Merkez Bankası indirimi gelecek aya bıraktı
Dün önce İstanbul Sanayi Odası'nın "Ekonomik Durum Tespiti Anket Çalışması"nın sonuçlarını dinledim. İSO Başkanı Tanıl Küçük, "Sanayinin yavaşlama eğilimi içine girdiğini ve bunun büyümenin devamını tehdit edecek boyutlara varmaması gerektiğini" söyledi. İSO danışmanı Erdoğan Özötün de "Sanayide ve ihracatta yavaşlama oldukça kritik bir noktada" dedi. İSO Anketi iç talebin azaldığını ve sanayinin yurtiçine mal satmakta zorlandığını gösteriyor. İçeriye mal satamayan sanayinin ihracata yönelmesinin önünde ise kurun düşük olması var. Yurtiçine ve yurtdışına satışlarını artıramayan sanayi sektörü üretimden ciroya, istihdamdan yeni yatırımlara, kârlılıktan kaynak yaratmaya kadar bir çok konuda kırılma yaşıyor. 2004, Türkiye ekonomisinin olduğu gibi, sanayinin altın yılı olarak kalmaya aday görünüyor. Yükselme döneminin ardından sanayide düşüş dönemi yaşanıyor artık.
Merkez'in tavrı Dün ikinci olarak, Merkez Bankası'nın ağustos ayı "Enflasyon Görünümü" raporunda faizleri neden düşürmediğinin gerekçelerini okudum. Banka geçen ay "Önümüzdeki aylarda kısa vadeli faizlerin eğiliminin aşağı yönlü olma olasılığı bir önceki döneme kıyasla azalmıştır" cümlesiyle kendisini bağlamıştı. Onun için faiz düşürmesi pek beklenmiyordu. Ancak Banka, son bir aydaki gelişmeleri yurtiçi talebin, ihracattaki durgunluğu da, yurtdışı talebin gevşemesine yordu. Merkez Bankası değerlendirmesini "Son bir ay içinde açıklanan verilerle, toplam talepteki olası gelişmelerin gelecek dönem enflasyonu üzerindeki etkilerine ilişkin kaygılarımız geçen aya kıyasla azalma eğilimi göstermiştir. Bu eğilimin önümüzdeki dönemde devam etmesi ve önemli bir dışsal şok oluşmaması durumunda kısa vadeli faizlerin aşağı inme olasılığı artacaktır" diye sonlandırdı. Yani bu ay yapamadığı faiz düşürmeyi gelecek ay yapacağının mesajını verdi. Faiz düşürme konusunda elini çözdü.
Cari açık tavan İyi ki çözdü, çünkü akşam saatlerinde açıklanan ödemeler dengesi verileri, cari işlemler açığının haziranda 2.3 milyar dolara, son bir yıllık açığın da 19.3 milyar dolara vardığını ortaya koydu. Eğer cari açık geçen yılki seyrini tekrarlarsa, bu yıl ikinci yarıda 7.8 milyar dolarlık açık oluşabilir. Bu da yıllık cari açığı 21.5 milyar dolara taşır. Ekonominin, ihracatın ve sanayinin çarkları durgun ama ithalat tam gaz. Bir yanda faiz ve cari açık tavan, diğer yanda kur ve sanayi üretimi taban. Bu tabloya ekonomi ne kadar dayanabilir? Dışarıdan sermaye girdiği sürece açığı finanse ederiz, bu doğru. Ama bu durumda sanayinin çarklarını kim nasıl hızlandıracak? Aslolan da bu değil mi?
Sonuç "Baldan öte tatlı, zehir; zehirden beri acı, ilaçtır" Aydın sözü
|