde küfredeceksin!..   / 22-01-2006
 Kilisede seks ve Papa'ya günah çıkaran Ağca   / 21-01-2006
 Dönmecilik mi yapıyoruz, gizli kamera koyup baksınlar!..   / 20-01-2006
 Muhabirler çay içmeye bekliyor Hıncal abi...   / 19-01-2006
 Ceset fotoğrafı sanat dergisine kapak olur mu?   / 18-01-2006
 Bakan olmuş ama havaya girmemiş   / 17-01-2006
 Tel maşa imparator ve essah kraliçe!..   / 15-01-2006
REHA MUHTAR
Kadın ne ister?
"Kadın sevilmek ister" demiş...
MEHMET BARLAS
Dön baba dönelim, hacılara gidelim...
Çocukluk...
EMRE AKÖZ
Kapitalizm niye gecikti?
Tartışmanın sorularından biri...
MAHMUT ÖVÜR
Roche'da son tango
Çok değil iki yıl önce Türkiye 'Roche...
SAVAŞ AY
Gencecik kız çıra gibi sönsün mü?
İstisna var yine de.
HINCAL ULUÇ
Takke düştü.. Suçlu ortaya çıktı.. Bizler!..
İstanbul'a...
Adım kullanılıyor
Adım kullanılıyor
Galatasaray camiasının gündemindeki isim Ünal Aysal Tahran'dan...
Kovulmadan gitmem
Kovulmadan gitmem
Gerets, "2+1 senelik sözleşmem var. Mart'ta yönetim değişse de...
Köşk tartışması bizi böler
Adalet Bakanı Cemil Çiçek, atv'de Altaylı'ya "Teke Tek" konuştu.
Ecevit: Ağca'yı başımıza yıktılar
Eski başbakan ve DSP'nin eski genel başkanı Bülent Ecevit,...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Pazar Sabah | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu