kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Teknoloji
    Otomobil
    Detaylı Arama
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Barlas @ SABAH
 
Ailede bile despotluk ne kadar yapılabilir ki?
ŞAKA - Kuşku

Ailede bile despotluk ne kadar yapılabilir ki?

Aynı durum hepimiz için geçerli değil mi? Bir aile içinde, ana ya da baba bütün aile fertlerinin tıpkı kendisi gibi olmalarını, aynı şekilde düşünmelerini, davranmalarını istemez mi? Hatırlayın Turgut Özal'ın kızı dolayısıyla patlayan Jaguar Skandalı ertesindeki basın açıklamasını:
- Hangi baba evlatlarına söz geçirebiliyor ki, demişti Özal.
Bu durum apartman yaşamında da, mahallede de, kentte de böyle değil midir? En disiplinli kurum olan askerlikte bile, komutanlar da, erler de aynı olay karşısında farklı davranışlar göstermezler mi? Çünkü insan toplulukları bireylerden, sınıflardan, cemaatlerden, etnisitelerden ve her çeşit farklılığı içeren olgulardan meydana gelir.
Bireyleri de toplumları da birbirlerinden ayıran, farklı kılan sayısız dürtü ve öğe vardır.
Başarılı aile reisi, eşini ve çocuklarını kendisinden farklı kılan nitelikleri değil, aileyi birleştiren nitelikleri ön plana çıkarabildiği oranda o aile sağlıklı, istikrarlı ve mutlu olur.
Bir işletmede patron ve yöneticiler, çalışanların yetenekli yanlarını değerlendirebildikleri ölçüde, o işletmede başarı sağlanır. Politikada da, politikayı etkileyen entelektüel yaşamda da hüner, toplumun değişik kesimlerini birbirlerine düşürebilecek değil aynı hedefte birleştirecek niteliklerini ön plana çıkarabilmektir. Bunu başarabilen toplumlar yarınlarına güvenle ilerler. Sorunlarını çözebilirler, zorlukları aşarlar.
Gelişmiş ülkelerin tarihi, iç savaşlara, katliamlara, soykırımlara, din ve mezhep çatışmalarına, sınıf kavgalarına neden olan "Ayrımcı" davranışlardan alınan derslerin, bugünlere aktarılmasının öyküsüdür.
Gelişmemiş toplumların bugününde ise birileri sürekli farklılıkları kaşır. Birileri diğerleri için "O bizim gibi değil" der. Birileri kendileri gibi düşünmeyenleri hain ilan eder. "Cumhuriyet düşmanı" veya "Rejimin tehdidi" benzeri suçlamalar sürekli seslendirilir.
Türkiye'nin de bir çağ dönümünde bulunduğu bu noktada
"Sessiz Çoğunluk" olarak bir karar vermemiz gerekiyor. Gelişmiş ülkelere mi, gelişmemiş ülkelere mi benzemeye kararlıyız? Dünün kısır kavgalarını yarınlara da taşıdığımız takdirde, geleceğimizin güvenli ve istikrarlı olması mümkün müdür? Tabii ki bu toplumun kendileri gibi olmasını, herkesin ve her kesimin kendileri gibi davranıp düşünmesini isteyen zorbalar, yobazlar ve hatta teröristler var. Bizde de faşistler, teokratik devlet özlemcileri, şoven milliyetçiler, militaristler, dünyanın bütün ülkelerinde olduğu gibi mevcut.
Ama bütün bunlar toplumun marjinal kesimlerini oluşturuyor.
Örneğin Türkiye'de şeriat devleti kurmak tasavvuru, hukuki deyişle "Eksik Teşebbüs" (Veya Nakıs Teşebbüs) bile olamaz. Bunlar sadece "İşlenemez Suç" olabilir.
"Nakıs Teşebbüs", hukukta araçların veya maddi gerçeklerin yetersizliği neticesinde sonuç alınamayan girişim anlamına gelir.
"İşlenemez Suç" ise mesela bir cesede ateş edip onu öldürmeye çalışmak gibidir.
Türkiye'nin sessiz çoğunluğu, bu gerçeklerin farkında.
Toplumu germeye, Atatürk gibi ortak bir değeri bile ayrımcılığa konu etmeye, İslam gibi birleştiren bir inancı bile kavga nedeni kılmaya çalışanlara, bu halkın ezici çoğunluğu her genel seçimde "Sizden bıktık" mesajı vermiyor mu? Ama neticede anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Hitler'in casusu ve kutsal balıklar..   / 10-11-2005
 Siz, "Kesin doğru"ları olan akıllılardan mısınız?   / 09-11-2005
 Erdoğan gerçeği gördü ama onlar göremiyor..   / 08-11-2005
 Karşı düşünceye Lenin kadar tahammüllü müyüz?   / 07-11-2005
 Tarih bizimle başlayıp bizimle bitmez ki..   / 06-11-2005
 Keşke Papa bir Anadol da kullansaydı..   / 05-11-2005
 Nerede o gelecek bayramlar..   / 04-11-2005
 Siz anlamadınızsa biz size anlatalım   / 03-11-2005
 Sadece gökdelen mi çağdaşlığın simgesidir?   / 02-11-2005
 Cam evde oturan komşusunun evini taşlamaz   / 01-11-2005
REHA MUHTAR
Don't dare to do it!..
Ben Avrupa İnsan Hakları...
EMRE AKÖZ
Abdürrahim'i unutturma çabası
Dün 10 Kasım'dı ve...
MEHMET BARLAS
Ailede bile despotluk ne kadar yapılabilir ki?
Aynı...
İLKER SARIER
Emniyet'te "sallanan" koltuklar!
İstanbul'un giderek...
MAHMUT ÖVÜR
Vatandaş 'muhbir' olmalı mı?
Türkiye tam anlamıyla...
SAVAŞ AY
Abbas Güçlü, Uludağ gençleri ve Beyaz
Televizyon...
HINCAL ULUÇ
Taşları bağlayıp, itleri salan Adalet ve..
Tarih tekerrür edecek
Tarih tekerrür edecek
Fatih Terim'le yeniden Milli Takım'a dönen Alpay, "Geçmişte hocamızla...
Frei top görmesin
Frei top görmesin
İsviçre'nin en büyük kozu Rennes'in golcüsü Alexander Frei. Topun ona...
AB'ye Kıbrıs tehdidi
Dişişleri Bakanı Abdullah Gül, Kıbrıs meselesinin çözülmemesinin...
Kretschmer: AB türbana karşı ortak bir tavır belirleyemedi
AB Komisyonu'nun Türkiye Delegasyonu Başkanı Hans-Jörg Kretschmer, AB...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu