kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Teknoloji
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Altan @ SABAH
 

Diyarbakır'dan...

Bir zaman öncesine kadar uçaktan inerken ve uçağa binerken yoğun olarak hissedilen "askeri bölge" havası dağılmıştı. Bu kez Diyarbakır'a indiğimde beni mütevazı, sakin ve normal bir havaalanı ile birlikte "pastırma yazının" sevecen ışıkları karşıladı.
Epeydir Diyarbakır'a gitmiyordum, tüm cumartesiyi Baro'nun düzenlediği "AB müzakere sürecinde Kürt sorunu" başlıklı panele katılmak için gittiğim bu kentte geçirdim.
Son gidişimden bu yana Diyarbakır'ın derlenip toparlandığını gördüm. Eskiden pek görülmeyen "kent esvaplarını" giyinmiş buldum. Derin birikimini tümüyle ortaya çıkaran bir şahlanışa henüz ulaşabilmiş değil ama eli yüzü düzgün bir görüntüye kavuşmuş.


Birçok kez gittiğim kenti bu kez Şehmus Diken'in öncülüğünde yeniden keşfe çıktık. İlk durak Cahit Sıtkı Tarancı'nın 1973'ten beri müze olan eviydi.
Ben babamdan Tarancı'nın şiirlerini ve yaşam hikâyelerini dinleyerek büyüdüm. Yıllar ve yıllar her akşam "Kürt'ün Meyhanesinde" aynı masada konuşmadan oturması "nasılsın Cahit" diyenlere Fransızca "ça va" demesi, uzun süre kaldığı Fransa'da her gece onu ufacık tefecik sarhoş haliyle görmeye alışan polisin trafiği keserek ona yol açması çocukluk anılarımda birikmiş hikâyelerdendi.
Eksik kalanları, eski Diyarbakır'ın o muhteşem evinde tamamladım. Annesinin şairden sonra öldüğünü öğrenmem de, ilkokulu bitirene kadar kaldığı Diyarbakır'da bindiği bisikletinin resmi de, onun yaşam serüveninin bendeki eksik parçalarını şimdi biraz daha bütünlemiş bulunmakta...
Tarancı'nın evinin ardından eski bir manastır olan Ulu Cami'ye yollandık. Oradan "Dört Bacaklı Minare"ye. Daha sonra ise Mıgırdıç Margosyan'ın kitaplarında damıtarak anlattığı "Gavur Mahallesine"...
Kentin derin kültürü, "bakana görünen" haliyle yavaş yavaş canlanıverdi. Her adımda karşınıza çıkıp ellerinde "kağıt mendilleri"yle profesyonel rehberlere taş çıkartacak bilgilerini bir nefeste anlatan yoksul çocuklar ordusu, ayağa kalkan bu heybetli eski tarihin itilip kakılmış son kuşağı olmasını dilediğim hem acılı, hem sevimli minik insanları olarak dolaştı çevremde.


Dün yapılmış gibi duran ve çok eskilerden beri kenti çevreleyen surların üzerinden Dicle'ye baktık.
Bir önceki belediye başkanı Feridun Çelik tüm surların çevresini boşaltarak yeşillendirmiş ve halka açık mekânlara dönüştürmüş. Daha önceleri yoğun işsizliğin ve yoksulluğun öbeklendiği surlar artık bir yaşam mekânı... En ağır sorun olarak süregiden işsizlik ve yoksulluk görüntüleri ise varoşlara kaymış. Dicle üzerindeki Roma köprüsünün ardından güneş batıyordu. Diyarbakır'ın sebze ve meyve bahçeleri her zamanki haliyle gene oradaydı.
Hızlı bir gezi bile Mezopotamya kültürünün etkileyiciliğini, bu topraklarda ne kadar çeşitli biçimlerde ve keyifli yaşanabileceğini fısıldıyordu.
Fısıldıyordu ama bu fısıltı duyuluyor muydu?
Bunu da, sabah saatlerindeki panelde izlemeye çalıştım. Çok ağır bir travmadan geçmiş ve derin acılar yaşamış bir bölgenin, yeni şartlarını yeni zihniyetine hemen uyum sağlamasını beklemek haksızlık olur. Ancak "bölge", durumu bilincine net bir şekilde getirmeyi çok istemiyor görünse de, şartların değiştiğini hissediyor, bunu, söylemeden kabulleniyor.
Hayatın değiştiği bir yerde zihniyet eskisi gibi kalabilir mi? Nitekim, Diyarbakır Barosu'nun toplantısının başlığında da bu değişimin en somut imzası vardı:
"AB müzakere süreci..."


Her şeye ait olduğun "ırk" ın gözlüğünden bakmak. "Yönetilen, vatandaş, birey" kimliğini çiğneyip, profesyonel siyasetçilerin "taraftarı" olarak hayatı yorumlamak...
Yaşamın yakıcı sorunlarını çözme gayreti yerine, sadece ve sadece "yönetim biçimi" ile ilgilenmek... Liberal, Marksist, muhafazakâr, sosyal demokrat olarak ayrışmak yerine ırkı öne çıkaran bir anlayışı doğal saymak...
AB sürecinin Türkiye'nin en güçlü devrimci çabası olduğunu, bu sayede sorunların çözüldüğünü, çözülmeyenleri çözmek için de artık hukuk yollarının açık olduğunu, kısaca AB dediğiniz evrensel yaklaşımın sadece ve sadece "insanların mutluluğunu" hedeflediğini unutmamak gerektiğini anlatmaya çalıştım...
Siyaseten yöneticilik peşinde koşmak yerine, insanların mutlu olmasını sağlamak için somut çözüm yolunun aranması gerektiğini vurguladım.
Bu tür görüşler kalabalıklar tarafından duyulur mu? Ben umutluyum. Çünkü artık kimse çile çekmek istemiyor. Hepimizin istediği ekmek, özgürlük ve mutluluk çünkü...

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Medya uyur mu?   / 22-10-2005
 Kemalizmin hiçbir zaman solla ilişkisi olmadı...   / 17-10-2005
 Bu haber niye gazetelerde yok?   / 15-10-2005
 ABD Ankara'ya büyükelçi atamayacak mı?   / 10-10-2005
 Potpuri...   / 08-10-2005
 Türkiye süper...   / 03-10-2005
 Harbiyeliler'e ilk ders   / 01-10-2005
 Haftaya bugün 3 Ekim...   / 26-09-2005
 O iki üye kim?   / 24-09-2005
 Kartepe...   / 19-09-2005
ÖMER LÜTFİ METE
Van Gölü'nde bin başlı canavar
Bütün girinti ve...
UMUR TALU
Ne şans ama!
Bir vaka, bir sürü "şanssızlık"ın...
ERGUN BABAHAN
Urfa'da zaman tüneli
SABAH okumakla bir köyün, bir...
ERDAL ŞAFAK
KKTC ve KIKFD aynı kefeye mi?
Biri Kıbrıs'ın kuzeyinde...
MEHMET ALTAN
Diyarbakır'dan...
Bir zaman öncesine kadar uçaktan...
Kalkıştan 5 dakika sonra çakıldı
Doğu Afrika ülkesi Nijerya'da bir toplantıya giden ordu ve hükümet...
Filmlerdeki korsanlık Afrika'da hortladı
Doğu Afrika ülkesi Somali'nin kıyıları son aylarda Hollywood...
Zirveye ortak geldi
Zirveye ortak geldi
Ligin tepesinde artık Fenerbahçe de var. Malatya'dan 3 puanı Mehmet...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu