kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   Son Dakika
  » Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Turizm Rehberi
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Filiz Akin @ SABAH
 

Ben o değilim

Sönmez'le ilk evlendiğimizde bir tanıyan çıkınca güvenlik açısından "Yok o değilim, ama çok benzetirler" diyordum. Karşımdaki "Deli mi bu kadın, göz göre göre 'değilim' diyor" diye şaşırıp kalıyordu. Bir gün Bodrum'da, akraba gibi olduğumuz başka bir Selma arkadaşımla pastaneye gittik. Gözümde gözlük, hızla arka tarafta bir masaya doğru gidip arkamı dönüp oturdum. "Oh, kimse fark etmeden oldu bu iş" derken pastalar geldi. Tam çatal bıçakla kestim, pat pat pat topuk sesleri... Karşımda hınzır ifadeyle ellerini beline koymuş bir kadın. Ağzıma lokmayı götürecekken kalakaldım. "Benden kaçar mı sandınız?" dedi. Tam "Ben o değilim ama..." diyeceğim, elini tehditkar bir şekilde sallayıp "Sizi sizi, tanıdım tabii ki... Hale Soygazi..." deyince, ağzıma attığım parçayı püskürtmemek için peçeteyle kapatıp gülmeye başladım. Tedaviden sonra saçlarım iyice koyu çıkınca tanınmamak kolaylaştı. Makyajsız, kasketimi geçirip dolaşmaya başladım. Televizyon seyreden hanımlar ve gençlerden kaçış yok, ne yapsanız tanıyorlar. Ama ben alışamadım. Senelerce sarışınlıktan sonra aynalaşan camlarda koyu renk saçlı kadınlarla göz göze geldiğimde "Kim bu?" diye irkiliyorum. Biz de bir tuhafız. Hem tanınmamak isteriz hem fark etmeseler fena halde bozuluruz. Kitap Fuarı'nda "Hayata Merhaba" adlı kitabımı imzalayacağımı duyup birikenlere, Deniz (Bircan'ın yeğeni) kitabı bana uzatıp isim soruyor, (İsmet Paşa gibi tek kulak duyuyorum ya) ben de yıldırım hızıyla imzalıyorum. Yanlış taktikmiş meğer... Uzattıkça uzatacaksın, fark edenler, "Haydi biz de imzalatalım. Bak ne kadar çok kişi önem veriyor. Bir daha nerede göreceğiz" diye özenenler çoğaltıyorlar kalabalığı. Ben çabuk çabuk imzalayınca bitiverdi kuyruk. Bakıyorum "Şu Çılgın Türkler"in yazarı Turgut Özakman'ın (tabii ki daha fazlasını hak ediyor da bizimkisi şakalaşmak işte) önünde çok yavaş ilerleyen bir kuyruk. "Kalk" dedim Deniz'e, "Nereye gidiyoruz Filiz Teyze?" deyince, "Kendimizi göstermeye'' dedim. Deniz'in omzuna elimi atıp, birlikte fuarı turladık. Ama hayır, herkes inatla başka tarafa bakıyor. Yüzümde full makyaj, şıkıdım şıkıdım giyinmişim. Hani tanısalar çok iyi olur günümdeyim. Bir tek otobüsteki çocuklar... Onlara el salladım. Çığlık çığlığa cama yapıştılar ama yanlış zamanlama, otobüsten inmek değil binmek ve hareket etmek durumundaydılar. Makyajsız olduğumda ben bile kendimi görmek istemediğimden geçen gün bir hanım durdurdu, dik dik yüzüme bakıp gayet sert bir tonla "Ben sizi nereden tanıyorum?" diye sorunca "Bilmem" deyip kaçtım.

MÜJDE AR VE J.R.
Müjde Ar'a bayılırım, çok güzel esprileri vardır. Hikayeye göre bir gün arabasını tamir ettirmek için Dolapdere'ye gider. O zaman televizyonlar bu kadar her halini göstermiyor insanın. Halk bizim üç metre boyunda olduğumuzu, yatağa bile takma kirpikler, pullu tuvaletlerle girdiğimizi sanıyor. Müjde de sıradan spor kıyafetler içinde, makyajsız, küçük bir kız çocuğu gibi. Bir de bakıyor ki tamirhanedeki odanın her tarafı yalnız onun afiş ve resimleriyle dolu. Tamirci imzalı bir resim verse çıldıracak. "Kaleminiz var mı?" diye soruyor. Adam ona dik dik bakıp. "N'aapcan kalemi?" diyor. "Şey yani resim imzalayacaktım da..." "Sizden resim isteyen oldu mu?" "Ama şey... Burada bir tek benim resmim konmuş her yere..." "Eee?" "İşte o ben... Müjde Ar..." Tamirci, bir resimlerdeki süslü kadına bir de karşısındakine bakıp (O sıralarda "Dallas" dizisi seyrediyor herkes) "Öyle mi canım, o zaman ben de JEY AR!" deyip, elini sıkıyor. ('Dallas'ın başrol oyuncusu J.R.)

ESMER SARIŞIN OLDUM
Boğaziçi Üniversitesi Sinema Bölümü'nün kurucusu Mithat Alan ve Yamaç'ın verdiği kokteylde Hale Soygazi'ye sinemanın artık esmer sarışını olduğumu, insanların yadırgadığını anlatıyorum; "Tahmin ederim" diyor anlayışla. Çünkü benim yolumu kesip "Geçmiş olsun, çok üzüldük" diyorlar. Ben de hiç bozmadan teşekkür ediyorum senin yerine... Sarı saçlarını sallayarak gülüyor.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Roma tatili   / 07-01-2006
 Yeni yılda yeni umutlar   / 31-12-2005
 Unutulan güzellikler   / 24-12-2005
 Kaderinizi siz yönlendirin!   / 17-12-2005
 Hayatın provası yoktur   / 03-12-2005
 Bazen yanlış anlaşılıyor   / 26-11-2005
 Acı yok kazanç da   / 19-11-2005
 Annemin çocuğu ve kediler   / 12-11-2005
 Film gibi bayram ziyareti   / 05-11-2005
 Bazen ağlamak iyi gelir mi?   / 29-10-2005
    Cumartesi Yazarlar
  » Güncel
    Yaşama Dair
    Sinema
    Gurme
BALÇİÇEK PAMİR
Kuşlar bugün yarın burada
Dayanamıyorum. Ben bu ukala...
FİLİZ AKIN
Ben o değilim
Sönmez'le ilk evlendiğimizde bir tanıyan...
SUNAY AKIN
Elleri kanlı bir kahraman
Viyana'da, İkinci Dünya Savaşı...
ALİ POYRAZOĞLU
Ruhu cilalayan sözler
Uzun uzun dinlendiniz. Tatilin...
Çayın önce uzmanı sonra tutkunu oldu
Çay 5 bin yıllık geçmişi ve kültürüyle hayatımızın vazgeçilmez bir parçası...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.