kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Mehmet Barlas @ SABAH
 
Hakan Şükür'ün işlevi gol atmak mı?
ŞAKA - Ne yapsınlar?
Komplo teorisi üretimi kolaymış

Hakan Şükür'ün işlevi gol atmak mı?

Ailede de, toplumda da, sporda da ve her yerde de, insanların farklı rolleri, farklı işlevleri vardır. Geçenlerde Galatasaray'ın yurtta ve dünyada şampiyonluklara taşındığı dönemin unutulmaz Başkanı Faruk Süren'le sohbet ediyorduk. Ona, futbol dünyasının güncel tartışma konularından birine ilişkin soruyu sordum:
- Sana göre Hakan Şükür son dönemde neden gol atamıyor?
Faruk Süren hemen cevapladı bu sorumu:
- Hakan Şükür'ün işlevi karşı takımdaki en az üç oyuncuyu peşine takıp onları etkisiz kılmaktır. Böylece karşı tarafın savunmasında boşluk yaratıyor, takım arkadaşlarına yollar açıyor. Bu işlevini de en mükemmel şekilde yapıyor. İyi bir pozisyonda ayağına top gelirse onu da gole çevirir. Çok yetenekli, disiplinli bir futbolcu o. Ama eğer golcü futbolcu kimdir diye bir isim sorarsan benden, buna örnek olarak Tanju Çolak'ı verebilirim.
Bütün toplumsal örgütlenmelerde (Devlet buna dahil) ve takım oyunu gerektiren birlikteliklerde, kimin hangi işlevin sahibi olduğu bilinirse, yaşam kolaylaşıyor.
Amerikan polisiye filmlerinde görmez miyiz mesela.
Bir zanlıyı sorgulayan polislerden biri, sorgulanan kişiye sert davranır. Diğer polis ise, şefkatli ve yumuşak adam rolünü oynar. Bu önceden hazırlanmış senaryonun uygulanmasıdır. Böylece zanlı, polislerden birine kendini yakın hissedip konuşmaya başlar.
Çok ortaklı şirketlerde de bu tür rol ve işlev dağılımları yok mudur? Bir ortak sosyal ilişkileri sürdürürken, diğeri üretimi veya pazarlamayı üstlenir. Bu işbölümü sağlıklı yürütülürse, şirket büyür. Eğer şirket sahiplerinin ikinci kuşağı babalarının gerçekleştirdiği bu işbölümünü aralarında kuramazlarsa, şirket bölünür, küçülür. Devletin ve toplumun kurumları ve aktörleri de böyle bir işlev paylaşımı içindedir.
Mesela kimileri " Komplo Teorileri " yapar. Kimileri de doğrudan o komploları yapar. Komploları yapanlarla, komplo teorilerini yapanlar bir araya gelirse, oyun bozulur. " Teori " bir anda " Provokasyon "a dönüşür.
Siyasi partiler de, bu tür farklı işlevleri yüklenirler aralarında.
Örneğin Özal'ın kurduğu ANAP, 12 Eylül askeri müdahalesine anti-tez olarak ortaya çıkmıştı. Evren 1983'te seçime bir gün kala " İlle de bizim kurdurduğumuz MDP'ye oy verin " doğrultusunda bir konuşma yapınca, ANAP tek başına iktidar olabildi.
Oysa 28 Şubat post-modern askeri müdahalesinin Başbakanı Mesut Yılmaz, bu dönemin siyasi dayanağı da ANAP oldu.
Hatırlarsınız. Başbakan olduktan sonra Mesut Yılmaz " Benim kimseye diyet borcum yok " diye bir demeç vermişti.
O dönemi içinden yaşayanlardan biri anlattı. Bu demecin ertesindeki MGK toplantısında, Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları, Başbakan Yılmaz'ın uzattığı eli sıkmayıp, ellerini arkalarında tutuyorlar. Yılmaz da bu toplantıyı terk edip, Başbakanın elini sıkmayan generallerin emeklilik kararnamesini hazırlayacak yerde, bir şey olmamış gibi yerine oturuyor.
Siyaseti derinden bilen bir dostum bu olayı yorumlarken şöyle dedi:
- Mesut Yılmaz MGK'yı terk edip, generallerin emeklilik kararnamesini hazırlasaydı ve sonra erken seçim kararı alsaydı, ANAP tek başına iktidar olurdu.
Başta da söylediğim gibi, toplumsal bütün ilişkilerde herkes kendisinin ve yönettiği kurumun işlevini bilmelidir.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Bu kadar çok yıldönümü kafa karıştırır   / 13-09-2005
 Boğaz yalılarına sade tebliğciler mi takık ki?   / 12-09-2005
 Her provokatör terörist değildir   / 11-09-2005
 Anayasa Mahkemesi, Bülent Ersoy, Hülya Avşar   / 10-09-2005
 Ya birileri kalabalıkları konu mankeni olarak kullanırsa?   / 09-09-2005
 Vatanı sevip milleti sevmemek olur mu?   / 08-09-2005
 Bu akıl dışı gelişmeler ille de yaşanmalı mıydı?   / 07-09-2005
 Mehmet Ağar "Güvenlik Projesi"ni açıklamalıdır   / 06-09-2005
 Bravo size... Ne kadar çok politikanız yok!   / 05-09-2005
 New Orleans felaketinden ders alınmalı   / 04-09-2005
EMRE AKÖZ
Profesörün yanılgısı
Bakın beyin uzmanı, Prof. Haluk...
MEHMET BARLAS
Hakan Şükür'ün işlevi gol atmak mı?
Ailede de, toplumda...
İLKER SARIER
Burası Türkiye!
Ne 12 Eylül hakkında, ne...
MAHMUT ÖVÜR
'Düşmanınızın da insan olduğunu unutmayın!'
Dün,...
SAİT GÜRSOY
YÖK, karşılaştırmalı edebiyatı MEB'e gönderdi
Bir...
SAVAŞ AY
İkinci Bahar ve Sevda Yüklü Kervanlar
"Sevda...
HINCAL ULUÇ
Saldım çayıra diye trafik yönetimi..
Aynen öyle..
Tu Kaka oldu: 1-3
Tu Kaka oldu: 1-3
Fenerbahçe, dünya devi Milan'a İtalya'da kök söktürdü. Kaka'nın...
Bu futbol tura yeter
Bu futbol tura yeter
Fenerbahçe, Milan'a yenildi ama ortaya koyduğu futbolla bu gruptan...
Baykal, İşçi Partisi konfenransı için Londra'ya gidiyor
CHP lideri Baykal, 'AB neden Türkiye'ye hayır diyemez' konulu...
Matkapları bakan bilir mi?
Eski Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanları Cumhur Ersümer ile Zeki...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Künye | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu