kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Teknoloji
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
  » Pazar Sabah
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
İdeolojinin keskin kılıcı bilimin ışığını söndürdü
Yücel Aşkın'ın Vanlılar için yaptıkları unutuldu

Rektör Yücel Aşkın'ın başlattığı Van yöresine ait Norduz koyun ve keçisinin yok olmaktan kurtarılması ve inci kefalini ekonomiye kazandırması ile ilgili çalışmalar bugüne dek gözardı edildi


İdeolojinin keskin kılıcı bilimin ışığını söndürdü

Rektör Yücel Aşkın'ın başlattığı Van yöresine ait Norduz koyun ve keçisinin yok olmaktan kurtarılması ve inci kefalini ekonomiye kazandırması ile ilgili çalışmalar bugüne dek gözardı edildi.

Başbakanımız Yeni Zelanda'da rektörlerimizi eleştirdi. Oysa bizim üniversitelerimizde çok iyi şeyler yapılıyor. Yeter ki bilim siyasetin güdümüne sokulmaya çalışılmasın

Ogüne dek böyle bir boynuzu hiç görmemiştim. Türkiye'nin arkeolojik ve folklorik hazinelerini içeren zengin koleksiyonun arasında hemen dikkati çekiyordu. "Çok eski çağlardan kalma bir hayvanın boynuzu mu?" diye sordum. Bugün medyadaki görüntülerinden neredeyse tanımakta zorlandığım Van Üniversitesi'nin dinç ve enerjik rektörü Prof. Dr. Yücel Aşkın gülümseyerek cevap verdi: "Hayır, ama pek de bilinmeyen, bu yöreye ait yaşlı bir tekenin boynuzu. Bunlara Norduz keçisi diyorlar." Geçtiğimiz perşembe günü eski eser kaçakçılığı yaptığı iddiasıyla hakkında açılan davadan beraat eden rektörün müze envanterine kayıtlı koleksiyonu ile birlikte Norduz tekesinin boynuzu da kendisinin Azerbaycan'da görevli olarak bulunduğu sırada konutunu basan görevliler tarafından toplanmış, götürülmüş durumda. Bu nedenle o muhteşem boynuzun fotoğrafını temin edemedim. Gerek Norduz koyunu, gerekse keçisi, günün birinde Anadolu'nun İsviçre'si olarak dünyanın dört bir yanından turistleri çekeceğine inandığım Van'a özgü, dünya literatüründe önemli bir yer alacak küçükbaş hayvanlar. Ve bu hayvanlar ile ilgili ilk bilimsel çalışmaları başlatanlar da Ankara Hacettepe Üniversitesi'nden Van'a gelen Zootekni Bölümü öğretim üyeleri Rektör Yücel Aşkın ve Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fırat Cengiz.

DÜNYADA TEK
Aslında bu haftaki yazımın lezzet dünyasıyla ilgisi dolaylı; ancak bu yazıyı yazmamın sebebi, Başbakanımızın dünyanın öbür ucunda, Yeni Zelanda'daki Lincoln Üniversitesi'nde ziyaret ettiği koyun üretme çiftliğinde beraberindekilere söylediği ve medyaya yansıyan, "Keşke bizim rektörlerimiz de böyle çalışmalar yapsa" şeklindeki sözleri. Bu sitemle, Yeni Zelanda'daki benzer üniversitelere göre çok daha zor koşullar altında çalışan üniversitelerimize haksızlık yapıldığını düşünüyorum. En azından geçtiğimiz ilkbaharda gezme fırsatını bulduğum Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nde çeşitli çalışmalar sürdürülüyor. Ve ben sadece bu yöreye özgü Norduz koyun ve keçisi ve yine Van'dan başka hiçbir yerde görülmeyen, dünyada sodalı su içinde yaşayabilen tek balık türü, inci kefali ile ilgili ciddi çalışmaların yapıldığına tanık oldum. Bundan birkaç yıl önce Dünya Slow Food örgütü, jüri üyesi olarak benim de yer aldığım büyük yarışmasında Yunanistan'ın yok olma tehlikesi ile karşı karşıya bir koyun türünü ekonomiye kazandıran bir kuruluşa büyük ödül verdi. Bence ziraat dünyasında adı pek duyulmamış, yok olma tehdidi altındaki Norduz keçi ve koyununu lisansüstü ve doktora çalışmaları yaptırarak bilimsel literatüre geçiren, çiftlik ortamında bu ırkların saf biçimde korunması ile ilgili çalışmaları başlatan rektör Aşkın ve Ziraat Fakültesi'nin öğretim üyeleri de benzer bir ödülü hak ediyor. Norduz, aynı adı taşıyan koyun ve keçinin yetiştirildiği bölgenin adı. Burası Van'ın Gürpınar İlçesi sınırları arasında. Van'a 92, Gürpınar'a da 70 kilometre mesafede ve oldukça geniş bir alanı kapsıyor. Norduz koyunu yetiştiriciliğinin yaklaşık 250-300 yıllık bir geçmişi olduğu tahmin ediliyor. Norduz keçisinin geçmişi ise 3 bin yıl öncelerine, Urartulara kadar gidiyor. Bulunmuş bazı mühür taşlarında yetişkin tekelerin başının üzerinde bir yay gibi yükselen boynuzları hemen seçilebiliyor. Norduz koyun ve keçi tipinin oluşmasında ve farklılaşmasında, bölgenin kendine özgü bitki ve çevre koşulları etkin oluyor. Norduz yaylasının çok değişik ve zengin mikrokliması, bu hayvan tiplerinin oluşmasında başlıca etken.

