kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
  » Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Sunay Akin @ SABAH
 

Ne dediniz, yoğurt mu?

Cemal Reşit Rey, Beşiktaş'taki Serencebey Yokuşu'nda bulunan evinde çalışırken rüzgar, bahar kokuları taşımaktadır açık pencereden içeri... Ama sokaktan geçmekte olan yoğurtçunun sesi de girer odaya. Hani, Ziya Osman Saba'nın şu dizelerinde karşılaştığımız seyyar yoğurt satıcısının sesi: Akşamlar iner "kaymak yoğurt"çularla, Kaldırımlar benim için gölgelenirdi. Saatler ilerler bozacılarla. Derken bir komşu seslenirdi. Yoğurtçunun elinde salladığı çıngırağın melodisinden öylesine etkilenir ki Cemal Reşit Rey, duyduğu bu ses piyano prelüdlerine ilham kaynağı, daha doğrusu kaymağı olur!

SUSURLUK AYRANI
Osmanlı sarayının sofralarından eksik olmayan yoğurt, 1741 yılında bir protestoya da araç olmuştur. İran hükümdarı Nadir Şah'ın hediyelerini dönemin padişahı I. Mahmut'a sunan elçi Hacı Han, kendi onuruna verilen ziyafette yemeklik emininin kendi sağ tarafında yürümesine çok bozulur. Öyle ki, bu durumu hakaret sayar ve sofrada yoğurttan başka hiçbir şeye el sürmez. Yoğurtla başladığımız bu yazımıza biraz su katalım. Aziz Nesin, yaptığımız en güzel şeyin ayran olduğunu söyler ve ekler: "Ne var ki onu da yoğurda su katarak elde ederiz." Ayran denilince de akıllara gelen ilk yer Susurluk'tur hiç şüphesiz. Ama, bu kasaba 1996 yılının 3 Kasım gecesinde yaşanılan trafik kazasından sonra daha da ünlenir. Bir kamyonun altına giren Mercedes marka otomobilde bir milletvekili, bir emniyet görevlisi ve kırmızı bültenle aranan bir uyuşturucu kaçakçısının birlikte yolculuk yapıyor olması, kana ve borca batırılan Türkiye'nin direksiyonunun kimlerin elinde olduğunu son derece net ve de açık bir şekilde gözler önüne serer. Herkes, devlet - mafya işbirliğine kimlerin adının karıştığının yanıtını otomobilden çıkan cesetlerin kimliğinde ararken, bir gerçek kaçar gözlerden! Susurluk olayının içyüzünü anlayabilmek için yola bakmamız gerekir. Altı şeritten oluşan bu yol, NATO uçaklarının inişi için yapılan gizli bir havaalanıdır aslında. 1950'den sonra iktidar olan mandacı anlayışın bir eseri olan yolda ülkenin kimlere teslim edildiğinin gözler önüne serilişine, Can Yücel'in "Benzetmeyi benzetme" adlı şiirinde de tanık oluyoruz: "Susurluk" ismi su sığırından geliyor "Manda" demek yani 3 Kasım 1996'da Susurluk yolunda O iblis Mercedes'in Masum kamyona çarpmasıyla Gazi tarafından vaktiyle Vaktinde sittir edilip de Sonradan harimimize Sinsi sinsi sokulan Manda var ya İşte o MANDA göle sıçtı Amerika'nın Susurluk olayı da hepinizin yakından tanışığı Dalton kardeşlerdir. Ünlü çizgiroman sanatçısı Goscinny'nin çizdiği Red Kit'ten tanıdığımız bu dört kardeşin adları Joe, Jake, William ve Avarel değil, gerçek hayatta Bob, Grat, Bill ve Emmet'dir. Daltonlar at hırsızlığı, içki satmak ve soygun gibi suçlara karışmadan önce polis memuruydular Bu yönüyle de "Vahşi Batı'nın Susurluk Vakası" Dalton kardeşlerdir. İşin aslına bakılırsa, Dalton kardeşlerin beş kardeş olduğu görülür. Beşinci kardeş olan Frank da polis memurluğu yapmıştır. Diğer kardeşlerinin kirli işlerine ortak olmayan Frank, göğsünde şerif yıldızı taşırken, bir kanun kaçağıyla giriştiği çatışmada vurularak ölür. Belalı kardeşlerden Bob ve Grat, Coffeyville kasabasında öldürülürken, Emmet sağ olarak kurtulmayı başarır. Bill'in aralarında olmayışının nedeni, daha önceden tutuklanarak hapse konulmasıdır.

KANUN KAÇAĞI
1890'lı yılların İstanbul'u, Dalton kardeşlerin yaptığı soygunlardan haberdardır. Ahmet Mithat Efendi'nin çıkardığı "Tercüman-ı Hakikat" gazetesinde "Amerikan Havadisi Garibesi" başlığı altında verilen haberler arasında Dalton kardeşlerin soygunlarına da rastlanır. Beyoğlu'nun bir kahvesinde ya da bir atlı tramvayda okunan gazetedeki haber üzerine, Dalton kardeşleri konuşan iki İstanbullu'ya kulak misafiri olmak olağandır o yıllar için! Red Kit'in serüvenlerinde merdiven basamağı gibi dizilen Joe, Jake, William ve Avarel sözde oğullarıdır Daltonlar'ın. Bu dört kanun kaçağı ile Susurluk olayı arasındaki ayrım, Daltonların her serüven sonrasında Red Kit tarafından yakalanarak hapishaneye konulmasıdır. Yani, Red Kit'te Daltonlar'ın lehine atılan "Amerika sizinle gurur duyuyor" sloganı duyulmadığı gibi, kahraman da ilan edilmezler.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Cumartesi sineması   / 23-07-2005
 İstanbul uçurtması   / 16-07-2005
 Şiirin gökyüzünde yeni bir yıldız   / 09-07-2005
 Hey gidi Kazım Koyuncu!..   / 02-07-2005
 İkinci çocukluk   / 25-06-2005
 Filleri yutan pireler!..   / 18-06-2005
 Ne dediniz, yoğurt mu?   / 11-06-2005
 Baharı uğurlamak   / 04-06-2005
 Denize doğru   / 28-05-2005
 Gemilerin kardeşliği   / 21-05-2005
    Cumartesi Yazarlar
    Güncel
  » Yaşama Dair
    Sinema
    Gurme
ALİ POYRAZOĞLU
Düş gücü ustaları merhaba...
Biliyorum halinizden memnun...
Şato alın, şarap üretin
Fransa'da devlet bağları korumak için kolaylık sağlıyor. Zor...
Limon ve Zeytin terlik giyecek
Salih Memecan'ın yarattığı ve her yaştan pek çok kişinin fanatiği olduğu...
7 gün 7 gece nerede ne yapmalı?
30 Temmuz Cumartesi
İnce kum, soğuk deniz
Altınkum plajı.
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.