IMF'ye göre Türkiye'nin kırılganlıkları
IMF'nin açıklamaları ile yayınladığı raporlar arasında çelişkiler gözden kaçmıyor. Kamuoyuna yapılan beyanlar, Türkiye'de uygulanan politikalar "iyidir", "işler de yolundadır" şeklinde bir imaj yaratıyor. Oysa, hazırlanan raporlarda, bu tür ifadeler yer alsa da, durum başka bir biçimde ortaya konulabiliyor. IMF Başkan Yardımcısı'nın Türkiye ile ilgili son açıklamalarında risk doğuran konuların başında "cari işlemler açığı" olduğu açık bir şekilde belirtilirken, kasım ayında yayınlanan 26 Nisan 1995 tarihli yeni stand-by raporunun 5. sayfasında Türkiye'nin kırılganlıkları şöyle sıralanıyor: Kırılganlıklar * Kamu borcu yüksek. IMF'ye göre bize benzer ülkelerde kamu borcunun milli gelire oranı, yüzde 50'yi geçince risk oluşturuyor. Ayrıca, dövizli borç fazla. Borçların büyük çoğunluğunun faizleri değişken. Olumsuzluklar ortaya çıkarsa faiz yükü artabilir. Sabit faizli olanların ise vadesi kısa. * Bu yapı, bir taraftan borcun yenilenme stresini arttırıyor. Öte yandan ise yatırımcıların düşüncelerinde oluşabilecek ani değişikliklerde döviz kuru ve faiz riski ile karşılaşma gibi bir olasılığı da hazırda tutuyor. * Özel sektörün dış borçluluğu da fazla. Bunun yüzde 43'ü kısa vadeli. * Dış kaynak akışı tersine dönerse; finansal varlıkların fiyatı düşebilir, YTL cinsi finansal yükümlülükler fazlalaşabilir, likidite baskısı çoğalabilir ve dış kredilerin geri ödenmesinde zorluklar gözlenebilir. * Türkiye yüksek dolarizasyona sahip ülkelerden biri. Yabancı para yatırımcılarının düşüncelerindeki ani değişimler sorun yaratabilir. Global likiditenin düşmesi, faizlerin artışı ve döviz kurunun yukarıya hareketlenmesi gibi riskleri de taşıyor.
Banka kredileri * Hızla artan banka kredileri kırılganlık nedeni olabilir. Halen banka kredilerinin milli gelire oranı düşükse de, mortgage ve kredi kartı limitleri gibi yeni geliştirilen borç verme yöntemleri, ileride banka kredilerinin sağlıksız bir biçimde artması sonucunu doğurabilir. Bankacılık sistemini riske sokabilir. * Kırılganlıkla ilgili bazı deneysel rasyolar kullanıldığı taktirde, Türkiye'nin kırılganlıklarında azalma gözlenmekle birlikte, gelişen piyasalara sahip ülkeler ortalamasının üzerinde bir konumda bulunduğu anlaşılmaktadır. Özellikle, toplam ve kısa vadeli dış borçların rezervlere oranı ile kamu dış borçlarının kamu gelirlerine oranı konularında hassasiyet devam etmektedir. Bunlar, IMF'nin nisan ayında belirlediği kırılganlık noktaları. Durumda bir değişiklik yok. Aksine, bir de cari işlemler açığını eklediler. Bütün bu nedenlerle, ihtiyatı elden bırakmamak her zaman iyidir. Bunu unutmayalım.
|