kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
  » Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Teknoloji
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Balcicek Pamir @ SABAH
 

Alışmak istemiyorum

"Sonra yakarsınız bir sigara, çöküverirsiniz oracıkta bir yere. O sigara hiç bitmesin istersiniz. İlk seferinde böyle olur işte" diye anlattı

Her doktora sorulan klasik sorudur aslında; "Bir insan, bir can kurtarmak nasıl bir duygu?" Her doktorun ayrı bir cevabı vardır. Kimi "Müthiş bir güç" diye tanımlar, kimi "O an bütün ömür sürsün isterim" diye cevap verir. Kolay mı? Bir insanın canını kurtarmak... Ya bir insanı kaybetmek? Zorlandığım sorulardan biriydi. Karşımda İstanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mesut Parlak vardı. Konumuz üniversiteydi aslında. Nereden o noktaya geldik, nasıl doktor hasta ilişkisini konuşmaya başladık bilinmez. Birdenbire dökülüverdi dudaklarımdan o soru. Peki bir hastayı kaybettiğinizde ne yaparsınız? Karşımda bütün heybetiyle duran o profesör bir anda küçülüverdi. Acımasızdım, üsteledim. İlk kaybettiğiniz hastanızı hatırlıyor musunuz? Profesörün gözleri uzaklara daldı. "Öyle bir histir ki" diye söze başladı. "Öyle bir histir ki kelimeler yetmez anlatmaya. Ameliyathaneden çıkarsınız. Sizi dışarıda umutla bekleyenler vardır. Gidemezsiniz yanlarına. Ameliyathane kapısının önünde duruverirsiniz. Arkanızı bile dönmez, bir daha bakmak istemezsiniz." Sustu. Başını salladı. "Sonra yakarsınız bir sigara, çöküverirsiniz oracıkta bir yere. O sigara hiç bitmesin istersiniz. İlk seferinde böyle olur işte." "Ya sonra? Sonra alışır mı insan?" diye bir soru geçiverdi aklımdan. Çekindim, soramadım. Mesut Parlak anladı. "Alışamazsınız. Kurtarabilecekmişsiniz gibi gelir, sonra gidiverir sessizce. Hiç ama hiç alışamazsınız hastanızı kaybetmeye."

***


Günlerdir anlamaya çalışıyorum. Bir insanı kazara da olsa öldürmenin yükü nasıl taşınır diye. Düğününde yeğenini vuran damat ilk kez ne zaman gülümseyebilir? Gencecik Begüm'ün katili iç hesaplaşma yaşamıyor mudur sahiden. Köpek yavrularını suya atıp boğan küçük çocuklar büyüyünce çocuklarına köpek alacaklar mıdır acaba? Bir annenin 9 ay karnında taşıyıp içinde büyüttüğü çocuğunu serseri bir kurşunla kaybetmenin acısını en iyi kim anlayabilir? Belki bu cevapları bulmak için çaldım kapısını. Belki bireysel silahsızlanma denilince akla ilk gelen isim o diye. Belki de bu gri saçlı güzel gözlü kadının gücüne hayran olduğum için. Nasıl yapıyor, nasıl ayakta durmayı becerebiliyor? Nasıl hala hukukun üstünlüğüne inanıyor, diye sorabilmek için gidip oturdum karşısına. Söylediği her kelimeyi yedim, yuttum, içime sindirdim. Canımı çok acıttı kaybettiği oğlunu anlatırken. Kendi içi de acıdı. Nazire Dedeman'dan bahsediyorum. Oğlunu, kendi deyimiyle bir cinayete kurban veren o gri saçlı kadından. Umut Vakfı'nın kurucusundan. Yaklaşık 10 yıldır "Silaha Hayır" diye bağıran o iradeli kadından. "İlk defa" dedi, gözleri parlayarak. "İlk defa bir başbakan bireysel silahsızlanmadan bahsetti. Müthiş bir gelişme."

***


Her yıl yaklaşık 3 bin kişi ölüyor. Hepsi ateşli silahlar yüzünden. Her gün, her hafta, her ay... Bir başka maganda kurşun haberi okuyoruz. Sayfaları çeviriyoruz, ölenlere şöyle bir göz atarak. Çok mu sıradanlaşıyor insan hayatı? Öylesine kolay mı birini kaybetmek? Profesör "Alışamadım" diyor. Bunca sene sonra bile hastamı kaybetmeye alışamadım." Biz niye alışıyoruz peki? Niye olağanmış gibi davranıyoruz? Anneler alışamıyor oysa ki. Nazire Dedeman söyleşisi yarına. O alışmıyor. "En kolayı bu" diyor. Önemli olan fark yaratmak. Siz de bir fark yaratın, söylediklerini kaçırmayın.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Zorla mı seyredelim yani?   / 25-09-2005
 Bir tarafta keçiler, bir tarafta Birleşmiş Milletler   / 18-09-2005
 Amcam gibi çocuk bunlar   / 11-09-2005
 Alışmak istemiyorum   / 04-09-2005
 Hayatınızı riske atar mısınız?   / 21-08-2005
 Süs havuzuna girmek yasak   / 14-08-2005
 Ailesine düşkün diyorlar ama sevgilisine ne demeli?   / 07-08-2005
 Zor iştir selam vermek   / 31-07-2005
 Bir gölün kaç rengi olur?   / 24-07-2005
 Fakir ama onurlu manikürcüyle kaynak ustasının aşkı   / 17-07-2005
    Aktüel Pazar Yazarlar
  » Güncel
    Hobi
    Röportaj
    Gurme
    İyi Yaşa
BALÇİÇEK PAMİR
Çocuk Bayramı'nın anlamını biz daha...
MEHMET ALTAN
Gitmek, biraz ölmektir...
Neden bilmiyorum, tren...
ÖNCEL ÖZİÇER
Hayalleri hiç bitmeyen Don Kişot
Bana, konuşmanın...
KAZIM KANAT
İsveç'te 40 yaşındaki her kadın hamile
Bizim kahveye...
REFİK DURBAŞ
Heykel yakarak dışa açılınmaz
Aziz Nesin ve Pınar Kür...
Bütün İtalyanlar gibi keyif veriyor
Bütün İtalyanlar gibi keyif veriyor
Bu hafta sizler için denediğim otomobil Alfa Romeo'nun GT'siydi.
Opel, toprağa çıkıyor
Opel, toprağa çıkıyor
Frankfurt Otomobil Fuarı'nın tartışmasız yıldızlarından birisi Opel...
40 yaş gerçekleri
Hayatımın en güzel ve verimli dönemine başlıyorum. Başkalarına...
Usta getir bir Lehmecun Halep işi olsun
Eskiden erkek kuzu etinden zırh kıyması çekilir, lahmacunun harcı evde...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.