SOYLARI TÜKENİYOR
Yörede bu hayvanlar çok eski zamanlardan beri yetiştirildiğine göre, buna ne gibi bilimsel katkı olabilir, diye düşünebilirsiniz. Ancak her şeyden önce, bu hayvanların sayısı yok olma sınırına ulaşmış, varlıkları tehdit altında. Öte yandan yöresel hayvan ırklarımızın gen kaynakları da başka türlerle karışarak dejenere olma eğiliminde. Et, süt ve döl verimi, büyüme ve gelişme özellikleri bakımından diğer yerli ırklarımızdan ve yeni oluşturulan bazı melez türlerden daha üstün bu hayvanların koruma altına alınması, işte Başbakanımızın sitem ettiği üniversitelerimizden birinde, katillere bile reva görülmeyen bir muameleye maruz bırakılan Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Rektörü'nün göreve gelmesinden sonra başlatıldı. Rektörün evinde birbirinden lezzetli sardalyeler, değişik biçimlerde işlenerek dayanıklı hale getirilmiş balıkları da tattım. Bunlar da Yüzüncü Yıl Üniversitesi Ziraat Fakültesi Su Ürünleri Bölümü tarafından, inci kefaline katma değer kazandırmak üzere yapılan deneme çalışmalarının bir ürünüydü. İnci kefali aslında çok lezzetli bir balık değil. Boğaz'da balık yedikten sonra inci kefali insana yavan geliyor. Ama yoksul Doğu Anadolu için emsalsiz bir protein kaynağı. Bu balıkların bilinçsizce avlanmasının önlenmesi ve sayılarının yeniden artış eğilimine girmesinde Yüzüncü Yıl Üniversitesi ve Van Valiliği'nin başlattıkları kampanyanın önemli rolü var. Su Ürünleri Bölümü'nden Doç. Dr. Mustafa Sarı, "Bozulan bir çevrenin yeniden kazanıldığını, yok olma trendine giren bir canlı türünün yeniden çoğalmaya başladığını duymaya çok alışkın değiliz. Oysa inci kefali ile ilgili çalışmalarda alışmadığımız şekilde işlerin yoluna girdiğini gördük" diyor. Evet, Van'da iyi şeyler yapıldığı ortada. Eğer üniversiteye belirli ideolojileri yerleştirme uğruna insanların namusuyla, haysiyetiyle, sağlığı ve hatta hayatıyla oynanmaya kalkışılmasa çok daha iyi şeyler yapılabilecek. İşte o zaman Van, Anadolu'nun İsviçre'si olabilecek.
DİĞER GURME HABERLERİ
 Rejans'ın mutfak sırları kitap oldu
 Avrupa Topluluğu'nda yüz kızartıcı sokaklar
 İçkiyi severim sarhoşluğu sevmem
 Mondovino şarabın merkezine seyahat
 Bulgar şarapları patladı
 Mantar çiçek gibi toplanmaz
 Picasso Şile palamudunu sever miydi?
 Ekmek kokusuyla uyanmak
 Nerenin zeytinyağını kullanıyorsunuz?
 Mutfağın asıl sahibi erkekler
 İçkiye yasak yakışmıyor
 Vejateryenlerle hayvan haklarını koruyanlar karşı karşıya
 Avrupalı süt danası sever
 Komşu peynirine sahip çıktı
 Avrupa Topluluğu'ndan bulgur dersleri
 Mevlana: 'Yemek dediğim akıldır'
 Çıtır çıtır gevrek simitler
 Öküzgözü üzümü bir Urartu mirası
 Yemeklerine de herkes hayrandı
    Pazar Sabah Yazarlar
    Güncel
    Hobi
    Röportaj
  » Gurme
    İyi Yaşa
Nazi kamplarındaki Türkler
Nazi kamplarındaki Türkler
23 Ocak'ta TRT-2'de yayınlanacak belgesel Nazilerin Sovyetler...
Çoktan susmuş sesin dinmeyen yankısı
Çoktan susmuş sesin dinmeyen yankısı
Paul McCartney şu sıralar yine gündemde. 'Chaos and Creation in the...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.