kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Gulse Birsel @ SABAH
 

Yavuz hırsız!

Sevgili okuyucular, gün geçmiyor ki gazetelerimizde bir 'yavuz hırsız' vakası yazılmasın! Benimle ilgili bir algıda seçicilik mi, yoksa son zamanlarda çok mu fazla traji-komik, kimisi dehşet verici hırsızlık olayıyla karşılaşıyoruz? Başbakan Erdoğan'ın koruma amirlerinden Komiser Selami Erkuvan'ın oğlunun polis misafirlerle dolu sünnet düğününde, altın ve paraların iğnelendiği yastık çalındı! Bu adamla tanışmak istemez miydiniz? Büyük olasılık, şu anda kendine ve şansına lanet yağdırıyordur; yakalanmayı bekleyerek! Ondan önceki hafta, İbrahim Tatlıses'in yeğeni, tuvaletine saklandıktan sonra personelin öğle yemeğine gitmesini fırsat bilerek soyduğu banka şubesinde, bir çalışanın erken dönmesi üzerine yakalandı! Benim esas merak ettiğim, yemekten erken dönen banka çalışanıyla hırsız arasındaki ilk muhabbet: - Hayrola arkadaşım? - Ha? Ne? Eee. Ne olsun, iyilik sağlık! - Ne yapıyorsun burada? - Tuvalete girmiştim... Eee... İşim uzun sürdü! Baktım ki herkes gitmiş! - Kucağındakiler ne? - Bakayım? Aaa, hakikaten bunlar ne?! Para olmalı! - Ne arıyor orada? - E nerede olacak başka? Para bankada olur, burası da banka!

NEREDE O ESKİ HIRSIZLAR!

Banka soyguncuları, mizaha uygun bir malzeme. Karikatürlerde, fıkralarda, kafasına çorap geçirmiş, elinde sahte tabancayla resmedilen bu adam, "Eller yukarı, bu bir soygundur"u söylerken türlü zorluklar yaşar, cesaretini toplayamaz, yanlışlıkla kafasına karısının kaçık çorabını taktığı için yüzü kabak gibi ortadadır vesaire... Ama bana sorarsanız eski moda, tehlikesiz, tamamen mal çalma peşinde olan ev hırsızları, pişkinlikleri ve sıradanlıkları açısından daha komiktir. 70'li ve 80'li yıllarda, İstanbul yakını sayfiye evlerine hırsız girmesi çok yaygındı. Her yıl Florya'daki yazlık evimize birkaç defa hırsız girerdi örneğin. Bu haber, kış aylarında, mesela komşulardan birinin oğlunun yazlık eve sevgilisini götürmesi ve bizim kapının açık olduğunu fark etmesiyle, genellikle olayın vuku bulmasından üç beş hafta sonra ortaya çıkardı! Kimse telaşlanıp üzülmezdi, çünkü yazlık evde birkaç havlu ve eski tişört dışında hiçbir şey bırakılmazdı. Can sıkıcı olan, hırsızın evi birkaç gün otel olarak kullanmasıydı zaman zaman. Kimileri temiz insanlar olurdu, ama bazısı tuvaleti falan çok pis bırakırdı canım! Bir tanesi de içtiği sigarayla koltukları delmiş, annemi çok sinirlendirmişti! Onun dışında yazlık ev hırsızları, hayatımızın birer parçasıydı! Eski, güzel yıllardı. Hırsızlar silah milah taşımazdı. Evde tıkırtı olunca tabanları yağlayıp kaçarlardı. Amaçları gerçekten bir radyo, bir televizyon götürebilmekti! O tehlikesiz, mahalle hırsızlarının sonuncusu, geçtiğimiz yıl bir arkadaşımın evine girdi. Postmodern versiyonuyla tabii! Gece hayatına meraklı arkadaşım, üst katta annesi babası uyurken, sabah üç civarı eve geldiğinde, mutfakta hırsızla burun buruna geldi! Hırsız, korkudan nefesi kesilen arkadaşımdan özür diledi, sadece karnının acıktığını, onun için yan bahçe kapısından girdiğini söyledi ve yan kapının kilidinin bozuk olduğunu belirterek tamir ettirmelerini tavsiye etti! Bunu söylerken "Ne olur ne olmaz abla, hırsızı var, uğursuzu var" şeklinde bir ifade kullanması, o esnada tir tir titreyen arkadaşımın bile dikkatini çekti! Para istemeyen hırsız, biraz peynir ve ekmek rica etti. Bir de, sıkı durun, girişte duran Deepak Chopra kitabını! "Ne zamandır almak istedim, parasızlık, alamadım. Okuyup geri getiririm" diyerek arkadaşımın nefes nefese verdiği bir ekmeği, bir kalıp kaşarı ve "Aşkın Yolu" adlı eseri alıp girdiği kapıdan çıkıp gitti! Ertesi sabah arkadaşımın annesi, en çok neden adama bir tam kalıp açılmamış kaşar verildiğine, dolaptaki birazı tüketilmiş yarım kalıbın da pekala aynı işi görebileceğine hayıflandı! Deepak Chopra kitabı, neyse ki, asla geri gelmedi! Eve alarm taktırılması bu konuda etkili olmuş olabilir! Uydurulmuş bir hikaye değildir, olay kahramanı arkadaşım halen bir kadın dergisinin yayın yönetmenidir!

