'İçelim güzelleşelim'in bilimsel ispatı!

Gördüğünüz gibi tatilden döndüm sevgili okuyucular! Zarif eşim ve muhtelif arkadaşlarla, yedik, içtik, yüzdük, güldük, eğlendik! Hiç gelesim yoktu ama, görev beni bekler. Caddebostan Plajı'nda iç çamaşırıyla denize giren vatandaşlarımla başrolü paylaştığım reklamdan da anlaşıldığı üzere, yarından itibaren her Pazar Sabah gazetesinde yazacağım! Gazetecilikteki onbeşinci şeref yılımda, ana gazetede köşe yazarı oldum, gururluyum! Olur da bu köşede arar da bulamazsanız, yine bulup çıkardığım Bodrum'un en iyi saklanan sırları, Ahmet Ertegün'le yaptığım muhabbetten parçalar ve Caddebostan Plajı izlenimlerim, birçok başka metropol manzarasıyla birlikte yarın Sabah'ta olacak. Yine tatile dönmek gerekirse, 'yedik içtik güldük eğlendik' derken, 'içtik' kelimesine özellikle dikkatinizi çekmek istiyorum. Bodrum 'alkolün su gibi aktığı' bir belde, hiç gitmediyseniz bile magazin programlarından öğrenmişsinizdir! Hani Bursa'nın iskenderi, ne bileyim Kayseri'nin mantısı gibi, 'Bodrum'un alkolü' meşhurdur diyebiliriz. En azından tüketim açısından, Bodrum'a özgü mezeleri, kaktüs meyvesini, lahos balığını falan kat kat geride bıraktığı için! Normal şartlarda, yani iş güç zamanları çok az içki içerim ben. Ayda bir veya iki kere, birkaç kadeh. İçki içip müthiş fikirler bulan yazarlardan değilim. Bilakis, kahveye çaya yüklenirim yazarken.

ATA SAYESİNDE RAKI SEVMEYE BAŞLADIM!
Normal şartların dışına çıkıldığında, yani tatillerde ise, iki farklı tavrım vardır: Ya tatili bir 'toksinlerden arınma, sağlığa kavuşma' programı olarak görüp, bütün yıl yapamadığım bütün sporu iki haftalık tatile sıkıştırmaya çalışma ve içkiden, tatlıdan, kırmızı etten uzak durma... Ya da, "Amaan, bir daha mı doğacağız" şeklinde saçma, sığ, ancak neşeli bir bakış açısıyla, her akşam yeme içmeye dalma! Bu yıl ikincisine daha yakın hissettim kendimi! Unutmayın ki bütün kötü alışkanlıklar kötü arkadaşlar yüzünden edinilir! Ben de Ata Demirer sayesinde rakı sevmeye başladım! Geçtiğimiz günlerde rakısever gurme entelektüellerden oluşan bir grup Sabah'ın haftasonu ekinde bir 'rakı tadımı' yapıp, farklı markaların özelliklerini karşılaştırdılar. İlgiyle okudum, zira Efe Rakı'nın hanımların damak tadına uygun olabileceği, bu yüzden popülerleşeceği söyleniyordu yorumlarda.Tam üstüne bastınız, ben o gruptanım! İstatistiklere göre bira ve şaraba geçiş yapan yurdum insanının azalan rakı tüketimini, benim gibilerin eski günler seviyesine çekebileceğini düşünüyorum! Ama herkes benim içtiğim miktar ve hızda içecekse, istatistikleri azıcık oynatmak için benim gibi milyonlarca kadın lazım, o da ayrı! Tam bu esnada BBC'de müthiş bir belgesel seyrettim alkolle ilgili. Üç kadın, üç erkek belgeselci, yanlarında bilim adamları ve psikologlar olmak suretiyle, akşamüstü bir bara girip içmeye başlıyorlar, eğlenceli, bol şaraplı bir yemek, sonra diskoda 'tekila shot'lar derken, sabah üçe kadar zil zurna sarhoş oluyorlar. Hem bu bol alkollü gece, hem de ertesi sabahı, yanlarındaki bilim adamları tarafından izleniyor ve detaylarıyla kameralara kaydediliyor. Hem belgeselcilerin tavır ve hareketlerinin nasıl değiştiğini izliyoruz, hem de bunun tıbbi açıklamalarını öğreniyoruz:

ALKOL KOKAİNDEN DAHA ETKİLİYMİŞ
Alkol beyine çok çabuk gidiyor şekilde, beyni zararlı maddelerden koruyan kan-beyin bariyerini aşabiliyor. İlk bir veya iki kadehin etkisi kendini daha rahat, daha mutlu hissetmek. Fazlası endişe, sinirlilik, depresyon ve saldırganlığa yol açabiliyor. Sonrası artık, kişilik yapısı sosyal tavıra da bağlı olmakla birlikte, "Yanımdaki kıza mı bakıyorsun?" dan "Sen benim kim olduğumu biliyor musun lan?"a uzanan geniş bir yelpaze! Türkbükü'nde niye silahlar patlıyor sorusunun bir ölçüde cevabı belki.

Hem kadında, hem erkekte bulunan ve etkilerinden biri de cinsel isteği arttırmak olan erkeklik hormonu testosteron, alkolle birlikte kadınlarda yükselmeye başlıyor! Hanım belgeselcilerde, dördüncü kadehten sonra bu gerçek, hafiften, küçük flörtlerle kendini belli etmeye başlıyor! Bu nokta ilginç çünkü erkeklerde böyle bir etki görülmüyor! Hatta belli bir miktardan erkeklerde testosteron düşüyor. Bu yüzden düzenli olarak içki içen erkeklerde, göğüslerde kadınsı bir büyüme olduğu tespit edilmiş.

Alkol beyindeki su ve glikoz oranını azaltıyor. Böylece çok içilen gecelerin ertesi sabahında baş ağrısıyla uyanılıyor.

Sıkı durun: Bazı doktorlara göre, alkol, bağımlılık yapma açısından kokainden çok daha tehlikeli bir madde! Bu arada, rakı ve hanımlardan bahsetmişken... Alkol, kadınları daha çok ve çabuk etkiliyor. Cüsseleri küçük olduğundan değil. Vücutlarında erkeklerden daha az su, daha fazla yağ olduğundan, alkol kanda daha kısa zamanda daha yüksek bir yoğunluğa erişiyor. Uzun sözün kısası. Bodrum'da veya, başka bir yerde, rakı veya başka bir içki... Nerede duracağını bilmek lazım. Ağzımızla içelim, yarasın!