kapat
   
SABAH Gazetesi
 
   Son Dakika
   Yazarlar
   Günün İçinden
   Ekonomi
   Gündem
   Siyaset
   Dünya
   Spor
   Hava Durumu
   Sarı Sayfalar
   Ana Sayfa
   Dosyalar
   Teknoloji
   Emlak
   Otomobil
   Detaylı Arama
   Arşiv
   Etkinlikler
   Günaydın
   Televizyon
   Astroloji
   Magazin
   Sağlık
   Cuma
   Cumartesi
   Pazar Sabah
   İşte İnsan
   Sinema
   20. YILA ÖZEL
   Turizm Rehberi
   Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
"Eski yazı öğrendim"
İftarda açık büfe olmaz
"Eski yazı öğrendim"

"Eski yazı öğrendim"

Örs- Vedat'cığım. Bugün bu sohbeti seninle yapmamızda en önemli neden, genç kuşak şefler içinde geleneksel Türk mutfağı ile çok yoğun biçimde ilgilenmiş olman. Onların öncüsü sayılıyorsun. İngiltere'de turizm öğrenimi gördün. Türkiye'ye geldikten sonra senin öteki meslektaşlarının arasından sivrilmeni sağlayan, yemeklerle ilgili eski kayıtlara ulaşabilmek için eski yazıyı öğrenmen oldu. Buna ne zaman karar verdin? Başaran- Çırağan Sarayı o zamanlar Almanlar tarafından yönetiliyordu. Ben yiyecek içecek müdürüydüm. Genel müdür bir Türk restoranı açmanın uygun olmadığını düşünüyordu. Mantığı da şuydu: Bildiğimiz haliyle Türk mutfağını sarayın içinde Avrupai tarzda bir restoranda sergileyemezdik. O konuda haklıydılar. Yıl 1989-90'dı.

- Türk mutfağı dendiği zaman akla aşçı dükkanının geldiği dönemler. Türk yemekleri de tabakta Batılılar'ın gözünü okşayan biçimde sunulamıyordu o önemde. - Evet. Necip Usta'nın, Ekrem Muhittin Yeğen'in ve daha bir iki mevcut yeni yazı ile basılı yemek kitaplarını topladım. Zaten Osmanlı kültürüne merakım vardı. Çırağan Sarayı'nda biz bir Türk lokantası açmalıyız, diye direttim. Çünkü konuklar eski Osmanlı sarayında kaldıklarında, böyle isteklerde bulunacaklardı. Eski Türkçe kitaplar topladım.

- Peki nasıl okudun bunları? - Önce tercüme ettirmek istedim. Ama eski Türkçeden yeni yazıya tercüme çok para tutuyordu. Yöneticiler içlerinden ne çıkacağını bilmedikleri kitapların tercümesine bu kadar para yatırmayı istemediler. Bir dostum, yardımcı olmayı önerdi. Bir buçuk yıl kadar çalıştık. Neyse uzatmayayım, Çırağan Sarayı'nda Tuğra Restoran'ı açtık. Ekibi önce Fransız restoranına soktuk. Burada sunuşun nasıl yapılacağını, menü, tabak konseptlerinin nasıl olması gerektiğini bir yıl öğrendiler. Sonra Tuğra'ya aldık. Başlangıçta halkımız Batılı görünümlü Türk yemeklerini reddetti. Ama kısa süre sonra yabancı misafirlerini bize getirmeye başladılar.

- Şimdi de bir başka sarayda Feriye sarayında aynı konsepti devam ettiriyorsun. Normalde ekmeğin yanında tereyağı getirilir. Burada tabakta kurut var. - Evet çifte süzme yoğurdu peynir kırıntısıyla mayalıyoruz. Evet, bir tür kurut bu.

- Zeytinyağı içinde kurutun tereyağı yerine ekmeğin üzerine sürmek üzere sunulması hoş bir şey. Enginar sarması diyebileceğim, altta enginar, ortada iç pilav, üzerine de yaprak sarılıp soğuk yenen yemek de ilginç. - Osmanlı döneminde haremden ayrılma bir hanımın kızı o zaman 80 yaşlarındaydı. Onun ses kaydını almıştım. Annesinden öğrendiği bu yemekleri anlatmıştı. Bunun gibi bir de enginarlı kalkan balığı tarifi var.

- Lezzetler birbirine çok yakışmış. - Bizim Türk mutfağında en büyük sıkıntımız, modern sunum biçimlerine uygun yemek sayısının fazla olmayışı. Sadece Türklerin yemek yediği lokantalarda biz bunları ortaya serpme olarak alabiliriz. Ama Batılı insanlar yemeği tabağında arıyor, başkalarıyla paylaşmak istemiyor. Ortadan tabağınıza aldığınızda ise sosları akıyor, birbirine karışıyor.

- Şu yediğim Boşnak biberi olağanüstü bir yemek. Çok lezzetli bir yoğurt içinde bir tür dolmalık biber turşusu gibi. Ama lezzetler çok farklı. - O yoğurt değil. Ekşi kaymak ile süt karışımı; oldukça sulu bir kıvamı oluyor başlangıçta. İçine biberler ikiye kesilip bastırılıyor. Kaymak ve süt mayalanır, bir tür peynirimsi, kremamsı yoğurt lezzetini alırken, biberler de turşuya dönüşüyor.
DİĞER GURME HABERLERİ
 Nerede o eski yılbaşı baloları
 Rakının suyla beraberliği evlilik gibidir
 Meyhane kültürünü yaşatıyorlar
 Menü lokantanın aynasıdır
 Rakının yanına giden en güzel mezeler
 Antepli Musa Usta
 Peynir, zeytin ekmek kaşifi
 Eleştirmenlik deneyim ister
 Garsonluğun geleceği karanlık
 Soframızdan otlar eksik olmaz
 Alafranga pastacılıkta 82 yıl
 Lezzetli tavuklar geliyor
 Gerçek pizzanın püf noktaları var
 Yeme konusunda iyiyim ama balıkları ayıramam
 Kebap deyince akan sular duruyor
 Lezzet avcısı kalori avcısına karşı
 Cabernet Sauvignon
 Üzüm kabuğunun moda içkisi Grappa
 Bayan Margarita'nın efsane içkisi
    Cumartesi Yazarlar
    Güncel
    Yaşama Dair
    Sinema
  » Gurme
Bir yıl böyle geçti
Bir yıl böyle geçti
2005 üzüntüleri sevinçleri, kayıpları doğal afetleri ve...
Gazeteci yazarların gözünden geçtiğimiz yılın analizi
Gazeteci yazarların gözünden geçtiğimiz yılın analizi
Mehmet Barlas Müzakereler başladı Türkiye'de 3 Ekim'de Avrupa...
Elektronikseverlere dans çağrısı
Canı elektronik müzik çekenler için de yeni yılın ilk ışıklarına...
Eğlence için son alternatifler
Hande Yener'in yeni albümü 'Apayrı' 6 Ocak'ta piyasada olacak...
Bir düşler İstanbul'unda dönen dolaplar
Yılmaz Erdoğan, hem ülkemiz üzerine ilginç şeyler söylüyor, hem de ilk iki...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.