kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   Son Dakika
  » Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Turizm Rehberi
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Ali Poyrazoglu @ SABAH
 

Aman dikkat!

Efendim haberiniz olsun, bugün size misafirliğe geliyorlar. "Kim geliyor?" diye meraktan çatlıyorsanız, söyleyeyim... Siz, size geliyorsunuz... "Yani ben bana mı geliyorum? Ne amaçla?.. Yani biz bize gelirsek, biz kendimize mi gelmiş olacağız? Size siz gelebilir, ama biz bize gelmeyiz. Bize genellikle kimse gelmez... Siz kafayı yemişsiniz, biz normal şeylerle karnımızı doyuruyoruz... Falan filan..." Bütün bu dediklerinizi duyar gibiyim. Sakin olun... Gazetelerde ünlü kişilerle yapılan röportajları okuyorsunuzdur, TV'lerdeki söyleşileri izliyorsunuzdur mutlaka... Peki, niçin sizinle de bir röportaj yapılmasın? Siz de kendi yaşamınızın, kendi maceranızın başrol oyuncusu değil misiniz? Adeta bir film olan hayatınızın başrol oyuncusu, starı kim? Siz. Evet siz! Öyleyse hayatınızda bu kadar önemli bir rol oynayan sizle mutlaka bir röportaj yapılmalı.

BUNU NASIL FARK ETMEDİM?
Adım gibi biliyorum, görüşleriniz, açıklamak istediğiniz konular birikmiştir. Ülkemizin insanları hem kendi sorunlarıyla, hem de dünya meseleleriyle yakından ilgilidir; bunun böyle olduğu gazete ve kitap satışları nüfusa oranlanınca açıkça ortaya çıkar zaten! Bazen röportaja gelen gazeteci insana öyle bir soru sorar ki, şaşar kalır insan: "Yahu ben bu konuda neler düşünüyorum sahi?" ya da "Bak demek böyle bir özelliğim var ben bunu bugüne kadar nasıl fark etmedim", diye derin derin düşünmeye başlarken bir yandan da fiyakası bozulmasın diye, "usturuplu" bir cevap arar. Tabii bütün bunlar olurken röportaja gelen kişinin durumun farkına varmaması için ikramla ya da soru sorarak dikkati başka yere çekilir... Röportajcıların da her zaman hazırlıklı geldiği, iddia edilmez. Dersini çalışmadan gidenler, 'iyi öttüremezler' karşısındakileri. Yalnızca cevaplayan değil soran da içten, aklı başında, dürüst ve hazırlıklı olmalı ki işin tadı çıksın. Soran, gerekli bir soruyla bilinçaltının, bilincin ya da saklı kalmış bir gerçeğin kapısını arayabilmeli, içeri girmeli, üstü tüllerle örtülü duyguları, düşünceleri, anıları, olayları anlattırabilirse, eh işte o zaman başarıya yaklaşmış sayılır. Kendimize bile soramadığımız sorular vardır, cevaplarsak çok ürkünç gerçeklerle karşılaşacakmışız gibi gelir hep bize... Hele bir de öylesine yaman bir soruyu bir başkası sorarsa... Aman aman aman... Bu söyleşi sanatında konuşulan kadar konuşturan, konuyu deşen, gizli gizli sofrayı kurup yemeği hazırlayanda önemlidir; bizde de bu işin pek büyük ustaları vardır... Peki, niye yaşamımızın seyir defterinden tırtıklanmış parçaları başkalarıyla paylaşırız? Paylaşınca çoğalacağımızı düşündüğümüzden mi? Olduğumuz gibi görünelim de şeffaf olalım, yani bakınca kimse bir şey görmesin, diye mi? Yoksa, olmadığımız gibi bir imaj yaratalım da arkasına saklanıp kafamızı dinleyelim, diye mi? Ne olursa olsun, işin tadını belirleyen, dürüstlüktür. Dürüstlük gündemde değilse röportajda bir lezzetsizlik sezer insan damağında. Efendim, bütün bunlardan sonra oturun, alın kendinizi karşınıza bir yandan sorun, bir yandan cevaplayın; kendinize doğru çok tehlikeli bir yolculuğa çıktığınızı göreceksiniz. Yolda başınıza bir şeyler gelirse benden bilmeyin. Herkes kendi haritasını kendi çizer ve o haritada keşfedilmedik yer peşinde koşar durur. Nedir birinci sorunuz, cevabı ne? Merak etmiyor musunuz? Zekanızı küçümsemediğim için tehlikeli soru örnekleri eklemiyorum. Oyunu kuralına göre oynarsanız, altınızda ağ olmadan 30 metre yükseklikte, trapez gösterisi yaparmış gibi hissedeceksiniz kendinizi. Dikkat edin bir yerinize bir şey olmasın, bir sakatlık çıkmasın. Aman dikkat, aman ha!

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 24 saatlik melekler...   / 31-12-2005
 Seyirci olmanın dayanılmaz hafifliği   / 24-12-2005
 Ben eskiden küçüktüm -2   / 17-12-2005
 Gülen düşenceler   / 03-12-2005
 Alt kimlik, üst kimlik derken...   / 26-11-2005
 Başkası olmak   / 19-11-2005
 Vur vur inlesin (2)   / 12-11-2005
 Vur vur inlesin   / 05-11-2005
 Mutluluk köprüsü   / 29-10-2005
 Her izleyici oyunu yeniden yazar   / 22-10-2005
    Cumartesi Yazarlar
    Güncel
  » Yaşama Dair
    Sinema
    Gurme
ALİ POYRAZOĞLU
Aman dikkat!
Efendim haberiniz olsun, bugün size...
SUNAY AKIN
Sahi, neyin adıdır İclal?
"İclal" sözcüğünün...
PROF. DR. BENGİ SEMERCİ
Yarı yıl tatili ve karneler
Aslında bayram tatili...
Halk masalı değil televizyon şovu
Halk masalı değil televizyon şovu
Espiri yoksunluğu, karakterlerin oturmamış olması Keloğlan'ı anlatan...
Genç olmanın dayanılmaz ızdırabı üzerine bir film
Genç olmanın dayanılmaz ızdırabı üzerine bir film
"Noi Albinoi-Buzdan Hayaller"i sevmiştim. Gerçi filmi yeregöğe...
60 yıldır iyi etin peşinde
Beyti Güler eti ve onu pişirmesini en iyi bilen kişi olarak tanınır.
En leziz rakı mezeleri
Türk mutfağının özel tatlarıdır mezeler. Sofranıza renk katacak bu...
Daha iyisini bulacağım diye aşkı kaçırıyoruz
Sezonun en çok izlenen dizisi 'Aliye'nin senaristlerinden Mehmet Bilal, ikinci...
Bana bir kedi yaz
Şair ve yazar Haydar Ergülen Karaf Magazin Dergisi'nde unutulmaz bir yazıya...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.