kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
  » Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Balcicek Pamir @ SABAH
 
Bir tarafta keçiler, bir tarafta Birleşmiş Milletler
Bir sus kardeşim

Bir sus kardeşim

New York'ta sabah saat 07.00. Yazımı yollamak için erken kalktım. Tembel tembel televizyon kanalları arasında geziniyorum. Malum her kanalda kahvaltı şovları. Daha doğrusu ben onlara öyle diyorum. Gece yapılan talkshow'lardan hiçbir farkları yok aslında. Bir sürü ünlü konuk çağırıyorlar. İşin komiği davet edilen konukların, programların sunucuları kadar dinç ve neşeli olmasını bekliyorlar. Konuklar arasında ara sıra da olsa iyi performans gösterene rastlanıyordur ama bana denk düşmedi. Benim seyrettiklerimde konuklar daha uyuyordu. Düşünsenize sabah yedide yayında olmak için kaçta kalkılmıştır? Kadınlar kaçta saç baş, makyaj yaptırmıştır? Örneğin Gwyneth Paltrow, sabahın köründe son derece bakımlı gözüküyordu. Programın sunucusu durup dururken "Babam gibi olmaktan çok korkuyorum" gibi abuk bir cümle söyledi. Paltrow anlamadı. Eh biz de anlamadık. Hani ekran başındakiler. Sunucu "Hadi bakalım söyle bu replik hangi filmden?" diye sordu, neşe içinde... Kadın yine anlamadı. Neden sonra gülümseyerek "Proof" dedi. İyi mi? Efendim hikaye şu, 23 Eylül'de bütün Amerika'nın heyecanla beklediği, başrollerini Gwyneth Paltrow ve Anthony Hopkins'in oynadığı "Proof" isimli film vizyona giriyor. Hemen her kanalda film hakkında tanıtımlara rastlıyorsunuz. Paltrow da kuşkusuz bu tanıtımlardan biri için bu sabah şovunda. Ama öylesine uyuyor ki sorulan repliğin, reklamını yapmak için geldiği şovun ana konusunu oluşturan film olduğunu bile algılayamıyor. Haklı kadın. Konuşma kısa sürüyor. Röportaj bitiyor ve ardından 35 kiloya düşen 40 yaşındaki bir kadının hikayesi ekrana geliyor. "Nasıl yani?" deyivermişim. Bitti mi yani? Hani film başrol yıldızı ile daha derin bir söyleşi? Sadece "Bu replik nereden?" gibi saçma bir soru yeter mi yani? Başka bir kanala geçtim. Bu sefer saat 07.10 ve karşımda Sir Anthony Hopkins. O da filmi anlatıyor. Daha doğrusu anlatamıyor. Sunucu cıvıl cıvıl bir sesle otomatik silah gibi sorularını soruyor. Anthony Hopkins hızdan başı dönmüş bir şekilde sorunun yakaladığı kısmına cevap vermeye çalışıyor. Lafı biraz uzatırsa, sunucu diğer soruya geçiyor. Elimdeki kumandayı televizyona fırlatmak istedim, inanın. "Bir sus be kardeşim" diye bağırdım sunucuya. "Bir sus da adam konuşsun." Karşındaki ünlü olmaya çalışan bir aktör değil. Karşındaki dünyanın yaşayan en iyi oyuncusu. Bir sus yani. Bu ne kendini bilmezliktir? Sunucu beni mi duydu, yoksa rejiden biri de benim hislerimi mi paylaşıyordu bilinmez. Biraz ara verdi. Ünlü aktör yeni filmini anlattı. Ardından sunucu kendisinden gerçekten de hiç beklenmeyecek, hatta yatakta ayağa kalkıp kendisini alkışlamamı sağlayacak bir soru yöneltti Hopkins'e. "Yaşayan en iyi oyuncu seçilmek nasıl bir duygu?" Hopkins gülümsedi. "Müthiş bir onur. Ama kendimi öyle görürsem ve bu unvana alışırsam yanarım. Hiçbir şey üretemem. O yüzden ben kendimi o unvana layık görmüyorum." Keşke görseydi aslında. Keşke görseydi de sabahın yedisinde bu salak sunucunun karşısına oturup yeni filminin reklamını yapmak zorunda kalmasaydı. Aynı hisleri Türkiye'de, Alpay Pazar Keyfi'ni sununca da hissetmiştim. Duygusal mıyım neyim? Uzun lafın kısası Türkiye'de televizyonlarda sahip olduğumuz bütün adetler, reyting kaygıları, sunucu saçmalıkları falan hepsi çalıntı. Hepsi ABD'den. Zaten biliyorduk ama bir kez daha onayladık. Uyarıyorum, eğer her şeylerini taklit ediyorsak sonumuz feci. Öylesine feci ki, her tarafı magazin sarmış durumda. New York'ta BM zirvesi falan konuşulmuyor. Angelina Jolie'nin kocasını çaldığı Jennifer Aniston'a nasıl "Sus artık, konuşma" dediği daha önemli bir mevzu burada. Bildiririm.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Amcam gibi çocuk bunlar   / 11-09-2005
 Alışmak istemiyorum   / 04-09-2005
 Hayatınızı riske atar mısınız?   / 21-08-2005
 Süs havuzuna girmek yasak   / 14-08-2005
 Ailesine düşkün diyorlar ama sevgilisine ne demeli?   / 07-08-2005
 Zor iştir selam vermek   / 31-07-2005
 Bir gölün kaç rengi olur?   / 24-07-2005
 Fakir ama onurlu manikürcüyle kaynak ustasının aşkı   / 17-07-2005
 İçki servisini başlatın yoksa herkes alkolik olacak   / 10-07-2005
 Aşk ve nefret. İnce bir çizgi...   / 03-07-2005
    Aktüel Pazar Yazarlar
  » Güncel
    Hobi
    Röportaj
    Gurme
    İyi Yaşa
BALÇİÇEK PAMİR
Bir tarafta keçiler, bir tarafta Birleşmiş...
MEHMET ALTAN
Bugün eylül dolunayı...
O benim için, gizli bir...
ÖNCEL ÖZİÇER
Acı nedir bilmeyen şımarık kadınlar
Adam karşımda olsa...
KAZIM KANAT
Merhaba dostlar merhaba efendiler!
Bodrum'da sarı yaz...
Süper sporun başladığı yer
Süper sporun başladığı yer
Ek çok otomobil firmasının yarattığı küçük veya büyük efsaneler...
Bir tur versen?
Bir tur versen?
Yok... Bir kereliğine bile olsa 350Z'yi vermedi. Ben de inadına aynı...
Doktorlar tükendi
Türk Tabipler Birliği yaptığı araştırma ile Türk hekiminin...
Oburluk ile gurmelik arasındaki ince çizgi
Gurme olmak 'yakışıklı olmak' gibi öyle kolay bir şey değil. Önce Allah vergisi...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.