ŞANSSIZ HIRSIZ
Gazeteci İsmet Berkan'ın aynı evde yaşadığı dördüncü hırsızlık olayı son haber. Geçmiş olsun dileklerimizle birlikte, "Evinizde silah bulundurun" tavsiyesini fazlasıyla yadırgıyorum. Yine arkadaşlarımın başından geçen başka bir hırsızlık hikayesindeyse, evde silah bulundurmaya gerek kalmamış. 90'lı yılların sonu. Kahramanımız hırsız, birkaç hafta boyunca arka bahçeye bakan, balkonlu, ikinci kattaki evi gözetliyor. Görünüşe bakılırsa gece saat on civarında arka taraftaki yatak odalarına çekilen yaşlı bir karı koca evin sakinleri. Plan, bahçeden balkona tırmanıp ıssız salondaki elektronik eşyayı, gümüşleri falan toplayıp götürmek. Mayıs ayının sonları. Ve aynı hırsız bilmiyor ki; o ailenin üçü de Amerika'da okuyan, 20, 22 ve 24 yaşlarında, enine boyuna, üç erkek evladı var! Ve yine bilmiyor ki; soygunu planladığı gün, bu üç tosun Amerika'dan Türkiye'ye tatil için dönmüşler! Saat sabahın üçü. Issız bir salonla karşılaşacağını zanneden hırsız, balkona tırmanıyor ve salondan kendisine bakan, saat farkından uykusu kaçmış, keyifsiz, enine boyuna üç adamla karşılaşıyor! Arkadaşlarım sadece ayağa kalkıyor ve hırsız tek hareketle kendini balkondan aşağı atıyor! Bir bacağı kırılıyor ve hapsi boyluyor! Evde silah bulundurmakla bu işin çözüleceğini sanmıyorum. Belki onun yerine etrafta 'iş' bulundurmak faydalı olabilir. Ya da polis! Aynı şekilde, ikidebir af çıkarmayıp defalarca suç işleyenleri hapiste bulundurmak da işe yarayabilir! Zira birkaç defa kapkaç kurbanı oldum ve hepsi af yüzünden dışarı çıkmış güzide insanlardı! Parmak izi bankası, DNA kayıtları, bekçi sisteminin geri dönmesi, ya da her neyse! Ama iş çığırından çıkıyor. Yavuz hırsız, ev sahibini değil, güvenlik güçlerini bastırmak üzere! Üstelik, bunlar kaşar peyniriyle Deepak Chopra kitabına tav olan mahalle hırsızları değiller artık!

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Ambalajınız doğru mu?   / 03-09-2005
 Evrim bize neler yapacak?   / 27-08-2005
 Komşunu tanı rahat uyu!   / 20-08-2005
 'İçelim güzelleşelim'in bilimsel ispatı!   / 13-08-2005
 'Asrın icadı' Galata'da!   / 31-07-2005
 Terörist sivrisinek Nikita!   / 30-07-2005
 Taklit çanta operasyonu!   / 24-07-2005
 Şeytan diyor ki, al o matkabı   / 23-07-2005
 Allah müstahakkınızı versin!   / 03-07-2005
 Bozcaada'ya gitmeyin!   / 02-07-2005
GÜLSE BİRSEL
Yavuz hırsız!
Sevgili okuyucular, gün geçmiyor ki...
AYŞE TÜTER
Yoğurtlu fasulye çorbası
Tuzlu suyu kaynatın. Fasulyeyi...
İlklere imza atacak
İlklere imza atacak
Ankara, Antalya, İstanbul ve İzmir'de vereceği konserler için yurt...
Sinema filmine sıcak bakmıyor
Sinema filmine sıcak bakmıyor
En çok izlenen TV dizilerine imza atan yapımcı Osman Yağmurdereli,...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.