Santa Barbara günü...
Şöyle anlatır şair onların emeğinin gücünü; "Siyah akar Zonguldağın deresi;/ Yüz karası değil, kömür karası;/ Böyle kazanılır ekmek parası..." Cem Karaca tok sesiyle onları anlatır şarkısında; "Maden ocağının dibinde/ Hava yok ışık yok/ Maden ocağının dibinde/ Besin yok karın yok/ Maden ocağının dibinde/Oğlun bile yok/ Maden ocağının dibinde/ Bir sen varsın, bir de ben..." Bir başka şair dizesinde madencinin ruh halini yansıtır; "Vuruyorum korkuyla/ damarlara kazmayı ve kalıyorum/ geçmişin göçükleri altında..."
İzmit'li Barbara Bugün, zenginliği yerin altından gün yüzüne çıkaranların günü... Her yıl 4 Aralık'ta düzenlenen Dünya Madencilik Günü, bu yıl Türkiye'de daha etkin düzenlenen törenlere kutlanıyor. Bugüne adını verilmesine neden olan ise Anadolu topraklarından bir genç kız; Santa Barbara... Yani, inançları uğruna ölümü göze almış azize... Madenciler onu koruyucu melekleri olarak benimsemişler. St. Barbara'nın öldürüldüğü tarih olduğuna inandıkları 4 Aralık'ı da kendilerine "gün" olarak ilan etmişler. St. Barbara efsanesine gelince; Değişik anlatımları olmakla birlikte, Vatikan kayıtlarından elde edilen bilgilere dayalı makalelerde Barbara şöyle tanımlanır: "Roma İmparatorluğu'nun Bitinya Vilayeti'nin merkezi olan Nicomedia'da yaşayan Dioscorius adlı soylu ve varlıklı bürokratın kızı..." Nicomedia denilen yer ise İzmit... Söylenceye göre putperest olan Dioscorius, güzel kızı Barbara'yı eğitmesi için iki öğretmen tutar. Öğretmenlerden biri o dönemin tehlikeli örgütlenmesi olarak kabul edilen Hıristiyanlığı benimsemiştir. Barbara'yı da gizlice Hıristiyan yapar ve vaftiz eder. Kızının güzelliğini kıskanan Dioscorius, iki pencereli bir kule inşa ettirip içine kapatmak ister. Barbara ise pencere sayısının üç olması şartıyla bunu kabullenir. Baba Dioscorius, "Kutsal Üçlü" kavramından habersiz, kızının isteğini yerine getirir. Kızının Hıristiyanlığı kabul ettiğini öğrenince de çılgına döner. İmparatora bağlılığını da kanıtlamak için Barbara ve öğretmenini, Roma'nın adli makamlarına teslim eder.
Madenin melekleri Barbara'nın aşıklarından yargıç Marcion, kızı öldürmek yerine maden ocağına kapatır ve işkence yaptırır. Ancak, işkencenin izlerinin ertesi gün yok olduğu görülür. İşkencenin arttırılan dozu da fayda getirmez. Melekler, Barbara ve öğretmeninin vücudundaki yara izlerini hemen tedavi eder... Bunun çare olmadığı anlaşılınca Barbara ve öğretmeninin idamına karar verilir. İnfazı da Barbara'nın babası Dioscorius'un yerine getirmesine hükmedilir. Baba Dioscorius, kızının başını vurmak için havaya kaldırdığı kılıcının ucuna düşen yıldırım sonucu kül olur. O tarihten itibaren St. Barbara, Hıristiyanlığı ilk kabul eden dört azizeden biri olarak anılır. Ölüm tarihi olarak da 4 Aralık kabul edilir. St. Barbara'ya ait kalıntılar Vatikan tarihine göre 6. yüzyılda imparator Justinianus'un talimatıyla İstanbul'a taşınır. Oradan da Venedikliler, mezarını ve ona ait olduğuna inandıkları eşyalarını Venedik yakınlarındaki bulunan Torcello'daki St. Giovanni Kilisesi'ne götürülür. Asırlar boyu, sadece madenciler değil, topçular, gemiciler gibi sürekli hayati tehlike altında yaşayanlar St. Barbara'yı kendilerine koruyucu melek olarak kabul eder. Göztepe'ye cami, belediyelerin içki yasağı tartışmaları arasında madenciler, hoşgörü içinde St.Barbara'nın koruyucu gücüne sığınarak her 4 Aralık'ta günlerini kutlar...
|