kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Son Dakika
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Turizm Rehberi
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Omer Lutfi Mete @ SABAH
 
Köşk ve türban, yandım aman
Cevapsız cevap

Köşk ve türban, yandım aman

Son zamanlarda özellikle milli meselelerle ilgili tavır ve düşüncelerini büyük ölçüde paylaştığım, ayrıca hükümete yönelik eleştirilerinin önemli bir kısmına katıldığım Sayın Baykal'ın 'Cumhurbaşkanlığı Köşkü'nde türbanlı eş' konusuna verdiği sert tepkiyi anlamakta zorlanıyorum.
Umarım bari Baykal kendisini anlamakta zorlanmamış olsun. Tabii eğer kendileri CHP'nin bugünkü halkoyu oranına razı iseler ve amaçları sadece bunu koruyabilmek için Erdoğan cephesi ile kayıkçı kavgası yapmak ise o takdirde hükmüm de, temennim de başka olur. Ancak bunu Sayın Baykal'a yakıştırmak istemiyorum.
Başbakan hanımının başörtülü olması ile cumhurbaşkanı hanımının başörtülü olması arasında neden ve nasıl böylesine vahim bir fark bulunabildiğini aklıma zorla kabul ettirmeye çalışıyorum. Sayın Baykal'ın dile getirdiği gerekçeler yanında yenilerini de icat etmeye çalışıyor ama yine de tepkiyi makul bulamıyor, hele böyle bir durumu laikliğin sonu sayamıyorum. Sayın Baykal'ın dediği gibi başörtüsü Çankaya'ya çıktığı zaman neden başı açık dolaşmanın imkânsız hale geleceğini idrak etmekten de aciz bulunuyorum.
Bir tek 'hüsnü tevil' yapabiliyorum; o da beni demokrasinin dışına atıyor:
-Efendim başbakanı halk seçiyor. Dolayısıyla başbakanın eşinin başörtülü olması doğaldır. Çünkü halkımızın da önemli bir kısmı başörtülüdür. Oysa Cumhurbaşkanı'nı halk seçmiyor. Tam aksine, Cumhurbaşkanı, halkın seçtiği kişilerin yapacağı hataları önlemek üzere 'sistemin karnı'ndan doğuyor. Onun içindir ki, sistemin vazgeçemeyeceği kale, Çankaya köşküdür. Orası, halk işgalinden kurtarılmış, halkın köhne değerlerinden arındırılabilmiş tek mekandır. Esasen başbakanın hükümeti, cumhurbaşkanının da devleti temsil etmesinin hikmeti buradadır. Hükümet halkın ürünüdür, devlet ise kendi kendine var olmuş kutsal bir yapıdır. Onun için, hükümet vadisindeki hanım sultanın (first Leydi' anlamında) başı örtülü olabilir ama devlet vadisinde zinhar böyle bir duruma tahammül edemez.
Açıkçası bu mızrak demokrasi çuvalını deler ama başkaca bir tevil de yoktur.
Doğrusu rahatsız olduğum ve anlamakta zorlandığım asıl bu tutarsızlıktır. Yoksa Sayın Emine Erdoğan'ın ille de Çankaya'da oturmasını isteyenlerden değilim. Bir kere onun Çankaya'ya çıkması Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın Adalet ve Kalkınma Partisi'nin başından ayrılması demektir. Bu durumda da, zaten kurumlaşamayan partinin kısa sürede biricik ikbal çatısı olmaktan çıkacağı kesindir. Onun için Emine hanımlı bir Çankaya murat edersem bu parti içindeki dostlarım alınır, hatta beni düşman bile ilan edebilirler:
-Sen, partimizin sonu gelsin diye Sayın Tayyip Erdoğan'ın Çankaya'ya çıkmasını istiyorsun?
Böyle bir tepki çekmemek için Tayyip Bey'in ille de Cumhurbaşkanı olması yönünde fikir beyan etmiyorum. Kaldı ki Sayın Emine Erdoğan'ın sergilediği parti içi hanımlar-arası liderlik tarzını da hem kendisi, hem de çevresi için çok yorucu bulan bir vatandaş olarak onu ille de Çankaya'da görmeyi arzuluyor değilim.
Sorunum, Sayın Baykal'ın başörtüsü ile Cumhurbaşkanlığı köşkü arasında gördüğü ve ördüğü bir araya gelemezlik mantığını anlamakta zorlanmam. Hepsi bu.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Mumcu'nun iddialı deneyi   / 13-06-2005
 Korsan fıkıh musluğu   / 10-06-2005
 'ABD çıkarması'nın sağlaması   / 09-06-2005
 Beni sokmayan 'yalan'   / 07-06-2005
 Siyasallaşma ve apartheid   / 06-06-2005
 Yalan Cumhuriyeti   / 03-06-2005
 Batı'da milliyetçi cilveler   / 02-06-2005
 Fransız gurur ve şuuru   / 31-05-2005
 Müzmin sevindirik ve lazımlık   / 30-05-2005
 Uyan padişahım uyan   / 27-05-2005
ERDAL ŞAFAK
İktidar ve Çankaya
Sakin, soğukkanlı, sözlerini tartan...
ALİ KIRCA
Peynir gemisi!..
Yazılacak mutlaka daha önemli konular...
ÖMER LÜTFİ METE
Köşk ve türban, yandım aman
Son zamanlarda özellikle...
UMUR TALU
Yürekle, emekle...
Onlara hep gıpta ederim. İçimdeki...
YILMAZ ÖZDİL
Sat da görelim...
Etiyopyalı Elvan, ay yıldızlı formanın...
ERGUN BABAHAN
Annelerin suçu ne?
Vatandaşın hakkına sahip çıkmak başta...
'Tek şart' da ortadan kalktı
Gümrük Birliği anlaşmasını Kıbrıs Rum kesimini de kapsayacak şekilde...
Clinton karısına tecavüz etmiş!
Amerika'nın saygın bir gazetecisinin yazdığı kitaba göre, 1979'da...
Fatih Gökşen: Zam istedi <br>Mondragon: Anlayış istedim
Fatih Gökşen: Zam istedi
Mondragon: Anlayış istedim
G.Saray'da Mondragon bilmecesi devam ederken, futbol şube sorumlusu...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu