TC'ye sıcak çatışma ninnileri
Geçirmekte olduğumuz iç karartıcı günleri genellikle çok basit açıklıyoruz: - Birileri nifak çıkardı, bu da ayrılıkçı unsurları galeyana getirdi! Her zamanki gibi, fazla gürültü kopartılmadan memleketin altını oysalar, koltuk yerinde durdukça mesele yok! Fakat genç ayrılıkçılar, bölücü tasarının ülkeyi paylaşma yolunda kat ettiği mesafeyi kutlarcasına savaşçı bilinçlerini pekiştirmek için ' sıcak çatışma' çıkarıp kasaba işgal provaları yapmaya kalktıkları zaman gelsin olağanüstü toplantılar! Bu seferki ne zaman durulur bilemem ama böyle provalardan sonra varılan sükunet bir anlamda ' verilen memleket' olmaktadır. Zira yaşanan taşkınlıkların binde biri bile cezalandırılmamakta, vurup kıranların devleti hırpalayışı yanlarında kar kalmaktadır. Bu da onlara ' artık Türkiye'den her istediğimizi alırız' duygusunu doya doya yaşatmaktadır. Tabii ki ' şiddetin üstüne daha da şiddetle gidelim,' demiyorum. Bu tür kalkışmaların ' taktik çalışma' olduğunu vurgulamaya çalışıyorum. Küresel oyuncu, belki de sadece gündelik çıkarları doğrultusunda bize bir şeyleri yaptırmak için, işbirlikçilerini de kullanarak orada burada bıçkın ayrılıkçıları sokağa salmanın fitilini ateşliyor. Onun derdi belki de sırf kendisi için birkaç günü kurtarmaktan ibarettir: - Nöbetimi devralın, benim askerlerim yerine sizinkiler ölsün! Bunun için bir kıvılcım üretmesi yetiyor. Bizler Türkmen'i, Çerkez'i, Kürdü ile sadece ' oynatılan' olduğumuz için ' oynayan' ve ' oynatan' neyi isterse o doğrultuda harekete geçiyoruz. Kimimiz konuşuyor, kimimiz bağırıyor, kimimiz pankart asıyor, kimimiz cam kırıyor, kimimiz kurşun sıkıyoruz. Taktik çatışma, küresel oyuncunun öngördüğü şekilde yürüyor ve bitiyor. O alacağını alıyor veya bu yolla olmayacağına kanaat getirip başka bir oyun için düşünmeye çekiliyor. İşte bu arada ayrılıkçı unsurlar gönüllerindeki haritanın yeni bir aşamasını daha kazandıkları hayaline kapılıyorlar. İştahları kabardıkça dayanılmaz bir küstahlıkla çevrelerindeki ayrılıkçı olmayan unsurları tahrik etmeye başlıyorlar. Asıl boğazımıza kadar gömüldüğümüz tuzak budur; sıcak çatışmalar, pusular, kahpelikler değil! Türkiye Cumhuriyeti'nin 60 yıldır sadece seyrettiği, hatta siyasetçi ve bürokratların gaflet, dalalet ve ihanetleri ile desteklediği bu tuzak ' Kürt olmayanların Doğu ve Güneydoğu'dan tasfiye edilmesi'dir. Bu bölgelerde Kürt ırkçılığı adına yürütülen etnik temizlik birkaç ayaklı tasarı halinde hızını kesmeden devam ederken biz sıcak çatışma ile uyutuluyoruz. Bir kavim, bazı şartlandırılmış kardeşleri tarafından sıcak çatışma ninnileri eşliğinde bin yıllık yurdundan adım adım temizlenirken kaç Allah'ın Türkiye sorumlusu kafasını kaldırıp da yarının ufkuna bakıyor? Yüzlerce yıldır şu veya bu kasabanın ezici çoğunluğunu oluşturan topluluklar, üçbeş yıl içinde başka yöreden talimatla gönderilmiş kitlelerce işgal ediliyor ve dolduruluyor. Üstelik de beldenin yerlilerine ' Buralar bizim olacak, boşuna kendinize ev filan da yapmayın' demekten çekinmiyorlar. (Sıcacık örnek arayan Iğdır'daki Azeri çoğunluğunun başına örülenlere bakabilir.) Kesin bir gerçek vardır: Bugün TC'nin herhangi bir alanda devlet sayılmayı hak edecek bir siyaseti bulunmadığı gibi milli beka meselesinde de herhangi bir çözümü yoktur. Oysa ayrılıkçı yapılanmanın bölgedeki etnik temizlik harekatı adeta bir devlet planı gibi yürüyor! Pilot çevreler seçip nüfus hareketleri yaptırılıyor. Yeni yerleşimciler sanki öğretilmiş bir ders gibi, işinde gücündeki yerli ahaliyi taciz ediyorlar, yörenin bütün rant kapılarına ırkçı bir sahiplenme ile hükmetmek için güvenlik birimlerinin gözleri önünde her türlü zorbalığı uygulayabiliyorlar. Böylece yöre insanı ' buralar yaşanmazlaştı' diyerek göçünü alıp gitmeye mecbur kalıyor. Kısacası bilinçli bir çoğalma, göçme, yerleşme, kovma siyaseti yoktan bir ulus devlet yaratmak üzeredir! Sıcak çatışma dediğimiz bu ninnilerle hem dünya güçleri bizi uyutuyor, hem de Türk düşmanı yeminli ırkçı yerel unsurlar..
|