kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Teknoloji
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Umur Talu @ SABAH
Tel:
0537 660 71 21
Fax:
0212 280 05 51
 

Saygı kıtlığı

Şu sırada Richard Sennett'in "Saygı" (Ayrıntı Yay.) başlıklı, saygı konulu, saygı kokulu kitabını okumaya başladım.
Cuk oturdu.
Kitabın alt başlığı daha beter oturdu:
"Eşit olmayan bir dünyada."


İnsanlara hep şu masal anlatıldı:
"Ekonomik eşitsizlikler doğaldır."
Meşrulaştırmak üzere, çok tanrılı, tek tanrılı dinlere, tarikatlara, kastlara, soyluluklara, ırk farklılıklarına, ten rengine, kafa şekline, "Tanrı vergisi"ne başvuruldu.
Lakin, cumhuriyet ve demokrasi idealleri, elbette sadece birer "ideal" olsa bile bir "eşitlik" meselesi çıkardığında, kafalar karıştı.
İnsan Hakları bildirgelerinden cumhuriyet ülkülerine, demokrasi tutkularına kadar tüm vaatler, "eşitlik ve adalet" üzerineydi.
Lakin masal sürmeliydi; sürdü:
"Ekonomik eşitsizlikler doğaldır."
İki "doğaldır" arasında, kuşkusuz tarihi, kavramsal farklılıklar vardı: Birincisi hakikaten doğaya, doğa kanunlarına, Tanrı emirlerine, tanrısal düzenlere, kana filan atıf yaparken...
Diğeri kısaca "normaldir" diyordu.
Normalin normal sayılabilmesi, elbette girişim, mülkiyet vesaire gibi özgürlükler, haklar, sermayenin becerisi, akılemekbuluş gibi faktörlerle yapılan izahlara bağlandı ama...
Evet aması da vardı.
Ya insanlar bunu yine de "doğal, normal" karşılamazsa.
İşte, kökenlerindeki (sapına kadar) "devrimci ruh"la ortaya atılmış cumhuriyet ve demokrasi ideallerinin sapları budanarak birer "eşitlik ve adalet illüzyonu" halinde de olsa, yine de "eşitlik, adalet" vaat etmesi gerekiyordu.
Kanun karşısında eşitlik...
Eşit eğitim hakkı...
Eşit işe eşit ücret...
Fırsat eşitliği...
Sağlık hakkı, konut hakkı, insan hakkı vesaire.
Öte dünyanın "eşitlik ve ilahi adalet vaatleri" bu dünyada ne kadar geçerliyse artık, bu "laik, seküler, imtiyazsız" dünyanın eşitlik ve adalet kararlılığı da o kadar gerçekti.
Yoksulluk-zenginlik filan bir yana, lakin evrensel hukuk düzeni, demokrasi ve cumhuriyetin bütün ikna gücü en azından şunda olmalıydı:
"Herkes, saygıyı hak eder."


İşte, Sennett'in kitabı ondan sonrasına dair.
Çünkü, sistemin en önemli "meşruiyet kaynağı" büyük bir yalan. Saygı, aşırı kıt.
Yalanın açtığı boşluğu, hala korku, tedirginlik, baskı dolduruyor. Boşluğu duruma göre, "milliyetiyle, takımıyla, etnisitesiyle, makamıyla, rütbesiyle, parasıyla, malıyla, kılığıyla, kornasıyla, kaba kuvvetiyle saygıdeğer olmak" arzuları dolduruyor.
İlle cinayet şart değil; "bireye saygısızlık ve böcek gibi ezme töresi" hayatın her yanında.
Bir haftadır yazarken öğrenerek, çok çok sayıda kişinin görüşlerini, seslerini duyarak, "Cumhuriyetin bekçisi" bir kurumun içinde, cumhuriyet vaadi olan "kendisine, kişiliğine saygı"ya özlemin boyutlarına tanık oldum.
"Eşitsiz bir dünya"da "saygı"nın neden pek imkansız olduğunun tek örneği tabii ki sıkı ve katı bir hiyerarşi kurumu olan ordu değil.
İşyerlerinin, siyasetin, medyanın, sözde özgür akademi dünyasının büyük bölümü bile "saygısız emir-komutalar" dan ibaret.
Ancak, "kanayan az-subay yarası" şunu gösterdi: Rütbe, düzen, sistem, askeri disiplin tamam...
Lakin, "saygı açığı" ölüme kadar kurumlaşıyor. İnsanların geçimlerine, hayallerine, emekliliklerine, gündelik hayatlarına, çocuğunun psikolojisine bulaşıyor; mezara kadar yakaya yapışıyor. "Eşitsiz dünya" lanet bir "ebedi adaletsizlik"le içlerini eziyor.
Günün "parlak" şirketi OYAK'a, bu yüzden "kendilerini ezen, dışlayan, kemiren" ve "birey olarak değer vermeyen", kastlaşmış, zümreleşmiş bir imtiyaz kurumu olarak bakıyor, "Cumhuriyet'in imtiyazsız, sınıfsız bir kitle vaadi"ni en azından hatırlarken kahroluyorlar.
Tabii, "eşitsiz dünya" da erat olmak da var!
Saygıyı arayan, kendi kalbinde de arayacak önce.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Kankanı söyle...   / 16-10-2005
 Mesele, adalet duygusu   / 14-10-2005
 Her şeye düşman!   / 13-10-2005
 Coşku ile kuşku   / 12-10-2005
 Yaralı subaylar...   / 11-10-2005
 Manevi şahsiyet!   / 10-10-2005
 Astsubay... Az-subay!   / 09-10-2005
 Ayna ayna söyle ona!   / 07-10-2005
 Ne deve, ne kuş!   / 06-10-2005
 Bir şey diyeceğim!   / 05-10-2005
ÖMER LÜTFİ METE
Yurtseverliğin sigortası attı
Fransız sigorta şirketi...
UMUR TALU
Saygı kıtlığı
Şu sırada Richard Sennett'in...
ERGUN BABAHAN
Sermaye ırkçılığı
Hükümetin özelleştirme programını...
ERDAL ŞAFAK
CHP'nin eleştirileri AB karşıtlığı mı?
Ben sosyal yönü...
MEHMET ALTAN
Kemalizmin hiçbir zaman solla ilişkisi...
Naziler bu kez ABD'de
Ohio'da Nazi yanlılarınagösteri izni verilince,siyahlar sokağa...
Ada'ya sert iniş yaptı
Yunanistan Cumhurbaşkanı, Rum kesimini ziyaretinde "Bir dahaki...
Kuş Gribi İnönü'de
Kuş Gribi İnönü'de
Malmö ve Samsun maçlarında 'hastalık geçti galiba' denilen Kartal'ın...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu