Bütün sosyeteyi bekliyorum gelmezseniz küserim...
Bodrum'da hayat zor. Her gün davet, parti, kutlama... Herkesin her saati dolu... Her davet ayrı bir gösteri... Eh o zaman göstereceksin üstünü başını, yeni imajını, yeni estetik operasyondan sonra ne hale geldiğini, yeni gardırobunu, yeni manitanı... Sezon değişirken gardırobu, mayoları ve sevgiliyi yenilemek lazım. "Filandan ayrılan falanın yeni sevgilisi, saat başı değiştirdiği mayolarıyla Türkbükü sahillerinde yürekleri hoplattı..." Davetlerin, medyanın da ilgisini çekmesi gerek. Haydaa, bir iş daha... Ünlü birilerini de bulup davet edeceksin... Ben n'payım basına geçmeyen daveti... O kadar masraf et, bir resmin çıkmasın, olacak iş mi? Kameralar hangi saatte nerede, hangi beach clup'da, hangi sahilde... Bunları da bilmek gerekiyor... İnsanlar genelde gazetecilerden ve TV'cilerden şikayetçi. Hava raporları gibi TV'lerden ve radyolardan muhabirlerin hangi saatte, nerede bulunacağının yayınlanmasını istiyorlar. "Ona göre hazırlığımızı yaparız" diyorlar. "Halk da izlemek ister. Yığılma olur" dedim. "Ayol, halkta Bodrum"a gelecek hal mi var?" dendi. Eğlence ve cemiyet hayatı (ne demekse!) yayılmacı bir politikayı benimseyip Bodrum yarımadasının her koyunu ele geçirince, belediye de Bodrum'a bir büyük kent görüntüsü vermek için çalışmaları hızlandırdı. Bu çılgın betonlaşma Bodrum'un sonu olurmuş. Kuşadası'nın başına gelenler buraya bir ders olmalıymış gibi konuşmalar yapanlar pek hoş karşılanmıyor. Dağ, taş inşaat... Herkes sabahtan gecenin 4'üne dışarıda, 4-5 saat yatmak için boşuna masraf, kalırsın bir otelde biter gider. Eh yazın peynir gibi bembeyaz gelinmez Bodrum'a; solaryuma girmek lazım. Gündemde kalabilmek için su kayağı, jet ski, paraşütle atlama dersleri de gerekli... Geçen gün önümden bir sürat motoru geçti; plajda değil, kamyonla geçti... Meşhur playboylardan birininmiş... Basın nerdeyse o plaja gidip orada biniyormuş motora... Plajda oturuyorum bir jet siki geçiyor önümden. Önde bikinili bir fıstık, arkasında siyah elbiseli, kravatlı, gözlüklü bir adam. "Kim bunlar?" Meşhur manken Ferah Feza Yandançarklı'ymış kız. Arkadaki de basın danışmanı, kız nereye danışman oraya... Tabii bir de basın danışmanı olmadan Bodrum gibi büyük bir gösteriye katılmak yanlış olur diye herkes "imaj maker", basın danışmanı taşıyor yanında... Geçen gün oturduğum barda yan taraftaki konuşmaya kulak misafiri oldum. Delikanlı diyor ki; "Kardeşim manken dedin getirdik, imaj dedin yaptırdık. Daha ne bir kare resmimiz çıktı, ne de bir TV'de görünebildik... Paralar bitiyor haberin olsun... Seni buraya uçakla getirdim. Kargoyla gönderirim."
MANŞETLİK GÖRÜNTÜ Çocuk bayağı öfkeli... "Projem hazır, herkesin önüne geçiyoruz" dedi. "Yarın sabah, senin manken jet skiyle giderken bir yandan mayo değiştirecek. Sen sürat motorunun çektiği paraşütle gelip jet sikinin üstünde paraşütten atlıyorsun, jet skinin arka koltuğuna oturuyorsun ve kıza elinde getirdiğin boru şeklinde kutuyu veriyorsun. Kutunun içinde evlenme teklifi var..." Delikanlı sordu; "Bunu yaparsam basına geçebilir miyiz?" Danışman cevap verdi: "Manşet oluruz manşet... Ünlü playboy Kemal, plajda manken Ferah Feza'nın üstüne kondu ve sevgisinin göstergesi olan boruyu jet skide eline verdi." Anlaştılar, operasyon yarın gerçekleşecek.... Bana gelince, ne mi yapıyorum? "Zaman sana uymazsa, sen uy zamana ve zemine" ilkesini belledim. Bugün büyük davet veriyorum. Köpeğim Bıdık için yaşgünü düzenledim. Bıdık da benim gibi Yengeç burcu... Yemekler Fransa'dan, içkiler İtalya'dan, buzlar Kuzey Kutbu'ndan getiriliyor. Bodrum tipi zakkumlar İspanya'dan getirtilecek. Orkestra Jamaika'dan geliyor. Bıdık'a yaşgünü pastası sunulurken "İyi ki doğdun Bıdık" parçasını New York Filarmoni eşliğinde Luciano Pavarotti ve Madonna birlikte seslendirecekler. Bıdık Hermes imzalı, pırlantalı bir tasma takacak. Bütün sosyeteyi bekliyorum, gelmezseniz kırılırım.
|