kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Teknoloji
    Otomobil
    Detaylı Arama
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Erdal Safak @ SABAH
 

AB merkezinden Avrupa'ya bakış

Brüksel'de dün AB merkezinin bir salonunda Türk ve Hırvat heyetleriyle tarama sürecinin rekabet başlığı açılırken, bir başka salonda bugün açıklanacak İlerleme Raporu ile Katılım Ortaklığı Belgesi'ne son nokta konuyordu. Koridorlarda ise "Avrupa iç savaşa mı gidiyor" tartışmaları yapılıyordu.

İşte oldu. Fransız hükümeti Cezayir savaşının başlamasından birkaç ay sonra, 3 Nisan 1955'te kabul edilmiş olağanüstü hal yasasını tozlu arşivlerden indirdi!
Yasa o dönemde Cezayir için hazırlanmıştı. 50 yıl sonra Fransa'da uygulanacak. Anavatanda. Sokağa çıkma yasağıyla birlikte.
Bir adım sonrası ordunun göreve çağrılması olacak. Yargı yetkisinin askeri mahkemelere devredilmesiyle birlikte. Başbakan Dominique de Villepin bu olasılığı reddetmiyor, sadece "İş daha o noktaya gelmediği için henüz düşünmüyoruz " demekle yetiniyor.
Aşırı sağcı Ulusal Parti'nin lideri Jean-Marie Le Pen ise, "Fransa'nın savaşın eşiğine geldiğini" söylüyor.
Zaten mahallelerde "halk komiteleri"nin kurulmaya başlanması da bu olasılığın korkutan bir işareti. Şimdilik sadece olay çıkmasını önlemek için "gözetim" görevi üstlenecekleri belirtiliyor. Peki ya yarın? Ya yine olaylar çıktığında veya çığırından çıktığında?

Avrupa'da "iç savaş" olur mu?
Dahası, tüm Avrupa basınında olayların, haydi adını koyalım, "başkaldırı"nın diğer ülkelere de sıçraması, hatta tüm kıtaya yayılması tehlikesi üstüne ürperten senaryolar yazılıyor.
Örneğin İtalyan "La Stampa" gazetesi, "Paris yanıyor, yakında Milano da yanacak. Tek bilinmeyen ateşi kimin, ne zaman yakacağı" diyor.
İngiliz "The Sun" gazetesi, "Londra, Berlin, Amsterdam ve Brüksel'in anarşinin kendi Müslüman mahallelerine de sıçraması korkusuna gömüldüğünü" haber veriyor.
"Avrupa'nın bir cephanelik üstünde oturduğunu" yazanlar mı istersiniz, Fransa'daki olayları "program" diye niteleyenler mi, "Avrupa'nın tüm demokrasileri tehlikede" zilleri çalanlar mı, "Fransa sonbaharı Avrupa kışının habercisi" uyarıları yapanlar mı...
Daha da vahimi var. Avrupa'daki 14 milyon Müslüman'ın "uyum"u için denenen tüm modellerin iflas ettiği vurgulanıyor: "Herkesin dilediği gibi yaşaması ilkesine dayalı İngiliz modeli Londra'daki metro saldırılarının altında kaldı. Mutlak hoşgörü üstüne kurulu Hollanda modeli geçen yıl fanatik bir Müslüman'ın, film yönetmeni Van Gogh'u bıçakla delik deşik etmesiyle bitti. Entegrasyon ve asimilasyon amaçlayan Fransız modeli ise varoşların isyanıyla çöktü..."
Bu analizlerde artık Avrupalılar'ın göçmen azınlığıyla barış içinde bir arada yaşamasını sağlayacak formül kalmadığı belirtildikten sonra tehlikeli sulara yelken açılıyor:
"1970'lerden bu yana bir dizi hata, hayal ve korkaklık, sonunda Fransız Cumhuriyeti'nde kurtarılmış bölgeler oluşmasına ve gerçek bir düşman yaratılmasına neden oldu. Varoşlarda silah dağıtılması ve bir cephaneliğin ortaya çıkarılması, silahlı ayaklanma hazırlıkları yapıldığını göstermeye yeterli. Sadece Fransa değil, birçok Avrupa ülkesi böyle bir çatışma dönemine giriyor. Avrupa'da bir savaşın eşiğinde miyiz? Ne yazık ki, evet! Kıtamız yakında kaos ve köktenciliğin elele vereceği çok farklı bir savaşa sürüklenecek. Ve bu savaşta Avrupa devletleri topraklarını, toplumsal istikrarını, yasalarını ve özgürlüklerini koruma mücadelesi verecek." (İsviçre gazetesi "Le Temps".)
Avrupa başkentlerinin işte bu felaket tellallarının çığlıklarıyla sarsılırken AB Komisyonu, Türkiye İlerleme Raporu'nu ve Katılım Ortaklığı Belgesi'ni açıklayacak. Bugün.
Bakalım AB Komisyonu, felaket senaryolarının Avrupa'yı tutsak aldığı bir dönemde kendisine yüklenen tarihi sorumluluğun altından kalkabilecek mi?

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Dışlanmışların "İntifada"sı   / 08-11-2005
 Brüksel berberi ve saçımızın rengi   / 07-11-2005
 Azerbaycan ve kadife devrimler   / 06-11-2005
 Büyük oyunun yeni hamleleri   / 05-11-2005
 Reform sürecinde söylem ve eylem   / 04-11-2005
 Kamusal alanın yılmaz bekçisi   / 03-11-2005
 Güllük gülistanlık   / 02-11-2005
 Kaçınılmaz reform   / 01-11-2005
 Bir "tabu"nun daha kapağı açılıyor   / 31-10-2005
 Ankara'nın işi gerilim üretmek   / 30-10-2005
YILMAZ ÖZDİL
OHAL falan oldular yani...
"Kedi poposunu...
UMUR TALU
Var mı o yüz!
Biliyorum; iş çok ve veya iş yok ve dert...
FATİH ALTAYLI
Meydan itlere kaldı
İstanbul son birkaç yıldır...
ERDAL ŞAFAK
AB merkezinden Avrupa'ya bakış
Brüksel'de dün AB...
'55 Yasası' yürürlükte
İktidardaki UMP, reklam peşinde. İsyancı, polis, ayak takımı gibi...
'Teröristleri indirmeye gücümüz yetmiyor'
Talabani, SABAH'a Kürtler'in bağımsız bir devlet kurma girişiminde...
Övündük çalışmadık güvenmediler
Övündük çalışmadık güvenmediler
Euro-2012 için en iyi projeye sahip olmakla övündük ama İtalyanlar...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu